Haftalık güncellemeler

VETERİNER SAĞLIK REHBERİ

Haberler, duyurular ve veteriner sağlık blog yazılarımızı buradan okuyabilirsiniz.



Hayvanlarda obezite, günümüzde giderek daha yaygın hale gelen bir sağlık sorunudur. Obezite, yalnızca insanları değil, evcil hayvanları da etkileyen, yaşam kalitesini düşüren ve çeşitli sağlık problemlerine neden olan bir durumdur. Evcil hayvanların, özellikle kediler ve köpeklerin, fiziksel aktivite eksikliği, yanlış beslenme alışkanlıkları ve bazen de genetik faktörlerden dolayı kilo alması sıkça görülen bir durumdur. Bu yazıda hayvanlarda obezitenin nedenleri, etkileri ve çözüm yolları ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

  1. Hayvanlarda Obezitenin Tanımı

Obezite, vücutta aşırı miktarda yağ birikimi olarak tanımlanır. Hayvanlarda vücut ağırlığının normal kabul edilen seviyenin %15-20 üzerinde olması genellikle obezite olarak değerlendirilir. Bu durum yalnızca hayvanın fiziksel görünümünü değil, aynı zamanda genel sağlık durumunu da etkiler. Kediler, köpekler ve hatta kuşlar gibi diğer evcil hayvan türleri bile obeziteye yatkın olabilir.

Evcil hayvanlarda obezitenin artışının en önemli nedenlerinden biri, insanların kendi yaşam tarzlarını hayvanlarına da yansıtmalarıdır. Örneğin, yoğun bir yaşam temposu nedeniyle evcil hayvanlarına yeterince zaman ayıramayan sahipler, fiziksel aktivite eksikliğine ve dengesiz beslenmeye neden olabilmektedir.

  1. Obezitenin Nedenleri

Hayvanlarda obezitenin ortaya çıkmasında birçok faktör rol oynar. Bu faktörler genel olarak çevresel, genetik ve davranışsal nedenlerden kaynaklanır.

Yanlış Beslenme Alışkanlıkları

Evcil hayvanların aşırı kalori alımı, obezitenin en önemli nedenlerinden biridir. Çoğu zaman, sahipler hayvanlarının ihtiyaç duyduğundan daha fazla yiyecek verir veya gereksiz ödül mamaları sunar. Masadan verilen yemek artıkları ve insan gıdaları da hayvanların kilo almasına neden olabilir. Ayrıca, düşük kaliteli mamalar, içeriklerindeki yüksek karbonhidrat oranları nedeniyle obeziteyi tetikleyebilir.

Fiziksel Aktivite Eksikliği

Fiziksel aktivite eksikliği, obeziteye doğrudan katkıda bulunur. Özellikle şehir hayatında, apartman dairelerinde yaşayan evcil hayvanlar yeterince hareket edememektedir. Kediler doğal avlanma içgüdülerini gerçekleştiremezken, köpekler de düzenli yürüyüşlerden mahrum kalabilir. Egzersiz eksikliği, alınan kalorilerin yakılamamasına ve kilo artışına yol açar.

Genetik Faktörler

Bazı hayvan ırkları, genetik olarak obeziteye daha yatkındır. Örneğin, Labrador Retriever, Beagle ve Dachshund gibi köpek ırkları obeziteye eğilimlidir. Benzer şekilde, İran kedileri gibi bazı kedi ırklarında da kilo alımına yatkınlık görülür. Bu durum, genetik mirasla ilgili olsa da uygun beslenme ve egzersizle kontrol altına alınabilir.

Hormonal ve Metabolik Sorunlar

Hormonal dengesizlikler ve metabolik rahatsızlıklar da obeziteye neden olabilir. Özellikle hipotiroidizm (tiroit bezinin az çalışması), metabolizmanın yavaşlamasına yol açar ve kilo alımını tetikler. Ayrıca kısırlaştırılmış hayvanlarda hormonal değişiklikler nedeniyle iştah artışı ve kilo alma riski daha yüksektir.

Davranışsal Faktörler

Evcil hayvanlar, genellikle sahiplerinin davranışlarından etkilenir. Eğer bir sahip sürekli olarak hayvanını ödüllendirmek için yiyecek veriyorsa, bu durum hayvanda aşırı yeme alışkanlığı geliştirebilir. Ayrıca stres, can sıkıntısı ve depresyon gibi durumlar da hayvanlarda aşırı yeme davranışını tetikleyebilir.

 

      1. Hayvanlarda Obezitenin Sağlık Üzerindeki Etkileri

Obezite, hayvanların genel sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratır. Kilo artışı, birçok kronik hastalığın gelişmesine yol açabilir ve hayvanın yaşam süresini kısaltabilir.

