Haftalık güncellemeler

VETERİNER SAĞLIK REHBERİ

Haberler, duyurular ve veteriner sağlık blog yazılarımızı buradan okuyabilirsiniz.



Sağlıklı herhangi bir kedinin gözleri berrak, parlak ve biraz nemli görünmelidir. Göz bebeklerinin her ikisi de aynı boyutta olmalıdır. Aşırı akıntı, kızarıklık ve şişkinlik olmamalıdır. Bulanıklık olmamalı ve üçüncü göz kapağı görünmemelidir. Aşağıdaki fotoğraflarda sağlıklı kedilerin gözleri yer almaktadır.

Şekil 1. Sağlıklı bir kedinin gözleri berrak, parlak ve biraz nemli olmalıdır.

Şekil 2

Eğer yukarıda yer alan fotoğraflardaki gözler dışında kalan bir göz görüyorsanız, bir sorun olabilir ve bir şeylerin yanlış olduğu açıktır. Peki en basit ne olabilir?

  • Halıya;bir yere sürtmüş olabilir,
  • Bir yere çarpmış olabilir,
  • Pençe yemiş olabilir.

Kedilerde göz enfeksiyonları oldukça yaygındır. Bazıları kendi kendine geçerken bazı göz problemleri ameliyata, hatta körlüğe kadar gidebilir. Basit bir soğuk algınlığından, ciddi bir hastalığa kadar her şey kedilerde göz akıntısı sebebi olabilir.

Böylesi bir durum ile karşılaşıldığında:

  • Neden böyle oldu?
  • Kedim için ne yapabilirim?
  • Ne zaman veteriner kliniğine gitmeliyim; gibi soruların cevabı aranmalıdır.

En sık karşılaşılan kedi göz hastalıkları, kedi göz akıntısı, kedi göz iltihabı gibi konulara geçmeden önce, normal, sağlıklı bir kedi gözünün anatomisi nasıldır?, hangi yapılar vardır? Gibi temel bilgileri edinmek ve sonrasında hastalıkları irdelemek daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

Şekil 3. Kedilerde göz anatomisi

 

Kirpikler Ne İşe Yarar?

Doğaya bir göz attığımızda her şeyde olduğu gibi kirpiklerinde belirli bir işlevi vardır. Pek çok canlıda amaç gözleri korumak ve kire toza bakterilere karşı adeta bir bariyer görevi görmektedir. Pek çok farklı türde göze gelebilecek kiri uzak tutmak için dışa doğru kıvrımlıdır.

İkincisi kirpikler son derece hassastır ve göze bir şey geldiğinde önceden hissetmemizi sağlayan sensörlerdir. Bu özellikleri ile adeta gözün bir uzantısı gibidirler. Göze gelen bir şey olduğunda çabucak gözlerimizi kapatırız.

FAKAT KEDİLERDE DURUM FARKLI!!!

Çoğu kedinin teknik olarak kirpikleri olmasına rağmen, uzunluklarının nispeten daha kısa olması yukarıda bahsettiğimiz iki işlevin kirpikler tarafından gerçekleştirilemediği anlamına gelir. Ama bu kediler için tehlikeli değil mi?, kedilerin gözlerini korumak için uzun ve belirgin kirpiklere gerek yok mu? İlginç bir şekilde , kediler çok küçük ve neredeyse varolmayan kirpiklere sahip olacak şekilde evrimleşmişlerdir. Çünkü, bunun yerine başka koruma biçimlerine sahiptirler:

  • Bıyık
  • Kürk
  • Üçüncü göz kapağı

Üçüncü Göz Kapağı Nedir- Ne işe yarar?

Bu yapı kedilerin gözlerinin iç köşesine; yani buruna yakın bölgesine oturmuş, ince ve yarı saydam bir zardır. İhtiyaç durumunda göz küresini hızlı bir şekilde kaplar, göze herhangi bir kir veya döküntü girmesini önleyen bir koruma tabakası görevi görür.

İyi yağlandığı için, göz küresinin üstündeki kalıntıları da temizler. Sağlıklı gözler ve iyi görme için bir gereklilik olan gözleri nemli ve birazda yağlı tutmaya yardımcı olur.

Kornea Nedir – Ne İşe Yarar?

Kornea, gözün önündeki şeffaf dış tabakadır. Kornea, net görebilmeniz için gözünüzün ışığa odaklanmasına yardımcı olur. Kornea ile ilgili bilmemiz gereken iki en önemli kavram aşağıda yer almaktadır:

  • Keratit: Keratite kısaca korneanın iltihabı diyebiliriz.
  • Kornea Distrofileri: Korneada materyal biriktiğinde bulanık görmeye neden olur.

İris Nedir- Ne işe yarar?

Merkezinde pupilla bulunan gözün ön yapısındaki  renkli dokudur. İris, göze daha fazla veya daha az ışık girmesine izin vermek için pupillanın boyutlarını kontrol etmeye yardımcı olur. Pek çok hayvan tür ve cinsinde farklı renklerde iris mevcuttur.

Sklera Nedir- Ne işe yarar?

Sklera, göz küresinin büyük bir çoğunluğunu  saran beyaz renkte koruyucu bir örtüdür. Önde korneadan, arkada optik sinire kadar uzanır. Gözü hareket ettiren kaslar bu yapıya bağlıdır.

Şekil 4. Sklera anatomisi

Pupilla( Göz Bebeği) nedir-Ne işe yarar?

Göz bebeği, irisin ortasındaki siyah dairedir. Göze girmesi gereken ışık miktarını ayarlamada görevlidir. Işık önce korneayı geçerek, göz bebeğine toplanır ve buradan da gözün arkasındaki ışığa duyarlı hücrelerin tabakası olan retinaya odaklanır.

Lens nedir-Ne işe yarar?

Lens, tek işlevi ışık ışınlarını retinaya odaklamak olan, irisin arkasında asılı duran, ışığı bir noktada toplayacak yapıda ve neredeyse saydam bir yapıdır. Kan damarları yoktur, önündeki sıvıdan beslenir. Lens merceğini yerinde tutan siliyer kaslar vardır. Bunların kasılıp gevşemesiyle uzağa ve yakına odaklanabiliriz. Yaşla birlikte lensin bulanıklaşmasına, opaklaşmasına katarakt denir.

Retina Nedir-Ne İşe Yarar?

Retina, göz küresinin en arkasındaki katman olup, göze giren ışığı yakalar ve optik sinirler aracılığı ile beyne gönderen görmenizi, görüşünüzü sağlayan yapıdır. Bu yapı öyle muazzam bir yapıdır ki; ışık enerjisini elektrik enerjisine dönüştürür. İşte bu sinyal gördüğünüz dünyanın resmidir. Işık ona çarptığı zaman , beynimizin anlayabileceği veya işleyebileceği sinyallere dönüştürür.

Şekil 5. Retina anatomisi

Koroid nedir-Ne işe Yarar?

Koroid, damardan zengin yapıdır, retinayı besler.

Kedi gözlerinin insan gözleri ile ortak ve farklı yönleri bulunmaktadır:

Şekil 6. Kedi gözlerinin insan gözleri ile ortak ve farklı yönleri

İlk olarak kediler eliptik göz bebeklerine sahiptir, bu da onların bize göre ışıktaki değişikliklere çok daha kısa sürede uyum sağlaması ile bizim yuvarlak gözbebeklerimizden avantajlı hale getirmiştir.

İkinci olarak kediler, bizim gereksinim duyduğumuz ışığın 1/6’sına ihtiyaç duymaktadır. Çünkü gözlerinin arka kısmında Tapedum Lucidum (şekil 3) adı verilen jelimsi yapıda bir madde vardır. Bu madde sayesinde ışığı yansıtarak geceleri dahi iyi görmelerini sağlar.

Şekil 7. Tapedum Lucidum yapısı

Kedi gözlerinin üçüncü harika özelliği, ‘’üçüncü göz kapağı’’ olarak ta bilinen Nictitating membrandır ( şekil 3). Bu yapının amacı kediler gezinirken veya avlanırken, gözlere gelebilecek darbe ve cisimlerden korumaktır. Kedi uyurken veya hasta olduğunda veya göz enfeksiyonu olduğunda bu yapıyı görebiliriz.

Şekil 8. Kedilerde 3.göz kapağı

Kedilerde  Göz Akıntısı  Nedenleri

  • Kedi üst solunum yolu enfeksiyonu: Kedilerde göz akıntısının karşılaşılan en sık sebebidir. Altta yatan etkenler ise: Calisivirus, Herpesvirus, Clamidya Felis, Mycoplazma Felis ve diğer mikroorganizmalar olabilir. Bu etkenleri alan kedilerde göz semptomları hafifte olabilir, yapışkan, irinli iltihaplı da olabilir.

 

  • Konjuktivitis (Pembe Göz) : Üst ve alt göz kapağının iç yüzeyindeki açık pembe yapının iltihaplanmasıdır. Yabancı cisimler, enfeksiyonlar, Feline Herpes Virus, Calisivirus v.b. sebepler olabilir.
  • Bir veya her iki gözün konjuktivasında şişik ve kırmızılık,
  • Işığa duyarlılık,
  • Berrak veya kalın ve mukuslu bir gözyaşına sebep olabilir.
  • Gözleri kısma, ovuşturma
  • Hapşırma veya öksürme
  • Gözün bir kısmını kaplayan üçüncü göz kapağı

Ateş, ishal ve solunum güçlüğü ile seyreden konjuktivit, çok yaygın olmasa da kedi enfeksiyoz peritoniti( FİP) ile ilgili olabilir.

Şekil 9 (a, b): Kedi de konjuktivitis

 

  • Kornea bozuklukları: Kornea gözün önünü kaplayan, kubbe şeklindeki saydam yapıdır. Bu yapı iltihaplanabilir, yaralanabilir veya ülserleşebilir. Buna bağlı bulanıklık, aşırı göz kırpıştırma, kedi göz iltihabı ve artan gözyaşı üretimi olabilir.

 

  • Sulu, yaşaran gözler ( epifora): Gözlerden yaşların taşması anlamına gelir. Spesifik bir hastalıktan ziyade semptomdur ve etkilendiği koşullar vardır. Normalde gözleri korumak ve beslemek için bezlerde üretilen göz yaşı ile göz sıvanır, oluşan fazla sıvı da gözlerin kenarındaki kanallar ile burnun arkasına ve boğaza akıtılır. Tıkalı gözyaşı kanalları, göz kapağı fonksiyonunun zayıf olması, aşırı gözyaşı üretimi, allerjiler, viruslara bağlı konjuktivit ( pembe göz) ve daha fazlası sebep olabilir.

Şekil 10. Kedide göz yaşı kanalı anatomisi

Epiforanın(kedilerde göz akıntısı) belirtileri nelerdir?

Epifora ile ilişkili en yaygın klinik bulgu, gözlerin altındaki nem veya ıslaklık, gözlerin altındaki kürkün kırmızımsı-kahverengi lekelenmesi, koku, cilt tahrişleri ve cilt enfeksiyonlarıdır.

Şekil 11. Yüzü basık kedilerde, drene olamayan göz yaşının göz çevresini kırmızımsı-kahverengimsi boyaması.

Epifora nasıl teşhis edilir?

İlk önce aşırı göz yaşı üretiminin altında yatan bir neden var mı yok mu araştırılır. Kedilerde göz yaşı üretiminin artmasına sebep olan bazı durumlar vardır. Bunlar; viral veya bakteriyel konjuktivit, alerjiler, göz yaralanmaları, anormal kirpikler( disthia veya ektopik kirpikler), kornea ülserleri, göz enfeksiyonları, entropion( göz kapaklarında yuvarlanma), glokom gibi altta yatan pek çok farklı sebep olabilir.

  • Kedi Üveitis: Gözün iç yapılarının iltihaplanmasıdır. Travma, kanser, bağışıklık sorunları veya enfeksiyonlar ciddi, genellikle ağrılı üveit iltihabına neden olurlar.
  • Kedi Glokom (kedi göz tansiyonu): Göz içindeki bir problem veya vücudun genelindeki bir problemin veya çeşitli hastalıklarının gözü etkilemesi sonucu göz içi basıncının artması ve gözün şişmesidir. Kedi Göz tansiyonu olarak bilinir.
  • Blefarit (göz kapağı iltihabı): Göz kapaklarının iltihaplanması ve enfeksiyonudur.

Şekil 12: Blefaritis ve normal göz

Gözün kaslarını, bağ dokularını ve bezlerini içerebilir. Pers ve himalayan gibi basık yüzlü kedilerde daha yaygındır, ancak diğer kedilerde de görülebilir. Alerji, pire ısırığı, göz kapağı travması, tümörler neden olabilir.  Kedinizin kendi tüyleri de gözü tahriş ederse blefarite neden olabilir.  Bir diğer neden ise kedinizin göz kapakları içe ve dışa doğru yuvarlanırsa bu da iltihaplanmaya sebep olabilir. Beliritler: göz kapaklarının şişmesi, gözlerde sürtünme veya kaşınma, göz çevresinde kuru,  kabuklu alanlar ve akıntı, göz çevresindeki tüylerde dökülme nedenler arasında sayılabilir.

  • Kuru göz( keratokonjuktivitis sicca): Kronik bir göz yaşı üretimi eksikliğidir. Kuru göz, kornea hasarına, kırmızı gözlere ve tedavi edilmezse körlüğe neden olabilen bir hastalıktır. Gözyaşlarının sulu kısmı eksik olduğu için, yapışkan bir göz akıntısı meydana gelebilir.
  • Alerjiler: Göz akıntısı ve hapşırma

Kedinizin gözleri yaşlı ve hapşırıyorsa sebebi bu olabilir. Kedilerde de tıpkı köpekler ve insanlardaki gibi alerjiler olabilir. Gözleri yaşartan bu alerjiler pek çok kaynaktan gelebilir. Yaygın alerjiler: pire, polen, kimyasal, sigara, parfüm, şampuan, kulak akarları veya diğer parazitler. Belirtiler: sulu ve akan gözler, hapşırma, burun akıntısı, boğazın arkasındaki iltihaplanma nedeni ile horlama gibi.

  • Diğer göz yaşı akıntısı sebepleri: Göze batan cisimler, göze takılan cisimler, 3.göz kapağı problemleri gibi sorunlar kedilerde göz yaşı akıntısı sorununun diğer nedenleridir.
  • Entropion: Göz kapaklarının göze doğru yuvarlanması sonucu olan kalıtsal bir kusurdur. Kirpikler ve göz kapağının tüyleri sürekli korneayı irite eder ve hasara uğratır. Bu durum oldukça acı vericidir. Sonucunda kornea ülserleri, kornea skarlaşması ve körlüğe neden olabilir.
  • Kornea nekrozu: Brahiosefalik dediğimiz yüzleri basık kedilerde çok görülüyor. Bu tür hayvanlarda korneanın merkezi üst ve alt göz kapağı tarafından yeteri kadar ıslatılamıyor ve merkezde ölü hücreler oluşuyor. Bu yapıda melanin pigmentlerinin de birikmesiyle siyahlaşıp, puding’e benziyor.

Göz Akıntısı Tedavileri

Kedilerde yüzlerce hastalık göz akıntısına neden olabileceğinden  en doğrusu önce veteriner hekiminizin görmesi ve uygun teknikler ile muayene etmesidir.