      1. Fiziksel Etkiler
      2. Eklem ve Kemik Problemleri: Aşırı kilo, eklemlere ve kemiklere ekstra yük bindirerek artrit ve diğer ortopedik sorunlara yol açar. Bu durum, özellikle büyük cins köpeklerde sıklıkla görülür.
      3. Kalp ve Damar Hastalıkları: Fazla yağ dokusu, kan dolaşımını olumsuz etkiler ve kalp hastalıklarına yol açabilir. Kalp yükünün artması, hayvanlarda nefes darlığı ve halsizlik gibi semptomlara neden olur.
      4. Diyabet: Obez hayvanlarda insülin direnci gelişebilir ve bu da diyabetin ortaya çıkmasına neden olur. Diyabet, düzenli tedavi ve kontrol gerektiren ciddi bir sağlık sorunudur.
      5. Solunum Problemleri: Fazla yağ, solunum sistemini baskılayarak nefes almayı zorlaştırır. Bu durum, özellikle kısa burunlu hayvan ırklarında (örneğin, Pug ve Persian kedileri) daha belirgin olabilir.
      6. Kanser: Araştırmalar, obez hayvanlarda belirli kanser türlerinin daha yaygın olduğunu göstermektedir.
      7. Psikolojik Etkiler

Obezite, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik sorunlara da yol açabilir. Obez hayvanlar genellikle daha az hareketli olduğundan çevreleriyle olan etkileşimleri azalır. Bu durum, stres, can sıkıntısı ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir.

      1. Obezitenin Önlenmesi

Hayvanlarda obezite, büyük ölçüde önlenebilir bir durumdur. Bunun için hayvan sahiplerinin bilinçli davranması ve aşağıdaki adımları takip etmesi gerekmektedir:

Dengeli ve Kontrollü Beslenme

Hayvanın yaşına, cinsine, aktivite seviyesine ve genel sağlık durumuna uygun bir diyet planı yapılmalıdır.

Ölçülü mama verilmelidir; günlük porsiyonlar veteriner tavsiyesine göre belirlenmelidir.

Ödül mamalarının kullanımı sınırlandırılmalıdır.

İnsan yiyecekleri verilmemelidir; bu tür gıdalar genellikle yüksek yağ ve tuz içeriğiyle hayvanların sağlığını olumsuz etkiler.

Düzenli Egzersiz

Köpekler için günlük yürüyüşler ve açık hava oyunları planlanmalıdır.

Kediler için tırmanma oyuncakları, lazer ışıkları veya interaktif oyunlarla aktiflik artırılabilir.

Egzersiz programları, hayvanın yaşına ve fiziksel durumuna uygun olmalıdır.

Veteriner Kontrolleri

Hayvanların ideal kilo aralıklarını koruyabilmesi için düzenli veteriner kontrolleri şarttır.

Veteriner hekim, hayvanın kilosunu, beslenme düzenini ve genel sağlık durumunu değerlendirerek gerekli önerilerde bulunabilir

Obezitenin Tedavisi

 

Obez bir hayvanın sağlıklı bir kiloya dönmesi için bir tedavi planı oluşturulması gerekir. Tedavi süreci genellikle şu adımlardan oluşur:

      1. Kalori Alımının Azaltılması: Hayvanın kalori tüketimi, veteriner gözetiminde kontrollü bir şekilde azaltılmalıdır. Ani ve aşırı diyetler, sağlık sorunlarına yol açabileceğinden önerilmez.
      2. Egzersiz Planı: Hayvanın kondisyonuna uygun bir egzersiz programı oluşturulur. Fiziksel aktivite, kasların güçlenmesine ve yağ yakımına yardımcı olur.
      3. Davranışsal Değişiklikler: Hayvan sahibinin besleme alışkanlıklarını değiştirmesi, obeziteyle mücadelede kritik öneme sahiptir.

 

Sonuç

Hayvanlarda obezite, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ancak önlenebilir bir durumdur. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve veteriner kontrolleri sayesinde obezite riski büyük ölçüde azaltılabilir. Hayvan sahiplerinin bu konuda bilinçlenmesi ve sorumluluk alması, dostlarının daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesine katkı sağlar.

Ve siz değerli takipçilerimiz için evde obez hayvanlar için sağlıklı mama tarifleri hazırlayabileceğiniz düşük kalorili ve besleyici birkaç mama tarifi:

      1. Tavuklu ve Sebzeli Diyet Mama (Köpekler İçin)

Malzemeler:

1 su bardağı haşlanmış tavuk göğsü (yağsız ve tuzsuz)

1 su bardağı rendelenmiş havuç

1 su bardağı kabak (küçük doğranmış)

½ su bardağı pişmiş esmer pirinç (kalorisi düşük)

1 yemek kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı:

      • Tavuk göğsünü haşlayın ve küçük parçalar halinde doğrayın.
      • Sebzeleri buharda haşlayarak besin değerini koruyun.
      • Tüm malzemeleri geniş bir kapta karıştırın ve oda sıcaklığında servis edin.
      • Porsiyonları dikkatli ayarlayarak gün boyunca farklı öğünlere bölün.

 

      1. Balık ve Ispanaklı Diyet Mama (Kediler İçin)

Malzemeler:

100 gram yağsız beyaz etli balık (örneğin levrek veya mezgit)

½ su bardağı haşlanmış ıspanak (tuz eklemeyin)

¼ su bardağı haşlanmış balkabağı (yüksek lifli)

1 çay kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı:

      • Balığı haşlayıp derisini ve kılçıklarını ayırarak küçük parçalara ayırın.
      • Ispanak ve balkabağını buharda haşlayıp iyice ezin.
      • Tüm malzemeleri karıştırıp kedinize uygun porsiyonlarda servis edin.

 

      1. Hindi ve Tatlı Patates Püresi (Köpekler ve Kediler İçin)

Malzemeler:

1 su bardağı haşlanmış hindi göğsü (yağsız)

½ su bardağı tatlı patates püresi (yüksek lifli)

½ su bardağı yeşil fasulye (buharda haşlanmış)

1 çay kaşığı keten tohumu yağı (sindirim için faydalı)

Hazırlanışı:

      • Hindi göğsünü haşlayarak ince ince doğrayın.
      • Tatlı patatesi ve yeşil fasulyeyi buharda haşlayıp püre haline getirin.
      • Tüm malzemeleri karıştırın ve porsiyonlayarak servis edin.

 

Püf noktaları;

Ölçüye dikkat edin: Obez hayvanlar için verilen mama miktarını aşmamak önemlidir. Veterinerinizin önerdiği porsiyonları kullanın.

Tuzsuz ve yağsız: Evcil hayvanlar için hazırlanan yiyeceklere tuz ve fazladan yağ eklemeyin.

Su tüketimi: Su, kilo kontrolünde çok önemlidir. Mama ile birlikte her zaman taze su bulundurmayı unutmayın.


distemper-1200x800.jpg

Ümraniye veteriner kliniği Petopia olarak köpek hastalıkları arasında yaygın olan hastalıklardan biri olan distemper konusunu ele aldık. Köpeklerde gençlik hastalığı ölümle sonuçlanma olasılığı yüksek bir hastalıktır. Hastalık etkeni Canine Distemper virüsüdür. Virüs hücrelere yerleşir ve yayılır. Sindirim sistemi, solunum sistemi, sinir sistemlerini etkileyen bir hastalıktır. Köpeklerde gençlik hastalığı genellikle 3-12 aylık köpeklerde görülmektedir. Fakat daha yaşlı köpeklerde de görülen bir hastalıktır. Petopia veteriner kliniğimizde de yaşlı köpeklerde bu hastalığı görmekteyiz.

Köpek Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Belirtileri

Hastalığın inkübasyon süresi 1-6 hafta arasındadır. 1-6 hafta arasında hastalığın semptomları ortaya çıkmaya başlamaktadır. Distemper hastalığı 5 formda görülmektedir. Göz, solunum, sinirim, deri ve sinirsel formları bulunmaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]

Çoğu zaman solunum formu ile başlarken yüksek ateş, gözde kızarıklık ve akıntı, burunda akıntı ve çatlamalar, ve öksürme ve pnömeniye şeklinde ilerler. Göz ve burun akıntıları başlangıçta temiz görünür daha sonra iltihaplı akıntıya döner. Öksürükler ise zamanla şiddetlenir. Akciğer dinlenildiğinde hırıltılı duyulabilir.

Göz formu ortaya çıktığında ışıktan rahatsızlık duyma görülebilir. Sindirim sistemi formunda ise kusma, ishal, kanlı ishal, vücutta su kaybı ve kilo kaybı olarak görülmektedir. Deri formuna baktığımızda kepeklenme olmaktadır. Pati yastıklarında çatlama ve nekrozlaşma oluşur.

Distemper hastalığında öldürücü olan ise sinir sistemine virüsün bulaşmasıyla olmaktadır. Bacak ve yüz kaslarında kordinasyon bozukluğu ve tikler görülür. Kısmı felçler ile körlük belirtileri arasında yer alır.

Köpek Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Teşhisi Nasıl Yapılır?

Köpek gençlik hastalığı belirtilerin tamamı görülebileceği gibi bir sadece bir kaç belirti görülebilir. Hastalık belirtileri diğer bazı hastalıklara benzer olduğu için ilk etapta teşhisi zor olmaktadır.

Hastalık etkeni çeşitli yollarla aranabilir. Qick testler ve Florasan Antikor testleriyle teşhis yapılabilir. Ümraniye veteriner kliniğimizde testleri kullanmaktayız. Hastalığın tüm evrelerinde pozitif sonuçlar görünmeyebilir. Bu yüzden klinik semptomları bu yönde görülmelidir. Aynı zamanda şu analizler yapmak faydalı olur.