  • Kedi üst solunum yolu enfeksiyonları-Kedi göz iltihabı: Spesifik tedaviler enfeksiyonun nedenine ve ne kadar ciddi olduğuna bağlıdır. Bu sebeple göz ilaçları, antibiyotikler, damlalar, tıkanıklık gidericiler ve sıvı tedavileridir.
  • Konjuktivitis(pembe göz)- Kedi göz iltihabı: Normalde pembe olan göz çevresindeki konjuktiva adı verilen pembe dokunun iltihaplanmasıdır.  Bir kedide bir sorun olmadıkça bu yapıyı görmezsiniz. Polen, toz, yabani otlar ve diğer pek çok tahriş edici maddeler( sigara,parfüm v.b. ) bir steroid merhem ile tedavi edilebilir. Kornea boyaması, glokomu teşhis etmek için göz tansiyonu ölçümü, oküler muayene, enfeksiyon ve diğer sorunlar için göz yaşı örneği alınabilir.  Genel sağlığı değerlendirmek için kan veya idrar tahlili alınabilir. Unutulmamalıdır ki kornea hasarı var ise steroid merhem kullanılmamalıdır. Diğer taraftan altta yatan sebep bakteriyel bir durum ise antibiyotik damlalar veya merhemler kullanılabilir.
  • Kornea bozuklukları: Tedavi, kedinizin korneasını neyin rahatsız ettiğine bağlıdır. Tedavide çeşitli göz damlaları ile kornea desteklenerek iyileşmesini hızlandırmak üzerine planlanmıştır. Tedavi edilmemesi veya yanlış tedavi uygulanması durumunda sorun körlüğe kadar evrilebilir.
  • Sulu, yaşaran gözler( epifora): Genellikle anestezi altında tıkalı göz yaşı kanalları sade su veya izotonik ile açılarak temizlenir. Bir enfeksiyon var ise antibiyotik merhem veya damlalar ile tedavi edilebilir. Bazen de doğuştan göz yaşı kanalı açılmamış olabilir ve cerrahi işlem ile yeni bir kanal açılabilir. Kronik enfeksiyonlar nedeniyle göz yaşı kanalları daralmış ise tekrar genişletilebilir.
  • Üveitis: Doğru ve etkili bir tedavi; kedinizde üveit’e neyin neden olduğuna bağlı şekillenecektir; ancak bunu teşhis etmek genellikle zordur. Bakım, iltihaplanma ve ağrıyı kontrol altına almak için göz merhemi veya damla içerebilir. Altta yatan nedenin ortaya çıkarılması için diğer pek çok farklı kan testleri gerekebilir.
  • Glokom: Altta yatan neden bulunmalı, göz tansiyonu veya sistemik bir neden sonucu oluşan tansiyon düşürülmelidir.
  • Blefarit: Enflamasyonun varlığı ve kapsamı, ayrıca enfeksiyonun varlığı ile ilgili fikir edinmek için göz kapağı ve çevresinin incelenmesi, kan testleri ve idrar testleri, mikrobiyolojik kültür veya biyopsi gerekebilir. Topikal merhemler, göz damlaları, Elizabeth yakalık, oral antibiyotikler ve uygun solüsyonlarla göz çevresinin temizliği yapılmalıdır.

Kedi calisivirüs: Zatürreye( pnömoni) ve diğer ciddi sorunlara neden olabilen ikincil bakteriyel enfeksiyonlar ile birlikte görülebilir. Tedavisi için bakım, sıvı desteği, antibiyotik ve daha başka şeyler gerektirir.

Kuru göz( keratokonjuktivitis sicca): Bağışıklık sisteminin aşırı hassas  çalışmasından, göz yaşı bezlerinin sorunlarına kadar her şey kuru göze sebep olabilir. Tedavisi ise göz damlaları, merhemler, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, antibiyotikler ve suni gözyaşlarından oluşur.

Alerjiler: Alerjen türünü belirlemek için alerji testleri yapılabilir. Vücudun alerjene olan tepkisi baskılanarak, göz yaşı ve burun akıntısı azaltılabilir.

Entropion: Bu göz hastalığı ancak cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir.

 

 Ne Zaman Bir Veteriner Kliniğine Gitmeliyim?

Yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi kedinizin gözleri güzel olduğu kadar da narindir. Bu nedenle küçük sorunlar hızla ciddi sorunlara dönüşebilir. Kedinizin göz akıntısı semptomları 24 saat içinde geçmezse veya kedinizin gözlerini kıstığını görürseniz, en kısa sürede randevu alıp, klinik ziyareti yapmalısınız.

Önceki bir göz probleminden kalan bir ilaç varsa, bunları kedinizin gözlerinde kullanmayın. Farklı göz sorunları farklı ilaçlar gerektirir ve yanlış olan kullanarak ciddi yaralanmalara sebep olabilirsiniz.

 Evde Bakım: Kedinizin Gözlerini sağlıklı Tutmak İçin İpuçları

Şekil 13. Evdeki kedilerde göz bakımı

Yıllık aşıların yapılmasına ön ayak olarak, aşırı kalabalık kedi ortamından kaçınarak ve kedinizin gözlerinde kızarıklık, bulanıklık, renk veya şekil değişikliği, akıntı veya ışığa duyarlılık açısından sık sık kontrol ederek kedinizdeki göz problemlerini önlemeye yardımcı olabilirsiniz.

Veteriner randevusu beklerken kedinizin göz akıntısını gidermek için;

  • Bir pamuğu suya veya piyasada yer alan göz temizleme solüsyonlarından herhangi birisine batırın ve göz akıntısını daima gözün iç köşesinden dışarıya doğru silin,
  • Her bir göz için yeni bir pamuk kullanın,
  • Veteriner hekiminiz reçete etmedikçe, reçetesiz satılan damlalardan veya diğer ürünlerden uzak durun.

Doğru tedavinin kedinizin sağlığı ve esenliği için çok kritik öneme sahip olabileceğini unutmayalım, kedimizin ihtiyaç duyduğu doğru bakımı aldığından emin olmak için her zaman bir veteriner hekim ile konuşalım, çözüm bulalım.

Veteriner Hekim Hasan Hüseyin DEMİR



Lyme hastalığı, Geyik kenesi olarak bilinen bir tür canlının ısırması sonucu ortaya çıkmaktadır. Lyme açık alanlarda bulunan Ixodes adlı kenelerin ısırması sonucunda bulaşan ve borrelia burgdorferi isimli bakterinin sebep olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Bütün canlılarda hatta insanlarda dahi görülebilen Lyme hastalığı köpeklerde de görülmektedir.

Lyme hastalığı köpeğin hayati organlarını tutarak sorunlara sebep olabilmektedir. Ümraniye Veteriner kliniği bu konuda en yakın adrestir. Köpeğinizin Lyme hastalığı olduğunu anlayabilmek oldukça kolaydır. Ağrı, ateş, eklemlerde şişlik ve yürüme güçlüğüyle ortaya çıkabilen Lyme hasatlığı tedavi edilebilir bir enfeksiyon hastalığıdır.

Lyme Hastalığı Nedir?

Lyme olarak tanımlanan bakterilerin neden olduğu, hastalık kene ısırmasıyla ortaya çıkan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın en zor kısmı kene tarafından köpeğin ısırılmasından iki ile beş ay kadar sonra ortaya çıkmasıdır. O süre içinde hayvanın iç organlarını ve bağışıklık sistemini etkileyebilmektedir. Zona türü bir hastalık olan Lyme köpeklerden insanlara da geçebilmektedir. Fakat köpekten insana Lyme geçebilmesi için kenenin enfekte olması gerekmektedir.

Eğer böyle bir risk olmadığından eminseniz korkmamalısınız. Lyme hastalığından korunma yollarından biri de piknik alanları ve mesire yerlerinde bulunmamaktır. Zorunlu hallerde ise ortamın hijyenik ve steril olmasına dikkat edilmelidir. Geyik kenesi olarak bilinene kene ısırması sonucunda meydana gelen Lyme hastalığı köpekler ve insanlarda görülebilmektedir.

 

Lyme Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Ixodes ya da geyik kenesinin ısırması sonucu meydana gelen Lyme hastalığı belirtileri gözle görülür şekildedir. Borrelia burgdorfi bakterisinin neden olduğu köpeklerde Lyme hastalığının belirtileri şöyle izlenmektedir.

  • Titreme,
  • Eklemlerde şişlik ve yürüme güçlüğü,
  • Yorgunluk,
  • Kas ağrıları,
  • Döküntü,
  • Yüksek ateş,
  • Baş ağrısı.

Vücut ağrıları ve köpeğin boynunda sertleşme şeklinde görülmektedir. Lyme ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Tedavisi mümkündür ancak hızla bütün memeli canlılara bulaşabilmektedir. Bu nedenle vakit kaybetmeden köpeğinizi Ümraniye veteriner kliniğine ulaştırınız. Lyme konusunda tecrübe ve akademik birikimleriyle sizin için çalışmaktadır.

Her canlının yaşam hakkına saygıyla devam eden güncel yaşamda Ümraniye veteriner pet canları için çalışmaktadır. Akademik başarılarını sektörde kazandığı tecrübe ve danışanlarından aldığı güvenle taçlandırmaktadır. Lyme hastalığı konusunda uzman kadrosu ve güncel teknolojilerle çalışmalarına devam etmektedir. Köpeklerde oldukça can sıkıcı durumlara neden olabilen Lyme, köpeklere tek yolla yani kene ısırması sonucu geçmektedir. Lyme hastalığı köpeklerde ve pek çok canlıda da görülebilmektedir. Genellikle memeli hayvanlara bulaşan Lyme hastalığı tedavisi mümkündür.

Ümraniye veteriner köpeğinizin uzun süre öncesinden bu hastalığa yakalandığını söyleyecektir. Çünkü Lyme hastalığı kene ısırması sonucunda görülen hastalık haftalar sonra ortaya çıkabilmektedir. Spiroket adı verilen etkenler, dünyanın pek çok yerinde önemli sağlık sorunları arasında bulunmaktadır. Köpeğin bağışıklık sistemini etkileyen Lyme hastalığı sıklıkla böbreklere yerleşmektedir. Ümraniye veteriner Lyme hastalığı tanı- teşhis ve tedavisi konusunda büyük başarılara imza vermektedir. Hastalık kene temasından sonra 2-5 ay kadar süre geçtikten sonra ortaya çıkmaktadır.

İlk olarak köpeğin yürümesi değişmektedir. Topallamaya başlayan köpeğinizi hemen Ümraniye veteriner kliniğiyle tanıştırmanız gerekmektedir. Köpekten insana Lyme hastalığı geçmesinin tek koşulu bulunmaktadır. Bu da köpeği ısıran kenenin enfekte olması gerekliliğidir. Sinsi bir hastalık olan Lyme, akut böbrek hastalıklarına neden olabilmektedir. Köpeklerde Lyme hastalığı ilk olarak eklemlerde şişme ve topallama şeklinde görülmektedir.

 

Lyme Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?

Köpeğin eklemlerinde şişlik ve ayağında topallama şeklinde belirmektedir, Lyme hastalığı belirtilerin netliğine uygun olarak tanısı kolaylaşmaktadır. Eklemlerden sıvı alınarak tetkik edilmesi ve kan testleri yapılması gerekmektedir. Konulan tanı sonrası nasıl tedavi edileceği konusunda karar verilmektedir. Tedavi süreci oldukça uzundur ve köpeğin hayati organları risk altında bulunmaktadır. Tedavi antibiyotikle sürdürülmektedir. Uzun uğraşlar sonucu tedavisi yapılan köpekler aşıları yapılmadığı sürece hastalığa aday demektir. Lyme hastalığının en kolay önlenebilme yolu köpeğinizi aşılatmanız olacaktır.

Bu konuda en doğru destek adresiniz Ümraniye veteriner olacaktır. Vakit kaybetmeden köpeğinizin aşılarını yaparak sağlık güvencesine kavuşturabilirsiniz. Köpeklerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen Lyme hastalığında antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Tedaviden sonra tekrarlayabilme özelliğine sahip Lyme, önlenebilir hastalıklar arasında bulunmaktadır. Hastalığın teşhis ve tedavisi için en doğru adres ise Ümraniye veteriner olarak hizmet vermektedir. Hijyenik ortamı, Petcanlarla güçlü iletişimi sayesinde köpeğiniz için kolaylıkla tedavi alabilirsiniz.

 

Lyme Hastalığı İnsana Geçer mi?

Hayvandan hayvana bulaşan Lyme hastalığı, köpekten de insana geçebilmektedir. Bu sık rastlanan bir durum olmasa da eğer köpeği ısıran kene enfekte olduktan sonra köpeği ısırmışsa o zaman insana geçebilmektedir. Aksi halde böyle bir durum söz konusu değildir. Ümraniye veteriner günün her saati bilgi ve destek alabileceğiniz en doğru adrestir. Kene temasından sonra 2- 5 ay sonra ortaya çıkan Lyme, zona tipi bir hastalıktır. Oldukça ağrılı, ateşli ve eklem ağrılarıyla devam etmektedir.

Köpeklerde hepsinde olmasa dahi bazılarında nörolojik bozukluklar, kalp ritminin artışı ve akut böbrek hastalıklarına neden olabilmektedir. Lyme hastalığı köpeklerde görüldüğünde hastalığın ikiyle beş ay öncesinden başlamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda Ümraniye veteriner desteği alarak köpeğinizi en iyi şekilde tedavi edebilirsiniz. Lyme hastalığının etkisi tedavi süresine bağlıdır. En kısa zamanda tedaviye başlanmalıdır. Hastalık sebebi olan kene yapışmış olarak fark edildiği anda köpek veterinere götürülerek kenenin çıkarılması önemlidir.

 

Lyme Hastalığından Köpekler Nasıl Korunur?

Lyme, ekfeksiyöz özellik taşıyan bir hastalıktır. Geyik kenesi olarak bilinen Lyme hastalığı, bir enfeksiyon hastalığı türüdür. Antiparaziter uygulamalarla hem kendiniz hem köpeğiniz ve bütün canlılarınızı koruyabilirsiniz. Lyme hastalığından korunabilmenin en önemli yolu aşı uygulamasıdır. 0 bir çözüm olmasa dahi büyük bir aşamadır. En etkin kene ve haşere mücadelesi olan parazit aşıları ense damlası olarak kullanılmaktadır.

Köpek aşı takvimi ve aşı fiyatları

Köpeğin ensesine damlatılarak işlem yapılır, köpeğin tasması ve bölgenin dezenfeksiyonu da birlikte yapıldığında doğru uygulama yapılmış olacaktır. Ümraniye veteriner siz ve pet canlarınız için çalışmalarına devam etmektedir. Gerek akademik eğitim süreci gerekse meslek içi gelişimleriyle her türlü teşhis tedavi ve aşılama işlemleriniz için iletişim kurabilir, kapısını çalabilirsiniz.

Ümraniye ve çevresinde adından övgüyle söz edilen veterineriniz olarak siz ve can dostlarınızın yanında olmaya devam etmektedir. Borrelia burgdorfi bakterisinin neden olduğu Lyme hastalığını önlemek için hayvanlarınızın aşılarını ihmal etmemeniz gerekmektedir. Ayrıca hijyen kuralları ve gıdasına özen göstermeniz gerekmektedir.

 

Lyme Hastalığından İnsanlar Nasıl Korunmalı

Lyme hastalığı büyük sorunlara neden olabilecek bir enfeksiyonez hastalık türüdür. Köpeklerde Lyme hastalığı aşı korumasıyla engellenebilir. Fakat insanları Lyme hastalığından koruyabilen bir aşı türü bulunmamaktadır. Bu nedenle insanlarda Lyme hastalığının tedavisinde de tüm hastalıklarda olduğu gibi, erken teşhis önemlidir. Belirtileri arasında uyku bozuklu, ateş, eklem ağrıları gibi bilinen belirtiler bulunmaktadır. İnsanlarda Lyme hastalığı, kene ısırığından 3-5 gün sonra meydana çıkabilmektedir.

Daha uzun süre geçtikçe kızarıklık, kaşıntı ve döküntüler ortaya çıkabilmektedir. Vakit kaybetmeden, ve yapılan kan testleri ve sıvı örnek sonuçları beklenmeden western blot ve Elisa testleri uygulanmalıdır. Köpeklerde parazit aşısı, büyük ölçüde koruyucu etken olmaktadır. İnsanlar için böyle bir aşı türü yoktur. Bu nedenle insanlar doğada bulunduğu sırada maksimun düzeyde korunmaya özen göstermelidir.

 

Köpeklerde Lyme Hastalığı Bulguları nelerdir?

Genel olarak kene ısırığı sonrası ortaya çıkan Lyme hastalığının köpeklerde görülen belirtileri hemen ortaya çıkmamaktadır. Lyme hastalığının ilk belirtisi deri üzerinde görülmektedir. Kenenin ısırdığı bölgede kızarıklık ve kaşıntı görülmektedir. Tedavi edildikten aylar sonra da bazı belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bunlar, zihinsel sorunlar, yorgunluk, kas ağrısı, kireçlenme, sinirsel şikayetler ve boyun tutulması olarak görülebilmektedir. En önemli belirtilerden biri de Lyme hastalığının kansere de sebep olabileceği bulgulara rastlanmasıdır.