  • Hemogram kan analizi
  • Biyokimyasal kan analizi
  • Röntgen
  • Tomoğrafi
  • Emar

Genellikle testler ile hastalığın teşhisi yapılabilmektedir. Fakat %100 güvenilir değildir. Bu yüzden yukarda saydığımız tahlilerin yapılması gerekebilir.

Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ciddi köpek hastalıklarından biri olan Distemper hastalığının direk tedavisi yoktur. Distemper hastalığında semptomatik tedavi uygulanmaktadır. Semptomlara yönelik tedavi uygulanırken immün sistemi güçlendirecek ilaçlar ile tedavi desteklenir. Tedavi süresi 10-20 gün arası sürebilmektedir. ümraniye veteriner kliniğimizde genellikle bu süreci geçmemektedir.

Gençlik hastalığı yüksek oranda ölümcül bir hastalık olmasının yanında erken teşhis ile olumlu sonuçlar alınabilir. Tedavi sonrası kalıcı lezyonlar görülebilir.

Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Hastalığı Bulaşıcılığı

Bulaşıcı köpek hastalıklarından biri olan gençlik hastalığı semptomları ortaya çıktıktan 5 gün öncesinden itibaren bulaşıcı olur. Hasta iyileştikten sonra 4 ay boyunca da hastalığı saçmaya devam eder. Hastalık direk ve indirek temas ile bulaşmaktadır. Hastalık solunum, burun akıntısı, göz akıntısı, kusma, dışkı ve idrar ile bulaşabilir. Hasta ile  temas en yaygın bulaşma biçimidir. Hapşırık ve öksürük ile de bulaşmaktadır.Hasta köpeğe ait tüm eşyalar hastalığa neden olacağı için dezenfekte edilmeli başka hayvanlar ile temas etmemelidir.

[maxbutton id=”1″ ]

Distemper virüsü parvovirus gibi uzun süre yaşamamaktadır. Oda sıcaklığı bir kaç saat içerisinde ölmektedirler. Soğuk hava koşullarında daha uzun yaşadığı için kış aylarında daha sık rastlanan bir hastalıktır.

Köpek Gençlik Hastalığı Aşısı

Köpeklerimizi gençlik hastalığından korumak için en iyi yöntem aşıdır. Karma aşı ile birlikte gençlik hastalığına karşı antikor oluşturulur. Bu aşı yavru köpeklerde 2 doz 15-21 gün arayla yapılmakla birlikte daha sonra yıllık tekrarı yapılır. Petopia’da 15 gün arayla karma aşılar 2 doz halinde yapılmaktadır. Köpek gençlik hastalığı aşısı için köpek aşıları konumuzdan örnek bir aşı takvimini inceleyebilir ve ücretleri görebilirsiniz.

Gençlik hastalığına yakalanmış bir köpeğin aşılanması mümkün değildir. Bu yüzden hastalığa yakalanmadan önlem almak ve aşıları tamamlamak çok önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Köpeklerde Gençlik Hastalığı İyileşir mi?

Distemper hastalığına yönelik kesin bir tedavi yoktur. Ölüm oranı yüksek bir hastalık olmasının yanında iyileşme söz konusudur. Fakat tedavi gören köpeklerde kalıcı lezyonlar görülebilmektedir.

Köpeklerde Gençlik Hastalığı Neden Olur?

Distemper hastalığı köpek hastalıkları arasında viral bir hastalıktır. Hastalık etkeni Canine Distemper virüsüdür. Direkt ve endirekt olarak bulaşabilmektedir. Hastalığın temel nedeni aşıların yapılmamasıdır.

Köpeklerde Gençlik Hastalığı (Distemper) İnsanlara Bulaşır mı?

Bu hastalık köpek familyasına ait bir hastalıktır. İnsanlara bulaştığı konusunda herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Köpek Gençlik Aşısı Ne Zaman Yapılır?

Köpek aşıları takvimi makalemizi okuyarak detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.

Bir önceki yazımızda köpeklerde kanlı ishal hastalığı konusunda makale yazdık. Bu makalemizi de mutlaka okumanızı öneriyoruz.

[maxbutton id=”1″ ]


kopeklerde-kanli-ishal-parvovirus-1200x800.jpg

Parvovirus yani kanlı ishal köpeklerin bağırsak mukozasını etkilerken sindirim sistemi boyunca yayılır. Bağışıklık için önem arz eden beyaz kan hücrelerine zarar verirler.

kanlı ishal parvovirus ishal

Kanlı ishal köpeklerde sıkça görülen bulaşıcı viral enfeksiyondur. Köpeklerde kanlı ishal daha çok 1.5 aylık ile 6 aylık köpeklerde rastlanır. Kanlı ishal enfeksiyonunun temel belirtileri şiddetli kusma, kanlı veya kansız ishal, kilo kaybı ve iştah azalmasıdır. Parvovirus Nadiren ani kalp yetmezliğine sebep olabilmektedir. Ümraniye veteriner kliniği olarak sizlere kanlı ishalin köpekler üzerindeki semptomları ile birlikte tüm detaylarını anlatacağız.

Kanlı ishal daha çok Rottweiler, Doberman, Pit Bull,  Alman Kurdu ve Labrador Retriever ırklarında görülmektedir. Özellikle Rottweiler ve Doberman ırklarında çok çabuk ilerler.

Aşağıda şu başlıkları göreceksiniz.

 

Kanlı İshal Semptomlar

Görülen en temel semptom hızla artan ishaldir. Bu ishal normal olarak başlar bağırsak mukozasına verilen hasarla kanlı ishale dönüşür. Genellikle ağır koku yaymaktadır. Aynı zamanda yoğun kusma, iştahın düşmesi, durgunluk, ateş ve kilo kaybı semptomlar arasında yer alır. Bazen hipotermi(düşük vücut sıcaklığı) görülebilir.

[maxbutton id=”1″ ]

Bağırsak mukozasına verilen hasarla birlikte besin ve su emilimi engellemekte böylece hasta hızla dehidre olmakta ve anemi ortaya çıkabilmektedir.

kanlı ishal parvovirus kusma

Basitçe üç önemli nokta şu şekildedir:

  1. Hafif ve kanlı ishalle başlar.
  2. Ateş, karın ağrısı, kusma ve ağır kokulu ishal görülür.
  3. Halsizlik, iştahsızlık ve sıvı kaybı gözlemlenir.

Bazen benzer semptomlar nedeniyle mide ve bağırsak iltihabı ile karıştırılabilir. Bunun için kan testi yapılabilir.

Kanlı İshal Bulaşma

Parvovirus temas yoluyla kolaylıkla bulaşabilmektedir. Bu temas hastalıklı hayvanla olan temasla geçebileceği gibi hastalıklı hayvana ait kan, dışkı, idrar ve salya yoluyla da bulabilmektedir. Temas sonrası enfeksiyonun ortaya çıkması 3-14 günü bulabilir. Çünkü hastalığın kulukça süresi yaklaşık 10 gün sürmektedir. Dolaylı yoldan yapılan temasta hastalığı bulaştırmaya yeterlidir. Ayakkabınıza yapışmış bir dışkı veya idrardaki virüs ile evcil dostunuza kanlı ishal hastalığını bulaştırabilirsiniz.

Söz konusu virüs bulaştığı yerde 6 ay yaşayabilmektedir. Temas edilen her şey üzerinde örneğin mama kabı, ayakkabı, giysi gibi yerlerde 5-6 ay süreyle yaşayabilmektedir. Hasta hayvan dışkısında ise 1 sene canlı kalabilirler.

Parvovirus Tanı

Tanı içi test kitleri, hemogram genel muayene ve anamnez ile tanı yapılabilir. Özellikle aşısız bir köpek söz konusu ise kusma ve ishal önemli belirtidir.  Hemogram ile lenfopeni, anemi ve dehidrasyon sonuçları görülebilir. Test kitleri kullanılarak evcil hayvanın dışkısı ile parvovirus görülebilir.

Petopia ümraniye veteriner kliniğinde parvovirus için hızlı test kiti kullanmaktayız.

Kanlı İshal Tedavi

Kanlı ishali köpeklerde erkenden farketmek tedavi için çok önemlidir. Parvo virüsünün  büyük şehirlerde sık şekilde karşılaşılmaktadır. Bu yüzden bu konuda bilinçli olmak önemli ve erken teşhis ve tedavi için gereklidir. Erken teşhiste iyileşme oranı % 60-70’e kadar ulaşmaktadır.

kanlı ishal parvovirus iştahsızlık

Köpeklerde kanlı ishal hastalığı viral enfeksiyon olduğu için virüsu ortadan kaldıracak bir ilaç yoktur. Tedavi bağışıklık sistemi virüsü yok etmeye çalışırken vücut direncini artırmaya yönelik olur. Temel izlenen yol kaybedilen sıvıyı takviye etme ve ikincil enfeksiyonlara karşı antibiyotiklerle koruma sağlamaktır. Kanlı ishale yakalanmış köpeklerde kusma ve ishalle sıvı kaybı yaşanır. Serum desteği ile kaybedilen eloktrolit ve proteinleri kazandırmaya çalışılır. Tedavide vitaminler, kan durdurucu ilaçlar, probiyotikler, kusma kesiciler ve mide koruyucular yapılabilir.

Tedavi süreci yaklaşık olarak 2 hafta sürmektedir. 2 hafta boyunca tedaviye ara verilmemelidir.