Lyme, (sakırga)Ixodes ricinus türü keneden insana ve hayvanlara geçebilmektedir. Hastalığı en iyi tanımlayan görüntü eritema migrans denilen boğa gözü döküntüsüdür. Her hastada görülemeyen bu döküntü hastalığın tanımlayıcı bulgusu olarak bilinmektedir. Lyme, klinik bulguları arasında bulunan köpeklerin bağışıklık sistemini etkilemesidir. Parazit aşıları sık aralıklarla yapılmalıdır. En önemlisi aşı takviminin aksamamasıdır. Yıllık tek doz olarak uygulanan aşı koruyuculuğu yeterli olabilmektedir.

 

Köpekler & Kedilerde Lyme

Lyme hastalığı, zona türü enfeksiyon hastalığıdır. Borrelia adlı bakterinin kene ısırığıyla köpeklere geçmesiyle ortaya çıkmaktadır. Köpeğin ısırmasıyla da insan ve tüm memelilere geçebilmektedir. Belirtileri arasında eklemlerde ağrı, deride döküntü, kedi ve köpeklerde bulgular ve belirtiler benzer durumdadır. Isırılan bölgede kızarıklık, şişlik, eklem ağrılarıyla birlikte kalıcı Artrit görülebilmektedir. Kedi ve köpeklerde eklem ağrılarının en önemli göstergesi hayvanın ürkek ve dikkatli adımlarla yürümesidir.

Topallama, eklemlerde şişlik ve tutulmalarda köpeğin hayati fonksiyonlarında kaliteyi düşürmektedir. Hem köpek hem de kediler Lyme hastalığına yakalandığında buz üzerinde yürüyormuşçasına temkinli hareket etmektedir. Teşhis koymakta önemli göstergeler, belirtilere göre kan testleri ve eklemlerden alınabilecek sıvı örnekleridir. Tetkikler sonucuna göre antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Ayrıca tetkiklerine sonucu beklenmeden tedavi sürecine başlanması ağrıyı azaltıcı önlemler alınması gerekmektedir. Tedavi süreci uzundur ve hatta tedaviden aylar sonra hastalık tekrar enfekte olabilmektedir.

 

Lyme Hastalığı Önlenebilir mi?

Kene ısırığından meydana gelebilen Lyme hastalığı önlenebilir hastalıklar arasındadır. Kısa bitkiler arasında bulunan keneler, köpeği ısırması sonucunda Lyme hastalığına neden olabilmektedir. Bunun için köpekler çimenler, otlar arasından, piknik alanlarından uzak tutulmalı, gezinti bitiminde mutlaka taranarak kontrol edilmelidir. Korunma yöntemlerinin başında aşılar gelmektedir. Köpeğin aşıları sık aralıklarla yapılmalıdır.

Enfekte olmadan önce ise aşı takvimi aksatılmamalıdır. Bu konuda Ümraniye veteriner size en yakın destek adresidir. Hem kendiniz hem köpeğinizin sağlığı için periyodik kontrollerini yaptırarak koruyucu sağlık hizmeti alabilirsiniz. Ayrıca köpeğinizi açık alanlarda çayır, çimen, piknik alanlarından uzak tutmanız gerekmektedir. Şayet bu gibi ortamlarda bulundunuz ise tarama ve kontrolünü ihmal etmemeniz ve Ümraniye veteriner ziyaretiniz önemlidir. Her hastalık gibi Lyme da önlenebilir hastalıklar arasındadır.

 

Lyme Hastalığı Nelere Neden Olabilir?

Bir tür enfeksiyon hastalığı olan Lyme, kene ısırığı sonunda meydana çıkmaktadır. Lyme hastalığı, köpeklerde böbrek sorunlarına, kireçlenme ve eklem ağrılarına neden olabilmektedir. Farklı şekillerde ortaya çıkabilen Lyme hastalığının hedefi organları tutmasıdır. Deri önde olmak üzere merkez sistemleri tutmaktadır. Boğa gözü döküntüsü olarak tanımlanan eritema migrans her hastada aynı şekilde görülmektedir.

Ümraniye veteriner bilgi, tanı ve tedavi konusunda özenle çalışmaktadır. Lyme, bir kaç gün içinde kan ve lenf yolundan yayılım göstermektedir. Baş ağrısı, ateş, ensede ağrı, terleme görülebilmektedir. Kene ısırığıyla geçen bazı hastalıklar, tekrarlayan ateş, Tuleremi, Babazioz, kırım kongo ateşi ve kayalık dağlar ateşi olarak bilinmektedir. Erken tanıyla tedavisi mümkün olan Lyme hastalığı, kene sayesiyle bulaşmaktadır. İnsanlar, köpek ve kedilerde de görülebilmektedir. Korunma yolları arasında düzenli aşılama çok önemlidir.



Kedi ve köpekler insanların en iyi dostları olarak yıllardır beraber yaşamaktadırlar. Bir çok evcil hayvan sahibi ortak bir konuya oldukça aşikardır. Bu konunun başında pireler gelmektedir. Neredeyse göz ile görülemeyecek kadar küçük bu varlıklar küçük olsalar da evcil dostlarımıza oldukça ciddi zararlar verebilmektedir.

Pireler genellikle hayvandan hayvana geçer ve eğer müdahale edilmezse yumurtalarını bırakarak yerleştiği canlıda üremeye başlamaktadır. Buda yerleştiği canlıya ciddi zararlar vermesine neden olmaktadır. Ümraniye veteriner olarak pire tedavisinde ve pirenin bulaşması konusunda önleyici hekimlik hizmetlerini vermekteyiz.

 

 Pire Nedir?

Pire kanatsız sivrisinek büyüklüğünde kan emici bir böcek türüdür. Pire olarak adlandırdığımız bu böcek aslında 1500 den fazla türü bulunan oldukça geniş bir aile olan Siphonaptera ailesine verilen bir isimdir. Kanatsız olmalarına rağmen pireler oldukça uzak mesafelere zıplayabilme özelliğine sahiptir. Bu özelliği ile saatte 7 kilometre hıza kadar ulaşabilmektedir.

Pireler genellikle tüylü canlıları tercih ederek tüyleri arasında saklanmakta ve kanlarını emmektedir. Türüne göre bir pire 1.5 mm ile 4.5 mm arasında büyüklüğe ulaşabilmektedir. Pireler bir canlıdan diğerine zıplayarak geçiş yaptıkları süreçlerde birçok kan ile bulaşan tehlikeli hastalığı da yanında taşımaktadır. Veba gibi oldukça tehlikeli sonuçlar doğuran hastalıkların ilk olarak pireler tarafından bulaştırıldığı bilinmektedir.

 

 Kedi ve Köpeklerde Pire

Kedi ve köpekler tüylü memeli sınıfında olan canlılardandır. Her iki türde evlerimizde beslediğimiz canlılar arasında yer almaktadır. Ancak iki tür arasında bakım şeklinde bir fark vardır. Kediler dışarı gezmelerine oldukça az çıkmaktadır. Köpekler ise günde bir kaç defa hem enerjilerini atma hem de tuvalet ihtiyacı için çıkmaktadır. Bu durumda pire olayının köpeklerde daha çok görünmesine neden olmaktadır.

Ümraniye veteriner olarak yapmış olduğumuz gözlemler ve tedaviler sırasında evlerinden hiç çıkmayan kedilerde de pire olayına rastlamaktayız. Pireler her ne kadar tüylü canlılarda da yaşasa da insanları aracı olarak kullanabilmektedir. Vücudumuzda ya da kıyafetlerimiz de yer alan pireler buradan evcil dostlarımıza geçiş yapabilmektedir. Bu nedenle kedi ve köpek ayrımı yapılmaksızın tüm dostlarımıza Ümraniye veteriner olarak önleyici hekimlik uygulamalarını tavsiye etmekteyiz.

 

 Kedi ve Köpek Pirelerinin Genel Yapısı

Pire denilince akla kan emen küçük zıplayan bir böcek gelse de binlerce farklı türü bulunmaktadır. Her bir türü de kendi içinde farklı özelliklere sahiptir. Bu nedenle de kedi ve köpeklerde bulunan pirelerde farklı özelliklere sahiptirler. Pireler genellikle lavralamak ve çoğalmak için kan emdikleri bir canlıya konak kurarlar. Pireler tüylü memeli canlılarda bulunsalar da kendilerine uygun yeri terk etmek istemezler.

Zorunlu durumlar haricinde kedi piresi kediler üzerinde, köpek piresi ise köpekler üzerinde yaşamaktadır. Ancak zorunlu olduklarında farklı canlılarda da konak oluşturabilmektedir. Pireler bir canlı üzerinde uygun, sıcaklık ve nem gibi olgular oluştuğunda yıllarca kalabilmektedir. Ümraniye veteriner olarak kedi ve köpeklere farklı tedavi yöntemleri uygulayarak pirelerden kurtulmalarını sağlamaktayız.

 

 Kedi ve Köpeklerde Pirelerin Neden Olduğu Hastalıklar

Pireler konak olarak seçtikleri canlının üzerinde kan emerek yaşamakta ve burada uygun sıcaklık ve nem gibi olgular oluşursa lavralarını bırakarak çoğalmaktadırlar. Pireler yerleştikleri canlıda kan emdikleri için deride kızarıklık bırakmaktadır. Özellikle kedi ve köpeklerde kaşınma dürtüsünü artıran bu küçük yararlar kaşınma ile daha derin yaralara dönüşerek deri hastalıklarına neden olabilmektedir.

Pireler hayvandan hayvana zıplayarak oldukça kolay geçebilmektedir. Bu geçişler esnasında da bir hayvanda olan hastalığı diğerine taşıyabilmektedir. Birçok farklı hastalığın bu şekilde taşınması özellikle kedi ve köpeklerin aşılanmalarının olmadığı durumlarda ciddi hastalıklara neden olabilmektedir. Ümraniye veteriner kliniği uzman kadrosu bu hastalıkların tedavisinde dostlarınızın en büyük yardımcısı olmaktadır.

Pireler lavralama ile çoğalım göstermektedir. Özellikle uygun yaşama ortamı olduğu zaman kısa süre içerisinde yüzler ve hatta binlerce sayıya ulaşabilmektedir. Kan emmeleri dolayısıyla da kedi ve köpeklerde en dikkat çeken belirtileri güçsüzleşme ve ciddi kaşıntı olmaktadır. En çok ise kulak gibi daha zayıf bölgelerde görünmektedir. Ümraniye veteriner kliniği tarafından uygulanan önleyici hekimlik uygulamaları ile dostlarınıza pirenin bulaşması ve çoğalmasını engellemekteyiz.

 

 Kedi ve Köpeklerde Pire Tedavisi

Kedi ve köpeklerin ilk öncelikle doğumları itibari ile uluslararası alanda yapılan çalışmalar ile belirlenen aşılama takvimine göre aşılarının yapılması gerekmektedir. Aşılama ile birçok hastalığın dostlarımıza zarar vermesi engellenmektedir. Bir diğer yapılması gereken uygulamada parazit ilaçlarının zamanında yapılmasıdır. İç parazit ile tenya ve bakterilerin mide ve bağırsakta hastalığa yol açması engellenirken dış parazit ile pire, kene gibi sıkıntılı böceklerin zararları engellenmektedir.

Kedi parazit ilaçları hakkında bilgi edinmek için: Kedi Aşıları Takvimi ve Fiyatları

Köpek parazit ilaçları hakkında bilgi edinmek için: Köpek Aşıları Takvimi ve Fiyatları

Pire bulaşan bir kedi ve köpeğin vakit kaybetmeden uzman bir veteriner hekimce kontrol edilmesi gerekmektedir. Ümraniye veteriner kliniği olarak pire tedavisinde hasta olan dostumuzun durumuna göre bir tedavi belirlenmektedir. Pirelerin açmış olduğu tahribata göre öncelikle dıştan pirelerden kurtulmak gerekmektedir. Buda dış parazit ve özel ilaçlar ile yıkama ile olmaktadır.

Daha sonrasında ise dostlarımızın içyapısında pirelerin açmış olduğu sorunlara göre tedaviye başlanmaktadır.

 

 Kedi ve Köpeklere Pire Bulaşmaması İçin Neler Yapılmalıdır?

Kedi ve köpekler oldukça hareketli canlı türleridir. Özellikle kendi türleri arasında yakınlaşarak zaman geçirmektedir. Kediler köpeklere göre daha az dışarı çıksa da bizden ya da başka bir insandan pire kapabilmektedir. Bu nedenle hiç dışarı çıkmasa da uygun zamanları geldiğinde iç ve dış parazit uygulamaları yapılmalıdır.

Köpekler kedilere oranlara daha fazla dışarı çıkmakta, daha çok insan ve hayvan ile temas kurmaktadır. Bu da pire gibi kolay bulaşan canlılara karşı dikkatli olmak gerekmektedir. Köpeklerde ve kedilerde pire bulaşmaması için öncelikle kendilerine zamanı geldikçe aksatmadan dış parazit yapılmalıdır. Ayrıca dostlarımızın yaşam alanlarını kafes yatak gibi yerlerin düzenli ilaçlanması çok önemli olmaktadır.



Evcil hayvanlarda meydana gelen tehlikeli hastalıklara yol açan başlıca etmenler parazitler olarak biliniyor. Çevresel faktörler ya da genetik süreçler ile yavrulara geçen bu parazit ilgili konakta kısa sürede üreyerek oldukça büyük hastalıklara ve ölüme yol açıyor. Ümraniye veteriner olarak hizmet vermekte olan kliniğimiz, yıl içerisinde pek çok kez toksoplasma sebebi ile hastalık kapmış olan kedilerin tedavisini üstlenmektedir.

Toksoplazma Nedir?

Toksoplasma, zararlı bir parazitin yol açtığı hastalıklardan birisi olmakla beraber, kediler yolu ile insanlara geçebilmektedir. İnsanlarda ve kedilerde son derece ciddi problemlere sebebiyet veren bu parazit, gebe kadınlarda düşüğe yol açabilmekte; göz teması ile bulaşma durumunda ise görme kaybına sebebiyet verebilmektedir. Konak olarak hastalığı taşıyan kedilerde ise sakatlığa ve hatta ölüme kadar süreç ilerleyebilmektedir. Hastalığın uzman bir hekim tarafından teşhisinin konulması ve derhal tedavi aşamasına seçilmesi gerekir.

 

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

Hastalık kedilerde ve insanlarda benzer belirtiler gösterir. Ümraniye veteriner olarak; hem kedilerde hem de kedisi yolu ile hastalığı kapmış olan sahiplerinde aşağıdaki belirtilerin görüldüğünü söylemek mümkündür.

İnsanlarda:

  • Yüksek ateş
  • Halsizlik
  • Mide Bulanması
  • Gebelerde kanama
  • Baş dönmesi
  • Görme bozukluğu
  • Bilinci kaybetme
  • Sürekli istifra
  • Yürümede bozukluk

 

Kedilerde:

  • Depresyon
  • Dengede bozukluk
  • Gözlere perdenin inmesi
  • Ağrı ve beraberinde ağlama
  • Epilepsi benzeri titreme ve ağızdan gelen sıvı nöbetleri
  • Karın bölgesinde aşırı şişme
  • Yemeden kesilme
  • Ağızdan gelen kan
  • Sebepsiz ölüm

şeklinde kendini gösterebilmektedir. Parazitin yol açtığı hastalık her canlıda aynı etkiyi vermemektedir. Bağışıklığı düşük olan yavrularda daha ciddi sorunlara yol açabilir.

 

Hastalık Nasıl Bulaşır?

Hastalığın bulaş yolları insanlarda ve kedilerde aşağıdaki şekildedir.

Kedilerde:

  1. Çevredeki diğer canlıların dışkısına temas etmek
  2. Çöplerin olduğu bölgelerden yiyecek toplamak
  3. Parazit taşıma riski çok yüksek olan konakların (fare, böcek, kirpi, güvercin) tüketimi
  4. Salam, sucuk ve türevleri olan işlenmiş çiğ et ürünlerinin tüketilmesi
  5. Diğer kedilerle sık temas

 

İnsanlarda:

  1. Kedi dışkısına temas sonrası ellerin yeterince yıkanmaması
  2. Et ürünlerinde yeterince iyi pişirmeden tüketim
  3. Yabancı ve aşısız kedilerin sevilmesi sonucu yeterince temizlenememe
  4. Sokak hayvanlarının bulunduğu alanlarda fazla vakit geçirme
  5. Paraziti taşıyan anneye sahip olma

gibi durumlarda bu paraziti vücudunuza almanız mümkündür. Ümraniye veteriner olarak hizmet verirken, hayvanlardaki bulaş durumunu tespit ediyor ve buna istinaden bir tedavi yöntemi belirliyoruz.