Parvoviruse sahip köpeklerde ölüm oranı %70 civarında iken yavru köpeklerde bu oran daha fazladır. Parvovirusun ölüme sebep olan durumlar ise dehidrasyon, ikincil enfeksiyonlar, kanda fazlalaşan toksinler ve mukozal kanamalardır.

Kanlı ishal hastalığında köpeklerinizi güvenle ümraniye veteriner kliniği Petopia’ya teslim edebilirsiniz.

[maxbutton id=”1″ ]

Kanlı İshal Korunma

Hastalığa önleyici olarak aşılar kullanılmakta ve aşılar bu korumayı büyük oranda başarmaktadır. Aşıların zamanında ve düzenli olarak yapılması en önemli unsurdur. Yavruluktan itibaren aşıların düzenli olarak yapılması şarttır. Doğum yapması düşünülen anne adayının hamilelik öncesinde karma aşısının yapılması önemlidir.

Anne sütünden yeni kesilmiş yavru köpekler sonraki 2 hafta boyunca parvoviruse karşı koruma sağlamaktadır. 2 aylığı geçen yavrularda 21 gün arayla karma aşısı büyük oranda koruma sağlar.

kanlı ishal parvovirus bitkinlik

Aşıları tamamlanmamış bir köpeğin dış ortamda gezdirilmesi başka hayvanlar ile temas etmesi çok tehlikelidir. Sahiplerinin de mutlak olarak aşısız hayvanlarla temas etmemesi gerekir. Bu temasta virüsleri evinize taşıyabilir ve köpeğinize bulaştırabilirsiniz. Özellikle ayakkabılarınıza evcil dostlarımızı temas ettirmemeliyiz.

Eğer yavru köpek sahiplenilecekse mutlaka en az 3 aylık ve annesi ile kendisinin aşıları yapılmış bir yavru köpek alınmalıdır.

Temizlik

Tedavi görmüş ve hastalığı atlamış köpekler 10 gün boyunca bu virüsü dışkıyla atmaya devam etmektedir. Bu 10 günlük süreçte temizliğe dikkat edilmelidir. Bu virüse karşı en etkili temizlik ürünü çamaşır suyudur. Fakat bu virüsün çamaşır suyuna da güçlü bir direnci mevcuttur. Çamaşır suyu 20 dakika bekletilmeli hemen durulanmamalıdır. Bu yüzden olabildiğince dikkat etmek gerekir.

Parvovirus Hastalık Sonrası

Hastalık sonrası iki ay boyunca virüsü taşımaya devam edecektir. Bu yüzden başka köpeklerle bulaştırmamak için izole etmek gerekir. Hastalığı atlatan köpekler kanlı ishal hastalığına karşı bağışıklık kazanmış olur. Fakat yine de bu hastalığa yakalanma riski mevcuttur.

Kanlı İshal Tedavi Ücreti

Kanlı ishal tedavi ücreti hastanın hangi aşamada olduğu ile ilgilidir. Öncelikle muayene edilmelidir. Bilgi için Ümraniye veteriner kliniğimizi arayabilirsiniz.

Kanlı İshal(Parvovirus) İnsana Bulaşır mı?

Parvovirus sadece köpeklerde görülen bir virüstür. İnsanlara bulaşmamaktadır.

[maxbutton id=”1″ ]

Sorularınızı Sorun

Aşağıdaki yorum formundan aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Tüm soruları yanıtlayacağız.


kopeklerde-mantar-hastaligi-1200x800.jpg

Mantar rahatsızlığı aynı insanlarda meydana geldiği gibi hayvanlarda da görülmektedir. Evcil hayvan besleyen kişilerin hayvanlarda görülen mantar hastalığına karşı gerekli önlemleri alması ve tedavi için gerekli hassasiyeti göstermesi gerekmektedir. Köpeklerde mantar enfeksiyonu görüldüğü andan itibaren tedaviye başlanmaz ise mantar enfeksiyonu diğer bölgelere de hızlıca yayılabilir. Mantar enfeksiyonunun yayılma hali hızlı olduğu için problem hiç de hafife alınmayacak bir rahatsızlık olarak kendisini göstermektedir.

Mantar rahatsızlığı köpeklerde deri, kıl ve tırnak kısımlarının enfeksiyon kapma durumuna bağlıdır. Genellikle köpeklerde deri üzerinde görülen mantar enfeksiyonu zamanla diğer bölgelere de yayılma gösterir. Bu nedenle mantar enfeksiyonu kendisini göstermeye başladığı andan itibaren köpekler için gerekli tedavi süreci başlamalıdır. Köpeklerde mantar oldukça sık ilerleyebilen bir rahatsızlıklıktır. Bu sebepten dolayı evcil hayvan olarak köpek besleyenler mantar hastalığına karşı çok dikkatli olmalıdır.

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ TÜRLERİ

Köpeklerde mantar hastalığı farklı türlere ayrılır. Genellikle evcil hayvanların her birinde görülebilen mantar hastalığı aynı türden olduğu düşünülmektedir. Fakat köpek ve kedilerde görülen mantarlar birbirinden farklılık gösterir. Özellikle köpeklerde mantar türü, mantar hastalığının daha şiddetli olmasına yol açmaktadır. Kedilerde görülen mantar hastalığı köpeklerde görülen mantar türüne göre daha kolay iyileşme sürecine sahiptir. Köpeklerde mantar hastalığına neden olan mantar çeşitleri şu şekildedir;

1- microsporum gypesum,

2- microsporom canist,

3- trichophton mentagrophytes. Bu iki tür sebebiyle köpekler mantar rahatsızlığına sahip olmaktadır. Kedilerde mantar rahatsızlığına neden olan mantar türleri ise; microsporirum felis ve microsporirum felis mantar türüdür.

[maxbutton id=”1″ ]

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ SÜRELERİ

Köpeklerde mantar hastalığı genellikle sonbahar mevsimlerinde görülen bir rahatsızlıktır. Kediler için de aynı durum söz konusudur. Köpeklerde mantar hastalığı sonbaharda görülmekle beraber genellikle 12 aylıktan daha küçük köpeklerde meydana gelmektedir. Mantar hastalığı siyamlarda en fazla görülen rahatsızlık olup sıralamada 4. sıraya yerleşmiştir.

Ümraniye veteriner kliniğine köpeklerde mantar şikayetiyle gelen kişi sayısı sonbaharda büyük artış gösterir. Bu nedenle, sonbahar mevsiminde köpek besleyenlerin en fazla dikkat etmesi gereken durum mantar hastalığıdır. Mantar türlerinden olan Microsporom canist, özellikle kuru ortamlarda yaşayabilen bir türdür. Bu nedenle, evcil hayvanın bakıldığı ortam hijyen açısından uygun koşullara sahip olmalıdır. Farklı mantar türleri ise bulunduğu ortamda 2 yıl kadar uzun süre yaşayabilmektedir.

KÖPEKLERDE MANTAR HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar rahatsızlığı vücudun farklı bölümlerinde görüldüğü için belirtileri de birbirinden farklı olmaktadır. Bu belirtiler sayesinde köpeklerde mantar hastalığının yeri kolaylıkla teşhis edilebilir. Eğer, köpeğiniz sürekli rahatsızlık içerisinde olduğunu size hissettirmeye çalışıyorsa mutlaka bir uzmandan destek almak gerekir. Ümraniye veteriner kliniği köpeklerde mantar teşhisini koyarak, gerekli tedavi yöntemlerini uygulamaktadır.

Mantar hastalığının belirtileri oldukça önemlidir. İlk olarak kendisini çok fazla belli etmeyen bu rahatsızlık zamanla belirti açısından şiddetini artırır. Bu dönemlerde Ümraniye veteriner kliniğine başvurmak önemlidir. Çünkü, belirtilerin artması ile beraber köpeklerde ağrı ve rahatsızlık durumu da artmaya başlar. Köpeklerde mantarın bulunduğu bölgeye göre belirtiler ise başlıklar halinde gösterilebilir.

KÖPEKLERDE DERİ ÜZERİNDE MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar enfeksiyonunun en fazla görüldüğü yerlerin başında deri gelmektedir. İlk olarak deri üzerinde başlayan mantar enfeksiyonu zamanla tırnak ve pati içlerine kadar ilerlemektedir. Deri üzerinde mantar hastalığının en sık görülen semptomları ise şu şekildedir;

* Mantar enfeksiyonunun oluşmaya başladığı bölgeyi sürekli yalama ve çiğneme durumu,

* Mantar enfeksiyonunun oluştuğu bölge ve deri üzerinde kötü koku hali,

* Deri üzerinde görülen mantarlarda köpekler o bölgede tüylerin dökülme durumu,

* Rahatsızlığa bağlı olarak köpeklerde görülen davranışsal değişiklikler. Depresyon, fazla agresif olma hali,

* Mantar hastalığına bağlı olarak açık yaraların ortaya çıkması,

* Deri üzerinde fazlaca kızarıklıkların oluşma durumu.

Bu belirtilerin tamamı köpeklerde deri üzerinde oluşan mantar enfeksiyonuna bağlıdır. Böyle semptomlar görüldüğü andan itibaren derhal Ümraniye veteriner kliniğine başvurmak ve destek almak önemlidir.

 

KÖPEKLERDE AĞIZ İÇİNDE MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpeklerde mantar görülen bölgelerin birisi de ağız içidir. Genellikle mantar köpeklerde ağız içinden başlayarak diğer bölgelere yayılır. Özellikle yalama durumunda ağız içi mantar enfeksiyonunun yayılma durumu kaçınılmazdır. Ağız içi mantar enfeksiyonunda en fazla görülen belirtiler ise şu şekildedir;

– Mantar enfeksiyonuna bağlı olarak ağız içinden gelen kötü koku durumu,

– Köpeklerde mantar enfeksiyonu oluşması halinde yeme alışkanlığı da durur.