 

Hastalıktan Korunmak İçin Ne Yapmalı?

Ümraniye veteriner kliniği olarak hizmet verirken hem fiziksel ve uygulamalı olarak tedavi sağlıyor, hem de hastalarımızı ve sahiplerini hastalıklara karşı nasıl korunmaları gerektiği konusunda bilgilendiriyoruz.

Toksoplazma sebebi ile meydana gelen sorunlar dolayısı ile tedavi edilemeyen kedilerde ölüme varan sonuçlar görülürken, hastalık insanlarda görme kaybına ve hatta düşüğe kadar yol açabiliyor. Bu sorunun önüne geçebilmek için ise;

  1. Evcil olarak evde bakılan kedinin diğer kedilerle temasının önüne geçilmeli ve kedi dışarıya çıkarılmamalıdır.
  2. Kedinin tuvaleti düzenli olarak temizlenmeli, fazla sıcaklarda kap düzenli olarak yıkanmalıdır.
  3. Özellikle salam, sosis ve sucuk gibi çiğ kategorisine giren et ürünler kediye verilmemelidir.
  4. Tüketilen suların arıtılmış olması gerekmekte, musluk suyu kullanılmamalıdır.
  5. Kedinin maması özenle seçilmeli, kedi düzenli olarak veterinere götürülerek aşılarını olmalıdır.

 

Hastalık Nasıl Teşhis Edilir?

Ümraniye veteriner kliniğinde hizmet verirken kliniğimize getirilmiş olan hastalarda Toksoplasmadan şüphelenilmesi durumunda, diğer canlılar ile temastan uzak durulması adına, evcil hayvanınızı özel bakıma almaktayız.

Hastalığın teşhisi sırasında baz alınan en önemli unsur kan testidir. Hayvandan alınan kanda enfeksiyon ya da enfeksiyon ile mücadele edildiğine dair antikorlar gözlemlenebilir. Bunun dışında hekim inceleme yaparak gözle görülebilen bulguları inceler. Halsizlik, kusma ya da sarılık gibi belirtiler genelde en çok görülenlerdir.

Bu hastalıktan şüphelenildiğinde, ayda iki kere kan testinin yapılması ve hala plazmanın vücutta yer alıp almadığı kontrol edilmelidir. Evcil hayvanda meydana gelen sorun için sahipleri genelde hastaneye yönlendirilir. Bu plazma insanlar tarafından kolaylıkla vücuttan atılabilen bir problem olmasına karşın bağışıklık sistemi düşük olan kişilerde ya da gebelik dönemindeki kişilerde sorun oldukça büyük olabilir. Ümraniye veteriner olarak teşhis aşamasından sonra vakit kaybetmeden tedavi sürecine geçmekteyiz.

 

Hastalığın Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hastalığın tedavisi sırasında hastanın durumu ve ne kadar geliştiği dikkate alınır. Bu hastalığın gebe olan kedilerde görülmesi durumunda antibiyotik ve verilecek olan ilaç düşüğe sebebiyet verebileceğinden yavruların alınması durumu söz konusu olabilir. Yapılan teşhis sonucunda hastalığın şiddetine uygun olarak antibiyotikler ve ağrı kesiciler verilir.

Ümraniye veteriner merkezinde tedavi görmekte olan hastalar, ortalama olarak 10 günlük süre zarfı içerisinde düzenli takip ve doğru ilaç tedavisinin ardından vücutlarında bulunan hastalıktan kurtulurlar. Hastalığın belirtileri düzenli olarak azalmakla beraber, ilaç tedavisinden sonra verilecek olan kan testinde vücuttaki enfeksiyon ve antikor oranları göz önünde bulundurulur. Hastaya ikinci kez antibiyotik tedavisi hekimin değerlendirmesi sonucu tekrar verilebilir.

İnsanlara bulaşın olması durumunda kişi hastanelere yönlendirilir ve antibiyotik tedavisinde başlanır. Olası etkilerin görülmesi durumunda doğrudan hekimlere başvurulmalıdır.


kedi-kopek-parazit.jpg

Evcil Hayvanlarda Bulunan Parazitler Ve Parazit Uygulamaları

Kedi ve köpekler, yaşam alanlarında insanlarla birlikte yaşıyorlar. Bunların bazıları sokaklarda başıboş, bazıları da evcil hayvan olarak evlerde yaşıyorlar. Bu hayvanlar kendi başlarına yeterli temizliklerini yapmadıkları için tüylerinde yaşayan kene, pire gibi asalak hayvanlar insanlara geçebiliyor. Bu asalakların yanı sıra, insan sağlığını olumsuz etkileyecek parazitler de geçebiliyor.

Kedi ve köpeklerde sadece asalak hayvanlar bulunmuyor. Bu hayvanların iç organlarında tenya, solucan ve tek hücreli parazitler bulunuyor. Sanıldığının aksine, evcil hayvanlarınızın tüylerinin size –özel bir rahatsızlığınız yoksa- bir zararı yoktur. Asıl zararı, bu tüylere yapışmış olan parazit yumurtalarıdır. Hayvanlar yeterli temizliği ve hijyeni taşımadıklarında, bu yumurtalar sizlere bulaşıp, hastalanmanıza yol açıyorlar.

Kedi ve Köpeklerde Parazit Nedir, Ne İşe Yarar?

Kedi ve köpekler, genellikle çiğ et ve ne bulurlarsa yedikleri için, vücutlarında birçok parazit bulunabiliyor. Bunlar tek (protozoanlar) veya çok hücreli (metazoalar) canlılar olarak ayrılıyorlar. Bu parazitler ya doğuştan ya da beslenme şekline göre hayvanlara bulaşıyorlar.

Tenya, solucan, kurtlar evcil hayvanlara konakçı olarak yerleşirler ve canlının üzerinden beslenirler. Genellikle, solunum, sindirim sistemi, dalak gibi iç organlara zarar verirler. Leptospiroz hastalığı köpeklerde ateş, hematüri, sarılık, karaciğer ve böbrek yetmezliğine yol açıyor.

İç ve Dış Parazitler Nelerdir?

Birçok kedi ve köpek yaşamlarının bir evresinde bir ya da daha çok kez bağırsak paraziti istilasına uğruyorlar. Bazıları doğuştan taşıyor, bazıları da ilerleyen dönemlerde alıyorlar. Parazitlerin tek ve çok hücreli olmak üzere farklı çeşitleri bulunuyor.

İç Parazitler; Tenya, kancalı kurtlar, kamçılı kurtlar, yuvarlak solucanlar, ince-kalın bağırsak kurtları, kalp kurtları doğuştan veya daha sonra dışarıdan alınan parazitlerdir.

* Tenyalar; Yassı kurtlar olarak bilinen bu parazitler, bazı durumlarda birkaç metreye kadar büyüyebiliyorlar. Hayvanların ince bağırsağında yaşarlar. Çiğ et, kuş-fare ve pire yoluyla da hayvana bulaşıyorlar. Hayvanda ishal ve kilo kaybına yol açıyorlar.

* Yuvarlak solucanlar; Yuvarlak solucanlar beyaz renkli küçük spagetti parçaları gibi olup, uzunlukları 2,5-7,5 cm arasında değişiyor. Yavru köpek ve kedilerde en sık görülen parazit türüdür. Doğuştan, anne sütüyle veya diğer hayvanların dışkı yoluyla hayvanlarınıza bulaşabiliyor. Hayvanın dışkısında yuvarlak şekilde kıvrılmış gibi görebilirsiniz.

* Kancalı kurtlar; Hayvanın bağırsak duvarın yapışıp, bağırsak dokusundan ve kandan besleniyorlar. Çiğ et, kemirgen avı veya parazitli dışkılar yoluyla hayvana bulaşıyor. Köpeklerde, anneden yavruya doğumla geçebiliyor. Gözle görülmediğinden ancak mikroskop yoluyla tespit edilebiliyorlar. Yavru kedi ve köpeklerde kan kaybına yol açabiliyorlar. Bu parazitler minik, beyaz renkli, ince ve ağızları kanca görünümündedirler.

parazit

* Kamçılı kurtlar; kalın bir başa ve kamçı benzeri karakteristik bir kuyruğa sahiptirler. Yetişkin olanları kalın bağırsakta, diğerleri ince bağırsakta yaşarlar. Bağırsak duvarına yapışarak, doku ve kanla beslenirler. Başlarını bağırsak içine yerleştirerek, bağırsak zarına hasar verirler. Enfekte olmuş hayvanların dışkıları yoluyla evcil hayvanlara bulaşıyorlar.

* Bağırsak kurtları; uzun, yassı bir banda veya şeride benzeyip, iki kısımdan oluşurlar. Yetişkin olanları ince bağırsakta yaşıyorlar. Kurt olgunlaştığında yumurtalarını bırakıyorlar. Bu yumurtalar da dışkı yoluyla dışarı atılıyor. Bu yumurtalar, sürünen ufak ve beyaz pirinç tanelerine benziyorlar.

* Kıl kurtları; 3 aylıktan büyük yavruları etkiliyorlar. Yetişkin olanlar kalın bağırsakta yaşıyorlar. Bağırsağa yumurta bırakarak, yayılıyorlar. Yumurtalar, enfeksiyona sebep olduktan 3 hafta sonra dışkı yoluyla atılıyorlar. Anneden yavruya veya eneksiyonlu hayvanın dışkısı yoluyla bulaşıyor.

Kalp Kurtları; enfekte olmuş köpeklerin ve kedilerin pulmoner arterlerinde ve kalplerinin sağ tarafında yaşarlar.

Yetişkin kalp kurtları beyaz, ince, ipliksi (veya ip şeklinde) bir şekle ve konik bir başa sahiptirler. Uzunlukları 12-30 cm arasında değişiyor. Ancak enfekte olmuş hayvanların içerisinde yaşadıkları için asla görünmezler.

Enfekte olmuş sivrisineğin ısırması yoluyla bulaşıyorlar. Solunum yollarını etkiledikleri için çok tehlikeli parazit türüdürler.

* Akciğer kıl kurdu; Özellikle köpekleri çok etkileyen ve ölümcül olabilen bir parazittir. Akciğer kıl kurdu, kalp ve pulmoner arterlere yerleşiyor. Yaklaşık 2,5 cm uzunluğunda ince kurtlardır. Hayvanın iç organlarında ve dışkılarında görmeniz imkânsızdır. Köpeklerin, enfekte olmuş salyangozları ve solucanları yemesi sonucunda bulaşıyorlar.

Parazit Uygulamaları Niçin Yapılır?

Kedi ve köpeklerde bulunan iç ve dış parazitler hem hayvanların hem de insanların sağlığı için ciddi tehlike oluşturuyorlar. Özellikle yavru kedi ve köpeklerle birlikte çocuğunuz daha büyük tehlike altında olduğundan bu hayvanların parazit tedavisini ihmal etmemeniz gerekiyor.

Kedi ve köpek gibi evcil hayvanlarda belirli dönemlerde yapılacak parazit uygulamaları, bu hayvanların daha sağlıklı ve canlı olmalarını sağlayacaktır. Bu uygulamalar sayesinde hem hayvanınızın hem de sizin yaşam kaliteniz artacaktır.

Parazit uygulamaları, parazitlere karşı koruyucu ilaçlar olurken aynı zamanda bulunan parazitlere karşı da etkili olmaktadır.

Parazit Uygulamaları Yapılmazsa Ne Olur?

Kediler, patileriyle, temizlik yaptıkları için, tüylerine parazit bulaştırabiliyorlar. Sizin veya başka birinin temasıyla da parazit bulaşabiliyor. Aynı durum köpek için de geçerlidir. Köpekler dışkılamada tüylerine bulaştırabildikleri için, parazit ve yumurtalar tüylere bulaşmakta, temasınızla da size bulaşmaktadır.

Kedi ve köpeklerde bulunan parazitler insanlar için ciddi tehlikeler oluşturduğu için, parazit uygulamasına önem vermelisiniz. Aksi takdirde, hem evcil hayvanınızın hem de sizin ve ailenizin sağlığı ciddi tehlikeye girebilir.

Parazitlerin Neden Olduğu Hastalıklar

Kedi ve köpeklerin iç organlarına yerleşerek, enfeksiyona sebep olan parazitler aynı zamanda bu hayvanların hastalanmasına da yol açıyorlar. Parazitlerin sebep olduğu hastalıklar şunlardır;

1- Kalp kurdu hastalığı; Yetişkin köpeklerde daha çok görülüyor. Akciğerlerde tıkanma, pulmoner hipertansiyon, sağ ventriküller kan hacminde artış ve sağ kalp yetmezliğine sebebiyet veriyor.

2- Askarit enfeksiyonu; Genç kedi ve köpeklerde daha çok görülüyor. Enfekte hayvanlarda karın ağrısı, inleme, karında genişleme, kıl örtüsünde matlaşma, büyümede gerileme ve ishal şeklinde kendini gösteriyor.

3-Kancalı kurt enfeksiyonu; Köpeklerde bulunan türü kan emicidir, kedilerde bulunan ise dokularla beslenir. Hasta hayvanlarda siyah renkli dışkı, mukozalarda solgunluk, halsizlik, zayıflama ve aşırı su kaybetmeye sebebiyet veriyor.

Kedi ve Köpeklerden İnsanlara Geçen Parazitlerin Sebep Olduğu Hastalıklar

1- Kurtlanma; enfekte olmuş kedi ve köpekten bulaşan yuvarlak solucan ve kancalı kurtların sebebiyet verdiği hastalıktır. Mide bulantısı, kusma, ishal, iştah kaybı, kilo kaybı şeklinde kendini gösteriyor.

2- Saçkıran; enfekte olmuş evcil hayvanınızdan geçen bir cilt hastalığıdır. Kaşıntılı, kuru, pullu veya kabuklu; kırmızı döküntüler şeklinde kendini gösteriyor.

3- Giardiyaz; Evcil hayvanın dışkısından bulaşıyor. İshal veya yağlı görünümlü dışkı, karın krampları, mide bulantısı, kusma semptomlar arasındadır.

4- Toksoplazmoz; Kedinin dışkısından bulaşıyor. Kas ağrıları, ateş, baş ağrısı, konfüzyon, nöbetler, kusma, ishale sebebiyet veriyor.

Yaz Aylarında Parazit Uygulamaları

İlkbahar mevsimiyle birlikte havaların ısınması, kedi ve köpeklerin dışarı daha çok çıkması, iç ve dış parazit tehlikesini de yanında getiriyor. Özellikle, pire ve kene gibi dış parazitler sıcak havalarda daha çok evcil hayvanlara musallat oluyorlar. Bunun için hem iç hem de dış parazit uygulamaları yapılıyor.

Dış parazit uygulaması olarak rutin şekilde ense damlası kullanılıyor. Bu damla pire ve bitlere karşı koruyucu kalkan görevi görüyor. Normal şartlarda 2 ay koruma süresi sağlamasına rağmen yaz şartları nedeniyle ayda bir yaptırmalısınız.

İç parazit uygulaması olarak da tablet ve enjeksiyon şeklinde yapılıyor. Bu ilaçların ortalama 2 ay koruma süresi vardır. Yaz aylarında ayda bir yapılmasını önermekteyiz.

Kedi ve Köpeklerde Parazit Uygulama Ücretleri

Her ilin Veteriner Hekimler Odası, 2020 yılı için hayvan sağlığı alanında faaliyet gösteren yerlerin uygulaması gereken asgari ücret tarifelerini belirledi. Hizmet veren bütün kuruluşlar bu asgari fiyat tarifesine uymak zorundadırlar. Bu nedenle, bulunduğunuz ilin Hekimler Odası internet sayfasına girerek veya size en yakın hayvan kliniğine giderek parazit uygulama ücretlerini öğrenebilirsiniz.

Kliniğimizde iç ve dış parazit uygulamaları İHVO alt ücret tarifesinden parazit uygulamaları yapılmaktadır. Veteriner Ücret Tarifesi sayfa 12‘den parazit ücretlendirmesine bakabilirsiniz: veteriner-fiyat-listesi 2020

Uygulama Sıklığı

Parazit uygulamaları yaz aylarında 30-45 gün aralığında diğer aylarda ise 60 günde bir yapılmasını tavsiye ediyoruz. Özellikle dış parazite yaz aylarında dikkat etmek gerekiyor.  Yavru kedi ve köpekler için aşı takvimine başlamadan önce parazit uygulamalarının yapılması gerekir.  Aşağıdaki linklerden birini kullanarak aşı takvimini inceleyebilirsiniz.

Kedi Aşı Takvimi

Köpek Aşı Takvimi



Evimizin neşesi olan ve özel bakıma ihtiyacı olan kediler, zaman zaman hastalanabilir. Hastalığın bir çok nedeni olabilir. Dış etkenlerin yanı sıra, yediği yiyecekten veya bulaşıcı bir nedenden dolayı hastalık meydana gelmektedir. Köpekler için de durum aynıdır. Kedi hastalıkları içerisinde kulak uyuzu çok fazla rastlanan bir durumdur. Aynı şekilde köpek hastalıkları içerisinde de kulak uyuzunu sıklıkla görmekteyiz.

Bu içerikte aşağıdaki başlıkları göreceksiniz. İstediğiniz başlığa tıklayın ve makalenin ilgili kısmına gidin.

Kedilerde Kulak Uyuzu

Kedilerde Kulak Uyuzu Nasıl Ortaya Çıkar

Kedilerde Kulak Uyuzunun Belirtileri

Kedilerde Kulak Uyuzu Tedavi Edilmezse

Kedilerde Kulak Uyuzu Bulaşıcı mı?

Kedi Kulak Uyuzu İnsana Geçer mi?

Köpeklerde Kulak Uyuzu

Köpek Kulak Uyuzu Tedavisi

Köpeklerde Kulak Uyuzu Tedavi Edilmezse

Huzursuzluk Kulak Uyuzuna Neden Olur?

Kedilerde Kulak Uyuzu

Kulak uyuzuna neden olan parazitler, baş, kulak, boyun ve kuyruk bölümünde ortaya çıkabilir. Epidermal doku ve döküntülerle beslenen bu parazitler, iki ay yaşamaktadır. Ancak yayılma ve bulaşma ihtimali vardır. Tüy döken ve cildin görünüşünü bozan bu parazit, vücudun çeşitli bölgelerine hızla yayılabilir. Kedilerde mantar hastalığı ile sıklıkla karıştırılan bir durumdur.

Her hayvanda uyuz vakası farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Kedilerde kulak uyuzu, tek kulakta meydana geldiği gibi aynı anda iki kulakta da meydana gelebilir. Bazı durumlarda sadece kaşıntı ile kendini gösterir. Bazı durumlarda ise kanlanma meydana gelir. Bu hastalık deri altında oluşmaya başladığı zaman kaşıntı artar ve hayvan kaşınmaya başlar. Zamanla kanlanma artar ve akıntıya dönüşür. Bu durumda kedinin tavırları ciddi bir şekilde değişmeye başlar.

Laboratuvar Ortamında Test İşlemi Yapılmaktadır

Dış etkenlerin neden olduğu kedilerde kulak uyuzu, kan birikimine neden olan akarlar paraziti neden olmaktadır. Bu parazit mikroskopla görülebilir özelliklere sahiptir. Gözle görülmeyen ancak mikroskopla görülen akar parazitleri, hızlı bir şekilde çoğalabilir. Kaşıntı, kanama ve benzeri rahatsızlıkların sebebi, mikroskobik inceleme sonucunda kesinlik kazanır.

Kulak derisinin altına kan birikimi olarak tanımlanan kulak hemetomu, kulakta kanlanmaya neden olur. Kulak hemetomu, kedilerde kulak uyuzu hastalığına zemin hazırlayan ve kanlanma ile kendini gösteren bir durumdur. Kanlanmanın meydana gelmesi ile birlikte, kedide görülen en belirgin durum huzursuzluktur. Vücut direncinin azalması ile ortaya çıkan bu hastalık, başka hayvandan da bulaşabilir. Kedinizi uyuza yakalanan kedilerden uzak tutmalısınız. Kısa sürede kedinize bulaşabilir.

[maxbutton id=”1″ ]

Kedilerin Bakımı Yapılmalıdır

Bu hastalığın nedenlerinden biri de temizlik konusudur. Temizliği ihmal edilen kediler kısa sürede uyuz olur ve kaşınmaya başlar. Deride biriken döküntü ve artıklarla beslenen parazitler, temizlenen ve düzenli tüyleri taranan hayvanlarda barınamaz. Kedilerin düzenli beslenmesi, yaşadığı ortamın hijyenik olması ve neşeli olması, hastalanma riskini azaltır.

Temizliği yapılmayan ve gerekli vitaminleri almayan kedilerde meydana gelen kedilerde kulak uyuzu hastalığı, vücudun zayıflaması ve gerekli temizliğin yapılmaması ile birlikte hastalıklar baş gösterir. Kedinizin kulağını düzenli bir şekilde kontrol etmelisiniz ve temizliğini yapmalısınız. Kirli kulağın uyuz olma ihtimali daha yüksektir.

Kulakta biriken ve kanlanmaya neden olan çok hücreli parazitler, Ümraniye veteriner kliniği ortamında teşhis edilmelidir. Veteriner dışındaki tedavi seçenekleri, hayvana zarar verebilir. Özellikle denenmemiş ilaçları kullanmayın. Kulaktan dolma bilgilerle gerçekleştirilen tedavi yöntemleri tercih edilmemelidir. Bir kısım kedilerde kaşıntı olarak ortaya çıkan bu parazitler, bazı kedilerde akıntı şeklinde kendini göstermektedir. Her kedide belirti farklı olabilir. Ancak kesin tanı klinik ortamda yapılan testlerle ortaya çıkmaktadır.

Kedilerde Kulak Uyuzu Nasıl Ortaya Çıkar

Periyodik temizlik işlemleri, her kedi için düzenli bir şekilde yapılması gereken bir işlemdir. Bu temizliğin ihmal edilmesi, kulak parazitlerinin çoğalmasına ve kedilerde kulak uyuzu hastalığının meydana gelmesine neden olur. Kedilere özel sağlıklı ve güvenilir gıdalar, beslenme için önemlidir. Ancak düzensiz beslenme ve yanlış beslenme, kedilerin hastalanmasında önemli rol oynamaktadır. Kedinin vücut direncini ortadan kaldıran yanlış beslenme, vücut metobolizmasının parazitlere karşı direncini ortadan kaldırmaktadır. Parazitlerle mücadelede zayıf kalan vücutta parazitler derinin altında çoğalmaya başlar.

Evinizde kedilerin temiz ortamda yaşaması da önemlidir. Kedilere tuvalet alışkanlığının kazandırılması ve yaşadığı yerde gerekli temizliğin yapılması, parazit oluşumunu engellemektedir.

Kedilerin yaşam alanlarının temiz tutulması ve kedi kumunun kullanılması, hijyenik ortam için önemlidir. Özellikle tuvalet alışkanlığının kazandırılması, kedilerin sağlıklı gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Temizlikte evcil hayvanlara özel temizlik maddesi kullanılmalıdır. Parazit oluşumunu engelleyen özel kedi şampuanları, temizlik için önemlidir.

Kedilerin yaşadığı ortamın sıcaklığı da önemlidir. Sıcağı seven kediler, soğukta kalmamalıdır. Altı saat soğukta aç kalan bir kedinin ölüm riski ortaya çıkmaktadır. Uzun süre soğukta kediler aç bırakılmamalıdır.

Kulak uyuzunun oluşumunu engelleyecektir. Bu konuda unutulmaması gereken en önemli konu, kulak uyuzunun her kedide meydana geldiğidir. Her kedi için bu tehlike söz konusudur. Cinse veya yaşa göre değişiklik göstermeyen bu hastalık, farklı özelliklerle kendini göstermektedir. Sağlıklı olan ve hiç bir şekilde hasta olmayan kedilere bu hastalık rahatlıkla bulaşabilir.

Veteriner kontrolü ihmal edilen hayvanlarda, hastalık riski oldukça fazladır. Özellikle hastalanan ve tedavisi ihmal edilen hayvanlarda ciddi sonuçlar meydana gelebilir. Özellikle bulaşıcı hastalıklar konusuna taviz verilmemeli, en kısa sürede veteriner kontrol işlemi gerçekleştirilmelidir.

Kedilerde Kulak Uyuzunun Belirtileri

Kedilerin kulağında ortaya çıkan kulak kanlanması, kedinin tavırlarında ve normal yaşantısını olumsuz etkiler. Ancak her kulak akıntısı veya her kaşıntı kulak uyuzu değildir. Bu nedenle kesin teşhis için mikroskobik ortamda laboratuvar tahlilleri gerekir. Bunun için deneyimli ve tecrübeli veterinerler tercih edilmelidir.

Her hastalığın kendine özgü belirtileri bulunmaktadır. Bu belirtiler farklı hastalıklara işaret edebilir. Kulak uyuzunun belirtileri şu şekildedir:

1- Bu hastalığın en önemli belirtisi kulak bölümünde meydana gelen kaşıntıdır. Bu kaşıntıda pençelerini kullanan kedi, kaşıntının artması ile birlikte kaşıma işlemini artırmaya başlar. Bu durumda kulak arkasında derin pençe izleri çıkmaya başlar. Kulak arkasındaki derin izler, kaşıntının fazla olduğunu göstermektedir.
2- Zaman zaman meydana gelen kaşıntı, uyuzun yeni başladığını göstermektedir. Kaşıntı sürekli olduğu gibi zaman zaman da olabilir. Bu durumda da klinik tahlillerin yapılması ve kaşıntının gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir.
3- Kulak bölümünde meydana gelen kaşıntı nedeniyle kulak tırmalama, en çok rastlanılan durumlardan biridir. Kulak tırmalamanın yanı sıra başını duvara veya ağaca sürtme gibi hareketler de görülebilir. Kedilerde meydana gelen bu farklı davranış şekilleri dikkatli bir şekilde incelenmeli ve veteriner hekime anlatılmalıdır.
4- Kaşıntı nedeniyle kedi kafasını sallar. Başını sallama işlemini dengesiz bir şekilde yapar. Kaşıntının şiddetine göre baş sallama şiddeti de artmaktadır. Başlangıçta sallama az iken, rahatsızlığın artması ile birlikte baş sallama artmaktadır.
5- Kulak bölümünde siyah, kırmızı veya kahverengi kabukların meydana gelmesi, bu rahatsızlığın en belirgin özelliklerinden biridir. Bu kabuklanma, dışarı çıkan akıntının veya kanın kuruması ile meydana gelmektedir. Derinin altında biriken kanın derinin yüzeyine çıkmasıyla birlikte kabuklanma meydana gelmektedir. Uyuz kontrolü düzenli bir şekilde yapılmalıdır.
6- Kanlanmanın yanı sıra kulakta zaman zaman akıntı meydana gelir. Akıntı kanlı olur. Bu durumda temiz bir bezle silme işlemi yapılmalıdır. Bu akıntı veya kan, başka bir kediye bulaştığı zaman parazit o kediye geçer. Yani hastalık bulaşır.
7- Kanlanmanın neden olduğu kulak kokusu, en bariz belirtilerden biridir. Kulak akıntısına neden olan akıntının kokusu, kedide değişik bir kokunun meydana gelmesine neden olur. Bu değişik kokuyu aldığınızda kedini kulağını kontrol etmelisiniz. Rahatsızlığın belirtileri ortaya çıktığı andan itibaren en kısa sürede veteriner hekime baş vurmak gerekir.
8- Kulağın dış kısmında meydana gelen yaralar da bu kategoride karşımıza çıkan belirtiler içerisinde yer almaktadır. Kulak derisinin altındaki kan yukarı çıkar ve yara şeklinde kendini göstermeye başlar.
9- Bazı kedilerde, boyun ve kuyruk bölümünde döküntü meydana gelebilir. Bu durum parazitin çıktığı bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Kulak arkasında meydana gelen parazit kısa sürede yayılabilir.

Bu belirtilerle karşılaştığınız zaman en yakın zamanda veterinere gitmelisiniz. Bu kategoride dikkat etmeniz gereken husus, veteriner dışındaki seçeneklerdir. Ümraniye veteriner kliniği laboratuvar ortamında gerekli testleri yapmaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]

Kedilerde Kulak Uyuzu Tedavi Edilmezse

Kulakta meydana gelen paraziter enfeksiyon yani çok parazitli enfeksiyon, genel anlamda bulaşıcıdır. Mikroskopta fark edilebilen bu parazitler, laboratuvar ortamında tespit edilebilir. Başka bir ortamda uyuz teşhisi yapılamaz. Her kaşıntı, her akıntı ve her kanlanma kulak uyuzu olmayabilir.

Kediden başka hayvanlara bulaşabilen bu hastalık, insana bulaşmaz. Bulaşma direk temasla gerçekleşir. Parazitli kanın kedinin üzerine bulaşmasıyla birlikte parazitler diğer kediye geçer.

Bu nedenle bu hastalığa yakalanan kediler, diğer kedilerden uzak tutulmalıdır. Karantinaya alınan kediler tedavi edilmeden diğer hayvanların içine karışmamalıdır. Karantina, tedavinin bir parçasıdır. Bu nedenle kedilerinizi her zaman kontrol altında tutmanız gerekir. Bakımı yapılmayan ve temizliği ihmal edilen kedilerde, kulak arkası uyuz hastalığı sıklıkla meydana gelmektedir.

Başka kedilere bulaşan bu hastalık, yeni doğan kedilere de kolaylıkla bulaşabilir. Doğum yapan annede kulak uyuzu varsa, yavrusu tedavi edilene kadar ayrı tutulur. Tedavi sonrasında yavru kedi annesine verilir. Doğum sonrasında kedilerde uyuz kontrolü yapılmalıdır.

Bulaşıcı olan ve diğer hayvanlar için tehlike arz eden kedi kulak uyuzu, tedavi edilmediği zaman bütün vücuda yayılabilir. Bu nedenle ilk teşhis edildiği andan itibaren Ümraniye veteriner kontrolünde tedavi edilmesi gerekir. Kulak içine kadar ilerleyen ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilen kulak uyuzu, tüylerin dökülmesine neden olabilir. Kuyruk, kulak arkası ve diğer bölgelere hızla yayılan virüs, kısa sürede tüylerin büyük bir bölümünün dökülmesine neden olur.

Tedavi İhmal Edilmemelidir

Parazitlerin yanı sıra kedinin kulağını sürekli tırmalaması da yaralanmaya neden olabilir. Kediler bazı durumlarda kulağını fazla tırmalar. Kulak arkasını şiddetli bir şekilde tırmalayan kediler, tüylerin dökülmesine neden olur. Kaşıntının yayılması ve artmasıyla birlikte, kedilerde kaşınma hareketleri de artmaya başlar.

Kedilerde meydana gelen kulak uyuzunun tedavi edilmesi, kedinin sağlığı için çok önemlidir. Vücuda yayıldığı zaman tedavisi daha zordur. Ayrıca kulağın dış kısmında meydana gelen bu parazitler, tedavi edilmediği zaman kulağın iç kısımlarına ilerleyebilir. Bu durumda tedavi zor bir hale gelir. Erken teşhiste Ümraniye veteriner seçenekleri tercih edilmelidir. İlk anda tedavi kısa sürede sonuç verir ve tedavi daha hızlı bir şekilde gerçekleşir.

Kulak bölümünde meydana gelen parazitlerin temizlenmesi ve ilaç tedavisi, parazitin kısa sürede ortadan kalkmasında önemli rol oynamaktadır. Kulak temizliğinde farklı sülüsyonların kullanılması veya Ümraniye veteriner tavsiyesi alınmadan sülüsyon tercihinin yapılması, ciddi sonuçları beraberinde getirebilir. Bu nedenle her zaman için veteriner tercih edilmelidir.

Kedilerde Kulak Uyuzu Bulaşıcı mı?

Uyuza neden olan parazitler, dış temas yolu ile başka kedilere geçebilir. Genellikle parazitli olan kanın doğrudan bulaşması ile meydana gelir. Bu durumda yapılması gereken işlem karantina işlemidir.

Hastalığın teşhis edilmesinin ardından karantina için temiz bir ortam oluşturulmalıdır. Tedavi altına alınan kedilerin temiz bir ortamda karantinaya alınması, tedavi sürecini hızlandırmaktadır.

Kedi Kulak Uyuzu İnsana Geçer mi?

Bu konuda en çok sorulan sorulardan biri, kulak uyuzunun insanlara bulaşıp bulaşmadığıdır. İnsan vücudu için her hangi bir problem meydana getirmeyen uyuz paraziti, kediler için tehlikedir. Kulak uyuzu insana bulaşmaz. İnsanlara bulaşmadığı için kedilerde meydana gelen uyuz, sadece diğer hayvanlar için tehlikedir. Dış kulak bölümünde, derinin alt kısmında biriken parazitler, çeşitli yollarla hayvanlara bulaşabilir. Ancak insan için her hangi bir tehlike oluşturmadığı bilinmektedir. İnsanlara bulaşma riski bulunmayan kulak uyuzu parazitleri, çok hızlı bir şekilde hayvanlar içerisinde yayılabilir. Hızlı yayılması nedeniyle Ümraniye veteriner kliniği tarafından tavsiye edilen karantina işlemi edilmemelidir.

[maxbutton id=”1″ ]

Temizliği, beslenmesi ve diğer bakımları ihmal edilen kediler, kısa sürede birçok hastalığa yakalanabilir. Bu nedenle kedilerin bakımının ihmal edilmemesi gerekir.

Köpeklerde Kulak Uyuzu

Köpeklerin kulağında meydana gelen köpeklerde kulak uyuzu, Otodectes Cynotis virüsü nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Otitise neden olan bu hastalığa ototektik uyuz da denilmektedir. Kulak uyuzu olarak isimlendirilen Otodectes Cynotis vürüsü, hastalığın en önemli nedenidir. Bu virüs, temizliği ve beslenmesi ihmal edilen köpeklerde sıklıkla meydana gelmektedir. Köpeklerin bakımı, temizliği ve vitamin takviyesi düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Kulak uyuzu ile köpeklerde mantar hastalığı sıklıkla karıştırılmaktadır. Gezinti ve oyun gibi köpek psikolojini düzenleyen aktiviteler ihmal edilmemelidir. Neşeli ve hareketli bir köpeğin vücut direnci, diğer köpeklere nazaran daha fazladır.

Köpek Kulak Uyuzu Tedavisi

Akıntı, kaşıntı, kabuklanma ve köpeğin tavırları ile kendini gösteren köpeklerde kulak uyuzu, klinik ortamda incelenmesi gerekir. Alınan numuneler mikroskop altında incelenir. Yapılan inceleme sonucunda teşhis konur. Kulak kaşıntısı ve akıntısı, sadece kulak uyuzunda meydana gelen belirtiler değildir. Bu nedenle klinik ortamda mikroskobik inceleme gerekir.

Bu konuda uzman veterinerler, tedavi için en önemli konulardan biridir. Ümraniye veteriner tercihinde, işinde uzman kişiler tercih edilmelidir. Veteriner olmayan veya bu konuda yetkili olmayan kişiler tercih edilmemelidir.

Bu konuda uzman Ümraniye veteriner hekimleri, aşağıdaki tedavi yöntemini tercih ederek hareket etmektedir:

1- Antiseptik solüsyonile kulak temizleme işlemi, veteriner hekim tarafından yapılmalıdır. Bu temizleme işlemi, tedavinin ilk aşamasıdır. Temizleme işleminde, özel solüsyonlarla yapılmalıdır. Ümraniye veteriner kliniği tarafından enfeksiyonun engellenmesi için bu özel solüsyonlar kullanılmalıdır.
2- Temizleme işleminden sonra antiparazit ilaçları kullanılır. Parazitlerin yayılmasını önleyen bu ilaçlar, prosedüre uygun şekilde kullanılmalıdır.
3- Parazitlere karşı etkili antibiyotik de reçeteye yazılmaktadır. Vücut direnci düşen ve parazite karşı etkili olan bu ilaçlar, vücudun direncini artırmak için önemlidir. Köpeklerde kulak uyuzu hastalığının en önemli nedeni olan vücut direncinin azalması, özel antibiyotiklerle artırılabilir.

Köpeklerde Kulak Uyuzu Tedavi Edilmezse

Kedilerde olduğu gibi köpeklerde kulak uyuzu bulaşabilir. Kulak bölümünde akıntı ve kıl dökülmesi ile kendini gösteren bu hastalık bulaşıcı olmasına rağmen paranogzu iyidir. Parazitler çoğalması, hastalığın yayılmasına zemin hazırlar.

Kaşıntı ve akıntı ile kendini gösteren köpeklerde kulak uyuzu, veteriner kontrolünde tedavi edilmesi gerekir. Köpeklerde de uyuz tedavisinde erken teşhis önemlidir. Uyuz ihmal edildiği zaman vücuda yayılabilir ve tedavisi daha da zorlaşabilir. Bu nedenle köpek sahipleri düzenli bir şekilde kontrol işlemi gerçekleştirmelidir.

Kedilerde olduğu gibi köpeklerde de uyuzun en önemli nedeni hijyenik olmayan ortamlardır. Ayrıca temizliği ihmal edilen ve gerekli vitaminleri verilmeyen köpeklerde kulak uyuzu daha çabuk ortaya çıkar. Ebeveyni olan köpeklerin sokak köpeklerinden uzak tutulması gerekir. Sokak köpeklerinde bu hastalık yaygın bir şekildedir. Ümraniye veteriner kliniği kategorisinde, tedavi işlemleri ihmal edilmemelidir.

Huzursuzluk Kulak Uyuzuna Neden Olur?

Hijyenik olmayan ortamlar veya temizliğin ihmal edilmesi gibi problemlerin yanı sıra köpeklerin huzursuz olması da uyuza neden olmaktadır. Köpek sahipleri, köpeklerin strese girmemesine özel göstermelidir. Kapalı ortamda bunalan köpekler düzenli bir şekilde açık havada gezdirilmelidir. Strese giren ve huzursuz olan köpeklerin vücut direnci düşer. Daha çabuk hastalanır.

[maxbutton id=”1″ ]



Kedi panlökopeni (Kedi gençlik hastalığı) kedigillerde görülen bulaşıcılığı yüksek bir hastalıktır. Kedi hastalıkları içerisinde en ciddi hastalıklardan birisidir. Bulunduğu ortamda uzun bir süre yaşabilmekte ve her yaştaki kediye rahatlıkla bulaşabilmektedir. Aşısız kedilerde sıkça karşılaşılan ve yavru kedilerde ölüm oranı yüksek bir hastalıktır. Ümraniye veteriner kliniği olarak bu konuya oldukça önem veriyoruz.

Panlökopeni virusu beyaz kan hücrelerine(lökosit) saldırır ve azalmasına sebep olur. Beyaz kan hücrelerinin azalması ile birlikte bağışıklık sistemi zayıflar ve diğer hastalıklara karşı savunmasını kaybetmeye başlar. İshalle birlikte kırmızı kan hücreleri de azalmaya başlar ve anemiye(kansızlık) sebep olur. Bununla birlikte solunum ve kalp sorunları da görülmektedir.

Kedi panlökopeni virusu köpeklerde görülen kanlı ishal virusu(parvovirus) ile aynı aileden gelmektedir. Kedi hastalıkları içerisinde bulaşıcı özelliği en yüksek hastalıkların başında gelmektedir. Virusun bulaştığı ortam dezenfekte edilmediği taktirde virus söz konusu çevrede 1 yıl yaşabilmektedir. Bu hastalığı atlatmış ve iyileşmiş kediler bu virusu bir süre daha yaymaya devam ederler.

[maxbutton id=”1″ ]

Kedi gençlik hastalığı etken virusu direk veya endirek temasla bulaşabilmektedir. Dışkıyla, idrarla, salyayla, kusmukla veya oral temasla bulaşan bir virustur. Hastalık kedi pireleri yoluyla da bulaşabilir. Hastalığın inkübasyon süresi 3-12 gündür. Bu süre sonrası semptomları görülür. Kedi hastalıkları arasında panlökopeni hastalığı ani ölümlerede sebep olmaktadır.

Kedi Gençlik Hastalığı Belirtileri

  1. Aniden yükselen ateş
  2. İştahta düşüş
  3. Kusma ve ishal(Genellikle sarı renkli kusma ve kanlı mukuslu ishal görülür)
  4. Sıvı kaybı ile birlikte deride kuruluk
  5. Karın bölgesinde ağrı

Kedi Gençlik Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?

Kedi gençlik hastalığı çeşitli kan testi ve dışkı testleri ile rahatlıkla teşhis edilir. Petopia ümraniye veteriner kliniğimizde hastalığın teşhisi ve tedavisini yapmaktayız.

Kedi Gençlik Hastalığı Tedavisi

Tedavi yoğun ilgiyle gerçekleşir. Kedi gençlik hastalığını tedavi eden bir ilaç yoktur. Tedavi semptomlara yönelik olurken bağışıklık sistemini desteklemekle devam eder. Sıvı takviyesi ve ikincil enfeksiyonlara karşı antibiyotik tedavisi uygulanır.  Bu hastalığa yakalanmış kedilerde tedavi başarı oranı düşüktür.

Kedi Gençlik Hastalığı (panlökopeni) Nasıl Bulaşır?

Hasta olduğu düşünülen kediler ile temastan kaçınılmalı, ortam düzenli olarak dezenfekte edilmelidir. Dış çevrede çok fazla hastalıklı kedi olduğu için dış ortama çıkarılan kedilerde dikkatli olunmalı olabildiğince temas noktaları azaltılmalıdır. Bununla sizin temas ettiğiniz hastalıklı kediler veya onlara ait dışkı, kusmuk veya salya ile bu hastalığı evinize taşıyabilirsiniz. Bununla birlikte kedi otelleri ve pansiyonlarına kedinizi bırakıyorsanız mutlaka hijyenik ve sağlıklı kedilerin olduğu bir noktayı tercih edin. Petopia ümraniye veteriner kliniği olarak bu konuda dikkatli olmanızı öneriyoruz.

Kedi Gençlik Hastalığı Aşısı

Kedi gençlik hastalığına karşı yapılacak en önemli şey aşılamadır. Kedi gençlik hastalığına karşı karma aşı yapılmakta olup Petopia kedi aşı takvimini inceleyebilirsiniz.

Panlökopeni İnsana Bulaşır mı?

Panlökopeni virusunun zoonoz özelliği yoktur. İnsanlara bulaşmamaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]


distemper-1200x800.jpg

Ümraniye veteriner kliniği Petopia olarak köpek hastalıkları arasında yaygın olan hastalıklardan biri olan distemper konusunu ele aldık. Köpeklerde gençlik hastalığı ölümle sonuçlanma olasılığı yüksek bir hastalıktır. Hastalık etkeni Canine Distemper virüsüdür. Virüs hücrelere yerleşir ve yayılır. Sindirim sistemi, solunum sistemi, sinir sistemlerini etkileyen bir hastalıktır. Köpeklerde gençlik hastalığı genellikle 3-12 aylık köpeklerde görülmektedir. Fakat daha yaşlı köpeklerde de görülen bir hastalıktır. Petopia veteriner kliniğimizde de yaşlı köpeklerde bu hastalığı görmekteyiz.

Köpek Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Belirtileri

Hastalığın inkübasyon süresi 1-6 hafta arasındadır. 1-6 hafta arasında hastalığın semptomları ortaya çıkmaya başlamaktadır. Distemper hastalığı 5 formda görülmektedir. Göz, solunum, sinirim, deri ve sinirsel formları bulunmaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]

Çoğu zaman solunum formu ile başlarken yüksek ateş, gözde kızarıklık ve akıntı, burunda akıntı ve çatlamalar, ve öksürme ve pnömeniye şeklinde ilerler. Göz ve burun akıntıları başlangıçta temiz görünür daha sonra iltihaplı akıntıya döner. Öksürükler ise zamanla şiddetlenir. Akciğer dinlenildiğinde hırıltılı duyulabilir.

Göz formu ortaya çıktığında ışıktan rahatsızlık duyma görülebilir. Sindirim sistemi formunda ise kusma, ishal, kanlı ishal, vücutta su kaybı ve kilo kaybı olarak görülmektedir. Deri formuna baktığımızda kepeklenme olmaktadır. Pati yastıklarında çatlama ve nekrozlaşma oluşur.

Distemper hastalığında öldürücü olan ise sinir sistemine virüsün bulaşmasıyla olmaktadır. Bacak ve yüz kaslarında kordinasyon bozukluğu ve tikler görülür. Kısmı felçler ile körlük belirtileri arasında yer alır.

Köpek Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Teşhisi Nasıl Yapılır?

Köpek gençlik hastalığı belirtilerin tamamı görülebileceği gibi bir sadece bir kaç belirti görülebilir. Hastalık belirtileri diğer bazı hastalıklara benzer olduğu için ilk etapta teşhisi zor olmaktadır.

Hastalık etkeni çeşitli yollarla aranabilir. Qick testler ve Florasan Antikor testleriyle teşhis yapılabilir. Ümraniye veteriner kliniğimizde testleri kullanmaktayız. Hastalığın tüm evrelerinde pozitif sonuçlar görünmeyebilir. Bu yüzden klinik semptomları bu yönde görülmelidir. Aynı zamanda şu analizler yapmak faydalı olur.

  • Hemogram kan analizi
  • Biyokimyasal kan analizi
  • Röntgen
  • Tomoğrafi
  • Emar

Genellikle testler ile hastalığın teşhisi yapılabilmektedir. Fakat %100 güvenilir değildir. Bu yüzden yukarda saydığımız tahlilerin yapılması gerekebilir.

Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ciddi köpek hastalıklarından biri olan Distemper hastalığının direk tedavisi yoktur. Distemper hastalığında semptomatik tedavi uygulanmaktadır. Semptomlara yönelik tedavi uygulanırken immün sistemi güçlendirecek ilaçlar ile tedavi desteklenir. Tedavi süresi 10-20 gün arası sürebilmektedir. ümraniye veteriner kliniğimizde genellikle bu süreci geçmemektedir.

Gençlik hastalığı yüksek oranda ölümcül bir hastalık olmasının yanında erken teşhis ile olumlu sonuçlar alınabilir. Tedavi sonrası kalıcı lezyonlar görülebilir.

Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Bulaşıcılığı

Bulaşıcı köpek hastalıklarından biri olan gençlik hastalığı semptomları ortaya çıktıktan 5 gün öncesinden itibaren bulaşıcı olur. Hasta iyileştikten sonra 4 ay boyunca da hastalığı saçmaya devam eder. Hastalık direk ve indirek temas ile bulaşmaktadır. Hastalık solunum, burun akıntısı, göz akıntısı, kusma, dışkı ve idrar ile bulaşabilir. Hasta ile  temas en yaygın bulaşma biçimidir. Hapşırık ve öksürük ile de bulaşmaktadır.Hasta köpeğe ait tüm eşyalar hastalığa neden olacağı için dezenfekte edilmeli başka hayvanlar ile temas etmemelidir.

[maxbutton id=”1″ ]

Distemper virüsü parvovirus gibi uzun süre yaşamamaktadır. Oda sıcaklığı bir kaç saat içerisinde ölmektedirler. Soğuk hava koşullarında daha uzun yaşadığı için kış aylarında daha sık rastlanan bir hastalıktır.

Köpek Gençlik Hastalığı Aşısı

Köpeklerimizi gençlik hastalığından korumak için en iyi yöntem aşıdır. Karma aşı ile birlikte gençlik hastalığına karşı antikor oluşturulur. Bu aşı yavru köpeklerde 2 doz 15-21 gün arayla yapılmakla birlikte daha sonra yıllık tekrarı yapılır. Petopia’da 15 gün arayla karma aşılar 2 doz halinde yapılmaktadır. Köpek gençlik hastalığı aşısı için köpek aşıları konumuzdan örnek bir aşı takvimini inceleyebilir ve ücretleri görebilirsiniz.

Gençlik hastalığına yakalanmış bir köpeğin aşılanması mümkün değildir. Bu yüzden hastalığa yakalanmadan önlem almak ve aşıları tamamlamak çok önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Köpeklerde Gençlik Hastalığı İyileşir mi?

Distemper hastalığına yönelik kesin bir tedavi yoktur. Ölüm oranı yüksek bir hastalık olmasının yanında iyileşme söz konusudur. Fakat tedavi gören köpeklerde kalıcı lezyonlar görülebilmektedir.

Köpeklerde Gençlik Hastalığı Neden Olur?

Distemper hastalığı köpek hastalıkları arasında viral bir hastalıktır. Hastalık etkeni Canine Distemper virüsüdür. Direkt ve endirekt olarak bulaşabilmektedir. Hastalığın temel nedeni aşıların yapılmamasıdır.

Köpeklerde Gençlik Hastalığı (Distemper) İnsanlara Bulaşır mı?

Bu hastalık köpek familyasına ait bir hastalıktır. İnsanlara bulaştığı konusunda herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Köpek Gençlik Aşısı Ne Zaman Yapılır?

Köpek aşıları takvimi makalemizi okuyarak detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Bir önceki yazımızda köpeklerde kanlı ishal hastalığı konusunda makale yazdık. Bu makalemizi de mutlaka okumanızı öneriyoruz.

[maxbutton id=”1″ ]


kopeklerde-kanli-ishal-parvovirus-1200x800.jpg

Parvovirus yani kanlı ishal köpeklerin bağırsak mukozasını etkilerken sindirim sistemi boyunca yayılır. Bağışıklık için önem arz eden beyaz kan hücrelerine zarar verirler.

kanlı ishal parvovirus ishal

Kanlı ishal köpeklerde sıkça görülen bulaşıcı viral enfeksiyondur. Köpeklerde kanlı ishal daha çok 1.5 aylık ile 6 aylık köpeklerde rastlanır. Kanlı ishal enfeksiyonunun temel belirtileri şiddetli kusma, kanlı veya kansız ishal, kilo kaybı ve iştah azalmasıdır. Parvovirus Nadiren ani kalp yetmezliğine sebep olabilmektedir. Ümraniye veteriner kliniği olarak sizlere kanlı ishalin köpekler üzerindeki semptomları ile birlikte tüm detaylarını anlatacağız.

Kanlı ishal daha çok Rottweiler, Doberman, Pit Bull,  Alman Kurdu ve Labrador Retriever ırklarında görülmektedir. Özellikle Rottweiler ve Doberman ırklarında çok çabuk ilerler.

Aşağıda şu başlıkları göreceksiniz.

 

Kanlı İshal Semptomlar

Görülen en temel semptom hızla artan ishaldir. Bu ishal normal olarak başlar bağırsak mukozasına verilen hasarla kanlı ishale dönüşür. Genellikle ağır koku yaymaktadır. Aynı zamanda yoğun kusma, iştahın düşmesi, durgunluk, ateş ve kilo kaybı semptomlar arasında yer alır. Bazen hipotermi(düşük vücut sıcaklığı) görülebilir.

[maxbutton id=”1″ ]

Bağırsak mukozasına verilen hasarla birlikte besin ve su emilimi engellemekte böylece hasta hızla dehidre olmakta ve anemi ortaya çıkabilmektedir.

kanlı ishal parvovirus kusma

Basitçe üç önemli nokta şu şekildedir:

  1. Hafif ve kanlı ishalle başlar.
  2. Ateş, karın ağrısı, kusma ve ağır kokulu ishal görülür.
  3. Halsizlik, iştahsızlık ve sıvı kaybı gözlemlenir.

Bazen benzer semptomlar nedeniyle mide ve bağırsak iltihabı ile karıştırılabilir. Bunun için kan testi yapılabilir.

Kanlı İshal Bulaşma

Parvovirus temas yoluyla kolaylıkla bulaşabilmektedir. Bu temas hastalıklı hayvanla olan temasla geçebileceği gibi hastalıklı hayvana ait kan, dışkı, idrar ve salya yoluyla da bulabilmektedir. Temas sonrası enfeksiyonun ortaya çıkması 3-14 günü bulabilir. Çünkü hastalığın kulukça süresi yaklaşık 10 gün sürmektedir. Dolaylı yoldan yapılan temasta hastalığı bulaştırmaya yeterlidir. Ayakkabınıza yapışmış bir dışkı veya idrardaki virüs ile evcil dostunuza kanlı ishal hastalığını bulaştırabilirsiniz.

Söz konusu virüs bulaştığı yerde 6 ay yaşayabilmektedir. Temas edilen her şey üzerinde örneğin mama kabı, ayakkabı, giysi gibi yerlerde 5-6 ay süreyle yaşayabilmektedir. Hasta hayvan dışkısında ise 1 sene canlı kalabilirler.

Parvovirus Tanı

Tanı içi test kitleri, hemogram genel muayene ve anamnez ile tanı yapılabilir. Özellikle aşısız bir köpek söz konusu ise kusma ve ishal önemli belirtidir.  Hemogram ile lenfopeni, anemi ve dehidrasyon sonuçları görülebilir. Test kitleri kullanılarak evcil hayvanın dışkısı ile parvovirus görülebilir.

Petopia ümraniye veteriner kliniğinde parvovirus için hızlı test kiti kullanmaktayız.

Kanlı İshal Tedavi

Kanlı ishali köpeklerde erkenden farketmek tedavi için çok önemlidir. Parvo virüsünün  büyük şehirlerde sık şekilde karşılaşılmaktadır. Bu yüzden bu konuda bilinçli olmak önemli ve erken teşhis ve tedavi için gereklidir. Erken teşhiste iyileşme oranı % 60-70’e kadar ulaşmaktadır.

kanlı ishal parvovirus iştahsızlık

Köpeklerde kanlı ishal hastalığı viral enfeksiyon olduğu için virüsu ortadan kaldıracak bir ilaç yoktur. Tedavi bağışıklık sistemi virüsü yok etmeye çalışırken vücut direncini artırmaya yönelik olur. Temel izlenen yol kaybedilen sıvıyı takviye etme ve ikincil enfeksiyonlara karşı antibiyotiklerle koruma sağlamaktır. Kanlı ishale yakalanmış köpeklerde kusma ve ishalle sıvı kaybı yaşanır. Serum desteği ile kaybedilen eloktrolit ve proteinleri kazandırmaya çalışılır. Tedavide vitaminler, kan durdurucu ilaçlar, probiyotikler, kusma kesiciler ve mide koruyucular yapılabilir.

Tedavi süreci yaklaşık olarak 2 hafta sürmektedir. 2 hafta boyunca tedaviye ara verilmemelidir.

Parvoviruse sahip köpeklerde ölüm oranı %70 civarında iken yavru köpeklerde bu oran daha fazladır. Parvovirusun ölüme sebep olan durumlar ise dehidrasyon, ikincil enfeksiyonlar, kanda fazlalaşan toksinler ve mukozal kanamalardır.

Kanlı ishal hastalığında köpeklerinizi güvenle ümraniye veteriner kliniği Petopia’ya teslim edebilirsiniz.

[maxbutton id=”1″ ]

Kanlı İshal Korunma

Hastalığa önleyici olarak aşılar kullanılmakta ve aşılar bu korumayı büyük oranda başarmaktadır. Aşıların zamanında ve düzenli olarak yapılması en önemli unsurdur. Yavruluktan itibaren aşıların düzenli olarak yapılması şarttır. Doğum yapması düşünülen anne adayının hamilelik öncesinde karma aşısının yapılması önemlidir.

Anne sütünden yeni kesilmiş yavru köpekler sonraki 2 hafta boyunca parvoviruse karşı koruma sağlamaktadır. 2 aylığı geçen yavrularda 21 gün arayla karma aşısı büyük oranda koruma sağlar.

kanlı ishal parvovirus bitkinlik

Aşıları tamamlanmamış bir köpeğin dış ortamda gezdirilmesi başka hayvanlar ile temas etmesi çok tehlikelidir. Sahiplerinin de mutlak olarak aşısız hayvanlarla temas etmemesi gerekir. Bu temasta virüsleri evinize taşıyabilir ve köpeğinize bulaştırabilirsiniz. Özellikle ayakkabılarınıza evcil dostlarımızı temas ettirmemeliyiz.

Eğer yavru köpek sahiplenilecekse mutlaka en az 3 aylık ve annesi ile kendisinin aşıları yapılmış bir yavru köpek alınmalıdır.

Temizlik

Tedavi görmüş ve hastalığı atlamış köpekler 10 gün boyunca bu virüsü dışkıyla atmaya devam etmektedir. Bu 10 günlük süreçte temizliğe dikkat edilmelidir. Bu virüse karşı en etkili temizlik ürünü çamaşır suyudur. Fakat bu virüsün çamaşır suyuna da güçlü bir direnci mevcuttur. Çamaşır suyu 20 dakika bekletilmeli hemen durulanmamalıdır. Bu yüzden olabildiğince dikkat etmek gerekir.

Parvovirus Hastalık Sonrası

Hastalık sonrası iki ay boyunca virüsü taşımaya devam edecektir. Bu yüzden başka köpeklerle bulaştırmamak için izole etmek gerekir. Hastalığı atlatan köpekler kanlı ishal hastalığına karşı bağışıklık kazanmış olur. Fakat yine de bu hastalığa yakalanma riski mevcuttur.

Kanlı İshal Tedavi Ücreti

Kanlı ishal tedavi ücreti hastanın hangi aşamada olduğu ile ilgilidir. Öncelikle muayene edilmelidir. Bilgi için Ümraniye veteriner kliniğimizi arayabilirsiniz.

Kanlı İshal(Parvovirus) İnsana Bulaşır mı?

Parvovirus sadece köpeklerde görülen bir virüstür. İnsanlara bulaşmamaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]

Sorularınızı Sorun

Aşağıdaki yorum formundan aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Tüm soruları yanıtlayacağız.


kopeklerde-mantar-hastaligi-1200x800.jpg

Mantar rahatsızlığı aynı insanlarda meydana geldiği gibi hayvanlarda da görülmektedir. Evcil hayvan besleyen kişilerin hayvanlarda görülen mantar hastalığına karşı gerekli önlemleri alması ve tedavi için gerekli hassasiyeti göstermesi gerekmektedir. Köpeklerde mantar enfeksiyonu görüldüğü andan itibaren tedaviye başlanmaz ise mantar enfeksiyonu diğer bölgelere de hızlıca yayılabilir. Mantar enfeksiyonunun yayılma hali hızlı olduğu için problem hiç de hafife alınmayacak bir rahatsızlık olarak kendisini göstermektedir.

Mantar rahatsızlığı köpeklerde deri, kıl ve tırnak kısımlarının enfeksiyon kapma durumuna bağlıdır. Genellikle köpeklerde deri üzerinde görülen mantar enfeksiyonu zamanla diğer bölgelere de yayılma gösterir. Bu nedenle mantar enfeksiyonu kendisini göstermeye başladığı andan itibaren köpekler için gerekli tedavi süreci başlamalıdır. Köpeklerde mantar oldukça sık ilerleyebilen bir rahatsızlıklıktır. Bu sebepten dolayı evcil hayvan olarak köpek besleyenler mantar hastalığına karşı çok dikkatli olmalıdır.

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ TÜRLERİ

Köpeklerde mantar hastalığı farklı türlere ayrılır. Genellikle evcil hayvanların her birinde görülebilen mantar hastalığı aynı türden olduğu düşünülmektedir. Fakat köpek ve kedilerde görülen mantarlar birbirinden farklılık gösterir. Özellikle köpeklerde mantar türü, mantar hastalığının daha şiddetli olmasına yol açmaktadır. Kedilerde görülen mantar hastalığı köpeklerde görülen mantar türüne göre daha kolay iyileşme sürecine sahiptir. Köpeklerde mantar hastalığına neden olan mantar çeşitleri şu şekildedir;

1- microsporum gypesum,

2- microsporom canist,

3- trichophton mentagrophytes. Bu iki tür sebebiyle köpekler mantar rahatsızlığına sahip olmaktadır. Kedilerde mantar rahatsızlığına neden olan mantar türleri ise; microsporirum felis ve microsporirum felis mantar türüdür.

[maxbutton id=”1″ ]

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ SÜRELERİ

Köpeklerde mantar hastalığı genellikle sonbahar mevsimlerinde görülen bir rahatsızlıktır. Kediler için de aynı durum söz konusudur. Köpeklerde mantar hastalığı sonbaharda görülmekle beraber genellikle 12 aylıktan daha küçük köpeklerde meydana gelmektedir. Mantar hastalığı siyamlarda en fazla görülen rahatsızlık olup sıralamada 4. sıraya yerleşmiştir.

Ümraniye veteriner kliniğine köpeklerde mantar şikayetiyle gelen kişi sayısı sonbaharda büyük artış gösterir. Bu nedenle, sonbahar mevsiminde köpek besleyenlerin en fazla dikkat etmesi gereken durum mantar hastalığıdır. Mantar türlerinden olan Microsporom canist, özellikle kuru ortamlarda yaşayabilen bir türdür. Bu nedenle, evcil hayvanın bakıldığı ortam hijyen açısından uygun koşullara sahip olmalıdır. Farklı mantar türleri ise bulunduğu ortamda 2 yıl kadar uzun süre yaşayabilmektedir.

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar rahatsızlığı vücudun farklı bölümlerinde görüldüğü için belirtileri de birbirinden farklı olmaktadır. Bu belirtiler sayesinde köpeklerde mantar hastalığının yeri kolaylıkla teşhis edilebilir. Eğer, köpeğiniz sürekli rahatsızlık içerisinde olduğunu size hissettirmeye çalışıyorsa mutlaka bir uzmandan destek almak gerekir. Ümraniye veteriner kliniği köpeklerde mantar teşhisini koyarak, gerekli tedavi yöntemlerini uygulamaktadır.

Mantar hastalığının belirtileri oldukça önemlidir. İlk olarak kendisini çok fazla belli etmeyen bu rahatsızlık zamanla belirti açısından şiddetini artırır. Bu dönemlerde Ümraniye veteriner kliniğine başvurmak önemlidir. Çünkü, belirtilerin artması ile beraber köpeklerde ağrı ve rahatsızlık durumu da artmaya başlar. Köpeklerde mantarın bulunduğu bölgeye göre belirtiler ise başlıklar halinde gösterilebilir.

KÖPEKLERDE DERİ ÜZERİNDE MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yerlerin başında deri gelmektedir. İlk olarak deri üzerinde başlayan mantar enfeksiyonu zamanla tırnak ve pati içlerine kadar ilerlemektedir. Deri üzerinde mantar hastalığının en sık görülen semptomları ise şu şekildedir;

* Mantar enfeksiyonunun oluşmaya başladığı bölgeyi sürekli yalama ve çiğneme durumu,

* Mantar enfeksiyonunun oluştuğu bölge ve deri üzerinde kötü koku hali,

* Deri üzerinde görülen mantarlarda köpekler o bölgede tüylerin dökülme durumu,

* Rahatsızlığa bağlı olarak köpeklerde görülen davranışsal değişiklikler. Depresyon, fazla agresif olma hali,

* Mantar hastalığına bağlı olarak açık yaraların ortaya çıkması,

* Deri üzerinde fazlaca kızarıklıkların oluşma durumu.

Bu belirtilerin tamamı köpeklerde deri üzerinde oluşan mantar enfeksiyonuna bağlıdır. Böyle semptomlar görüldüğü andan itibaren derhal Ümraniye veteriner kliniğine başvurmak ve destek almak önemlidir.

 

KÖPEKLERDE AĞIZ İÇİNDE MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar görülen bölgelerin birisi de ağız içidir. Genellikle mantar köpeklerde ağız içinden başlayarak diğer bölgelere yayılır. Özellikle yalama durumunda ağız içi mantar enfeksiyonunun yayılma durumu kaçınılmazdır. Ağız içi mantar enfeksiyonunda en fazla görülen belirtiler ise şu şekildedir;

– Mantar enfeksiyonuna bağlı olarak ağız içinden gelen kötü koku durumu,

– Köpeklerde mantar enfeksiyonu oluşması halinde yeme alışkanlığı da durur.

– Pamukçuk olarak ifade edilen ağız içinde beyaz kabarcıklar,

– Sürekli salya akıtma hali,

– Köpeğin ağız etrafında ve içinde ağrı çektiğini gösteren belirtiler.

Bu belirtilerin tamamı köpeklerde ağız içi mantarının söz konusu olduğunda görülen semptomların başında gelmektedir. Böyle bir durumla karşılaşmanız halinde Ümraniyede veteriner kliniklerine başvurmanız köpek sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca, veteriner hekim sayesinde tedavi süreci daha bilinçli şekilde atlatılacaktır.

KÖPEKLERİN VÜCUDUNDA OLUŞAN MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpekler yalnızca deri ya da tırnak üzerinden mantar enfeksiyonuna sahip olmaz. Ayrıca, bünyesel olarak da mantar enfeksiyonu kapabilirler. Özellikle köpeklerde en fazla idrar yollarında mantar enfeksiyonu rahatsızlığı görülür. İdrar yollarında meydana gelen mantar enfeksiyonunda da bazı farklı belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu eblirtiler şu şekilde sıralanabilir;

– İdrar yapma isteğinin durması ya da azalması,

– Kötü kokulu idrar yapma hali,

– İştahın normal seviyeye göre oldukça azalması,

– Köpeklerde halsizlik ve sürekli uyku hali,

– Mantar enfeksiyonunun ilerleme sürecine bağlı olarak kokulu idrarın artması ve ilerleyen süreçte kanlı idrar görme,

– Mide bulantısı ve yiyecekleri sürekli çıkartma.

Bu belirtiler genellikle bir enfeksiyon olarak mantarın idrar kesesine bulaştığının göstergesidir. Mantar enfeksiyonundan şüphelenilmesi halinde Ümraniye veteriner klinikleri ile görüşmek büyük fayda sağlayacaktır. Ümraniyede veteriner klinikleri köpeklerde mantar oluşumunu araştıran ve tedavi eden klinikler arasındadır.

KÖPEKLERDE MANTAR OLUŞUMUNUN NEDENLERİ NELERDİR?

Köpekler genellikle yılın sonbahar aylarında mantar enfeksiyonu kaparlar. Mantar enfeksiyonu köpeklere ve evcil hayvan besleyenlere büyük sıkıntı verir. Mantar enfeksiyonu görüldüğü anda bir uzman desteği almak çok önemlidir. Çünkü, mantar problemi tedavi edilmediği sürece sürekli yaşayabilen ve yayılabilen bir enfeksiyondur. Böyle bir durumla karşılaşılması halinde derhal bir hekim desteği gerekir. Ümraniye veteriner kliniği mantar konusunda evcil hayvanlara en hızlı müdahaleyi yaparak, tıbbi destek verilmesini sağlamaktadır.

Köpeklerde mantar enfeksiyonu farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir. Bu sebepler;

– Köpeklerde düzensiz beslenme alışkanlıkları,

– Köpeklerde görülen şeker hastalığı yani diyabet,

– Köpeklerin pire, kene ve parazit çeşitlerine göre alerjik reaksiyon göstermesi,

– Bazı yemek türlerine ya da mama türlerine karşı alerji durumu,

– Köpeklerin sıcak ve çok nemli havalarda uzun süre kalması,

– Cilt ve deri üzerinde bir enfeksiyon durumunun ya da açık yaranın var olması,

– Cildin yoğun şekilde tahriş olması,

– Deri parazitlerinin çoğalması,

– Bakımsızlık ve hormonsal bazı bozukluklar. Bu faktörlerin her biri köpeklerde mantar oluşumuna neden olmaktadır. Bu tür durumlarla doğru şekilde mücadele edilmediği sürece mantar oluşumu giderek yayılmaya başlayacaktır.

[maxbutton id=”1″ ]

KÖPEKLERDE MANTAR ENFEKSİYONU NASIL GİDERİLİR?

Köpeklerde mantar enfeksiyonu sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Genellikle bu tür vakalarda bir tıbbi destek alınması en doğru ve kalıcı çözüm olacaktır. Eğer, mantar enfeksiyonu yeni başlangıç aşamasında ise doğal yöntemler de tercih edilebilir. Özellikle deri üzerinde mantar oluşumu varsa bitkisel yöntemlere başvurmak da yeterli olabilecektir.

Köpeklerde mantar tedavisi genellikle ilaç ya da merhem olarak uygulanır. Fakat köpeklerde mantar tedavisi mantar enfeksiyonunun yer aldığı bölgeye ve mantarın büyüklüğüne göre değişir. Ayrıca hangi aşamada ise mantar problemi o aşamaya göre de tedavi şekilleri değişebilmektedir. Köpeklerde mantar tedavisi için çoğunlukla antifungal ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca bazı anti mantar ilaçlarla da mantar oluşumu engellenmeye çalışılır.

 

Mantar durumu çok ileri seviyeye gelmiş ise mutlaka mantara karşı ilaç tedavisinin yanı sıra merhemler de kullanmak gerekebilir. Merhem kullanımı genellikle köpeklerde deri ve tırnak yüzeyinde görülen mantar enfeksiyonları için tercih edilir. Bir parazit olarak vücudun iç kısmında ise merhem tedavisi uygulanmaz.

KÖPEKLERDE MANTAR ENFEKSİYONU İLAÇ TEDAVİSİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Köpeklerde bir mantar enfeksiyonu varsa derhal ilaç tedavisine başlanması gerekir. Bu sürecin daha sağlıklı ve verimli şekilde ilerlemesi için bazı detayları da gözden kaçırmamak gerekmektedir. Özellikle mantar hastalığı yayılabilen bir problem olduğu için kesinlikle tedavi sürecinde diğer köpeklerle evcil hayvanınız ayrı tutulmalıdır. Aksi halde mantar enfeksiyonu diğer köpeklere de bulaşabilmektedir.

Köpeklerde mantar tedavisi uygulanırken kesinlikle kortizonlu bir ürün kullanılmamalıdır. Çünkü, kortizon köpeklerde mantar oluşumunu artıran ve hızla yayılmasına neden olan bir maddedir. Ayrıca, köpeğin bulunduğu ve barındığı ortam kesinlikle dezenfekte edilmelidir. Böylece yaşayan mantar enfeksiyonu yayılmaz ve yok olmaya başlar.

Mantar enfeksiyonunun bulunduğu bölge traş edilirse enfeksiyonun yayılması da önlenebilir. Bu sırada köpek bakımı kesinlikle ihmal edilmemelidir. Köpeklerde mantar tedavisi ilk olarak hijyenden geçmektedir. Bu nedenle hijyen kurallarına çok dikkat edilmesi gerekir.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNİN SÜRESİ

Köpeklerde mantar tedavisi süresi problemin çeşidine ve aşamasına göre değişir. Genellikle köpeklerde mantar tedavisi ortalama 4 ile 8 hafta arasında sürmektedir. Bu süreçte köpeklere gerekli ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi mantar probleminin aşamasına göre süre olarak uzatılabilir. Tedavi süresi minimum 4 hafta kadar sürmelidir. Tedavi süreci 4 haftadan kısa tutulursa mantar hastalığı tam olarak iyileştirilemez, tekrar kendisini gösterebilir.

Mantar enfeksiyonu eğer normalden daha fazla ilerlemiş durumda ise bu 4 haftalık süre uzatılabilir. Konuyla ilgili Ümreniyede veteriner kliniklerine başvuru yaparak, detaylı bilgi alabilirsiniz. Tedavi süreci en net şekilde köpek muayene edildikten sonra belirlenmelidir. Çünkü süreci en fazla etkileyen durum mantar enfeksiyonunun ne aşamada olduğudur. Sürecin verimli geçmesi için mutlaka veteriner tarafından verilen ilaçlar ve merhemden doğru şekilde kullanılmalıdır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİ İÇİN DOĞAL YÖNTEMLER MÜMKÜN MÜDÜR?

Köpeklerde mantar enfeksiyonu görüldüğü zaman en doğru yol bir veterinere başvurmaktır. Eğer, köpeklerde mantar tedavisi çok fazla ilerlememiş, yeni başlangıç aşamasında ise problemi doğal yöntemlerle çözmek mümkündür. Hatta, ilaç ya da merhem tedavisi uygulanırken de doğal yöntemlerden faydalanmak gerekir. Doğal yöntemler sayesinde ilaç tedavisinin daha hızlı şekilde ilerlemesi ve köpeğin sağlıklı bir bünyeye sahip olması sağlanır.

Köpeklerde mantar tedavisi için doğal yöntemlere başvurulması gerekebilir. Mantar tedavisi için uygulanacak 3 farklı doğal yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler genellikle mantarın başladığı bölgeye uygulandığı sürece tedavi sürecine büyük etkili olacaktır. Her ne kadar köpeklerde mantar tedavisinin doğal yöntemleri mevcut olsa da ilk olarak tıbbi bir destek alınması daha doğru olacaktır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Köpeklerde mantar tedavisinde doğal yöntemler arasında en etkili yöntem hindintancevizi yağıdır. Çünkü, hindistancevizi yağı hem anti bakteriyel bir yağ hem de antifungal bir yağdır. Mantar tedavisinde de ilaç olarak antifungal ilaçlar kullanılır. Bu sebepke, hindistancevizi yağı mantar tedavisinde en etkili ve sağlıklı bir doğal yöntemdir. Hindistancevizi içerisindeki yağ asitleri anti-inflamatuar bir yapıya sahiptir. Bu yapı sayesinde mantar enfeksiyonuna doğrudan nüfuz edecektir.

Hindistancevizi yağını köpeklerin mamalarına ekleyebilir ya da mantarın bulunduğu bölgeye doğrudan uygulayabilirsiniz. Genellikle mantar enfeksiyonu köpeklerde iç kısımdaysa mamalara ilave edilmesi önerilir. Eğer mantar enfeksiyonu deri üzerindeyse yağın doğrudan uygulanması daha doğru olacaktır. Hindistancevizi yağı sayesinde mantar enfeksiyonu alan bölge kısa sürede kendisini toparlamaya çalışacaktır. Bu doğal yöntemi ilaç tedavisi aşamasında da yapmak mümkündür.

MANTAR TEDAVİSİNDE HİNDİSTANCEVİZİ YAĞININ ETKİSİ

Köpeklerde mantar tedavisine başlandığında hindistancevizi yağı da kullanılabilir. Yağın kullanımının köpeklere herhangi bir yan etkisi bulunmaz. Fakat konuyla ilgili Ümraniyede veteriner klinikleri ile de görüşebilirsiniz. Yağı doğru şekilde ve aksatmadan uygulayarak kısa sürede mantar enfeksiyonundan kurtulabilirsiniz. Hindistancevizi yağı ayrıca oldukça hafif bir yapıya sahiptir. Yani köpeğinizi koku ya da doku olarak asla rahatsız etmez.

Hindistancevizi yağını 1 hafta boyunca kullanmak gerekir. Günde 2 defa kullanılan hindistancevizi yağı hızlı bir şekilde deriye nüfuz edecektir. Ayrıca, mantar sebebiyle köpeklerde görülen sürekli kaşıntı durumu da yağdan sonra aniden kesilecektir. Yağı mantar olan bölgeye doğrudan uygulamak hem iyileşme sürecini kısaltacak hem de köpeğin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Eğer, köpeklerde mantar rahatsızlığı oldukça ileri boyuta ulaşmışsa yağın uygulamasını 2 haftaya çıkartabilirsiniz. Sürenin uzamasının köpek sağlığına olumsuz bir etkisi olmayacaktır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE ELMA SİRKESİ

Elma sirkesinin içerisinde bulunan anti bakteriyel özellik sayesinde mantarlar anında yok olur. Özellikle köpeklerde görülen mantar enfeksiyonu tamamen iyileştirilmediği sürece yeniden nüksedebilir. Bu sebeple, doğal yöntemler arasında mantar enfeksiyonunu tamamen yok eden yöntemler kullanılmalıdır. Elma sirkesi de hindistancevizi yağından sonra gelen ve mantar enfeksiyonu ile mücadele eden bir yöntemdir. Elma sirkesinin mantarlar üzerindeki öldürücü etkisi, içeriğinde yer alan antifungal maddelere bağlıdır.

Elma sirkesi mantar tedavi sürecinde tercih edilecekse köpeklerin mamasına ilave edilebilir. Fakat kokusundan dolayı köpekler mama içerisinde elma sirkesini pek kabul etmez. Bu nedenle, genellikle köpeklerde mantar enfeksiyonunun oluştuğu bölgeye uygulanması daha doğru olacaktır. Doğrudan elma sirkesi uygulandığında iyileşme süreci de kısalacaktır. Elma sirkesi eğer deri üzerine uygulanacaksa su ile karıştırılması önerilir. Bu sayede enfeksiyonlu bölgenin daha fazla tahriş edilmesi de önlenmiş olur.

[maxbutton id=”1″ ]

MANTAR TEDAVİSİNDE ELMA SİRKESİNİN ETKİLERİ

Elma sirkesinin mantar enfeksiyonunda en büyük etkisi antifungal maddeler içermesidir. Ayrıca, elma sirkesi köpeğinizin bağışıklık sistemini de kuvvetlendiren bir doğal yöntemdir. Bağışıklık sistemi kuvvetlenen köpekler tedavi sürecine olumlu yanıt verecektir. İlaç tedavisi ile birlikte uygulanan elma sirkesi köpeklerde tamamen mantar enfeksiyonunun öldürülmesine yardımcı olacaktır.

Elma sirkesi sadece mantar enfeksiyonunu değil aynı zamanda köpeğin bağışıklık sistemini de etkiler. Bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olan elma sirkesi, köpeğinizin iştahını da açacaktır. Özellikle mantar enfeksiyonu köpeklerde hissedildiği sürece iştahları kesilir ve sürekli halsiz bir durum içerisinde olurlar. Bağışıklık sistemi sayesinde iştahsızlık giderilerek, köpeklerde enerji miktarı artırılır. Konuyla ilgili Ümraniyede veteriner kliniklerine de danışabilir, tedavi süreci hakkında veteriner hekimden bilgi alabilirsiniz.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE ÇAY AĞACI YAĞI

Çay ağacı yağı, mantar enfeksiyonu ile savaşta etkili olan doğal yöntemlerden birisidir. Çay ağacı yağı içerisinde bulunan ondan fazla yağ asidi ile tedavi edici bir doğal yöntemdir. Fakat çay ağacı yağını mantar tedavisinde kullanmak için bazı detaylara dikkat etmek gerekir. Çay ağacı yağını kullanmadan önce zeytinyağı ile karıştırmak tedavide etki sürecini hızlandıracaktır. Ayrıca, zeytinyağ sayesinde mantar sebebi ile tahriş olan deri dokusu yumuşatılacaktır.

Çay ağacı yağını 1 hafta boyunca düzenli şekilde uygulamak gerekir. Uygulama günde 2 kez olacak şekilde ayarlanmalıdır. Eğer, mantar ile mücadelede ilaç tedavisine de başlanmışsa çay ağacı yağını 1 hafta kullanmak yeterli olacaktır. Fakat mantar enfeksiyonu yeni başlamış ise çay ağacı yağı 2 hafta boyunca kullanılabilir. En doğru karar uzman bir hekim kontrolünde belli olacaktır. Bu nedenle her ne kadar doğal yöntem de olsa Ümraniyede veteriner klinikleri ile görüşmeniz önerilir.

MANTAR TEDAVİSİNDE DOĞAL YÖNTEMLERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Mantar tedavisinde hem doğal yöntemler hem de tıbbi yöntemler etkilidir. Tıbbi yöntemlere başvurulacaksa mutlaka bir veteriner desteği alınmalıdır. Doğal yöntemler ise evde kolaylıkla uygulanabilir. Ama doğal yöntemlerde dikkat edilmesi gereken bazı konular mevcuttur. Özellikle mantar enfeksiyonu çok ilerlemiş durumdaysa doğal yöntemlerin iyileşme sürecine pek bir etkisi olmayacaktır. Kesinlikle bir veterinere danışmak ve tedavi sürecine başlamak gerekir. Ümraniyede veteriner klinikleri köpeklerde mantar enfeksiyonu konusunda uzman kliniklerin başında gelmektedir.

Mantar teddavisi için doğal yöntemler seçilmiş ise bu yöntemler maksimum 2 hafta boyunca uygulanmalıdır. 2 haftalık uygulamaya rağmen mantar enfeksiyonu yok edilemezse durumun ciddi olduğu bilinmelidir. 2 haftalık süreci devam ettirdiğiniz sürece deride mantar enfeksiyonundan hariç bazı tahriş durumları da ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, maksimum 2 hafta günde 2 kez uygulama yapılmalıdır.

[maxbutton id=”1″ ]






Ümraniye Veteriner Kliniği: Petopia®

Şimdi bize ulaşın

Ümraniye veteriner kliniği, Petopia markasıyla kurumsal veterinerlik, petshop, kuaförlük ve pet otel hizmeti sunan veteriner kliniğidir. Ümraniye’de rahatlıkla ulaşım sağlayabileceğiniz merkezi bir konumda yer almaktadır.


ACİL İLETİŞİM

Acil iletişim 09:00 – 22:30
0545 402 83 85



ADRES

Atakent Mahallesi
Alemdağ Caddesi No:376/A
Ümraniye İstanbul



ümraniye veteriner alt kısım
Takip edin

Sosyal Medya

Petopia® veteriner kliniğini sosyal medyada takip ederek daha yakından tanıyın.



Copyright 2019 Petopia® Ümraniye Veteriner Kliniği

ümraniye veteriner logo