– Pamukçuk olarak ifade edilen ağız içinde beyaz kabarcıklar,

– Sürekli salya akıtma hali,

– Köpeğin ağız etrafında ve içinde ağrı çektiğini gösteren belirtiler.

Bu belirtilerin tamamı köpeklerde ağız içi mantarının söz konusu olduğunda görülen semptomların başında gelmektedir. Böyle bir durumla karşılaşmanız halinde Ümraniyede veteriner kliniklerine başvurmanız köpek sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca, veteriner hekim sayesinde tedavi süreci daha bilinçli şekilde atlatılacaktır.

KÖPEKLERİN VÜCUDUNDA OLUŞAN MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Köpekler yalnızca deri ya da tırnak üzerinden mantar enfeksiyonuna sahip olmaz. Ayrıca, bünyesel olarak da mantar enfeksiyonu kapabilirler. Özellikle köpeklerde en fazla idrar yollarında mantar enfeksiyonu rahatsızlığı görülür. İdrar yollarında meydana gelen mantar enfeksiyonunda da bazı farklı belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu eblirtiler şu şekilde sıralanabilir;

– İdrar yapma isteğinin durması ya da azalması,

– Kötü kokulu idrar yapma hali,

– İştahın normal seviyeye göre oldukça azalması,

– Köpeklerde halsizlik ve sürekli uyku hali,

– Mantar enfeksiyonunun ilerleme sürecine bağlı olarak kokulu idrarın artması ve ilerleyen süreçte kanlı idrar görme,

– Mide bulantısı ve yiyecekleri sürekli çıkartma.

Bu belirtiler genellikle bir enfeksiyon olarak mantarın idrar kesesine bulaştığının göstergesidir. Mantar enfeksiyonundan şüphelenilmesi halinde Ümraniye veteriner klinikleri ile görüşmek büyük fayda sağlayacaktır. Ümraniyede veteriner klinikleri köpeklerde mantar oluşumunu araştıran ve tedavi eden klinikler arasındadır.

KÖPEKLERDE MANTAR OLUŞUMUNUN NEDENLERİ NELERDİR?

Köpekler genellikle yılın sonbahar aylarında mantar enfeksiyonu kaparlar. Mantar enfeksiyonu köpeklere ve evcil hayvan besleyenlere büyük sıkıntı verir. Mantar enfeksiyonu görüldüğü anda bir uzman desteği almak çok önemlidir. Çünkü, mantar problemi tedavi edilmediği sürece sürekli yaşayabilen ve yayılabilen bir enfeksiyondur. Böyle bir durumla karşılaşılması halinde derhal bir hekim desteği gerekir. Ümraniye veteriner kliniği mantar konusunda evcil hayvanlara en hızlı müdahaleyi yaparak, tıbbi destek verilmesini sağlamaktadır.

Köpeklerde mantar enfeksiyonu farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir. Bu sebepler;

– Köpeklerde düzensiz beslenme alışkanlıkları,

– Köpeklerde görülen şeker hastalığı yani diyabet,

– Köpeklerin pire, kene ve parazit çeşitlerine göre alerjik reaksiyon göstermesi,

– Bazı yemek türlerine ya da mama türlerine karşı alerji durumu,

– Köpeklerin sıcak ve çok nemli havalarda uzun süre kalması,

– Cilt ve deri üzerinde bir enfeksiyon durumunun ya da açık yaranın var olması,

– Cildin yoğun şekilde tahriş olması,

– Deri parazitlerinin çoğalması,

– Bakımsızlık ve hormonsal bazı bozukluklar. Bu faktörlerin her biri köpeklerde mantar oluşumuna neden olmaktadır. Bu tür durumlarla doğru şekilde mücadele edilmediği sürece mantar oluşumu giderek yayılmaya başlayacaktır.

[maxbutton id=”1″ ]

KÖPEKLERDE MANTAR ENFEKSİYONU NASIL GİDERİLİR?

Köpeklerde mantar enfeksiyonu sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Genellikle bu tür vakalarda bir tıbbi destek alınması en doğru ve kalıcı çözüm olacaktır. Eğer, mantar enfeksiyonu yeni başlangıç aşamasında ise doğal yöntemler de tercih edilebilir. Özellikle deri üzerinde mantar oluşumu varsa bitkisel yöntemlere başvurmak da yeterli olabilecektir.

Köpeklerde mantar tedavisi genellikle ilaç ya da merhem olarak uygulanır. Fakat köpeklerde mantar tedavisi mantar enfeksiyonunun yer aldığı bölgeye ve mantarın büyüklüğüne göre değişir. Ayrıca hangi aşamada ise mantar problemi o aşamaya göre de tedavi şekilleri değişebilmektedir. Köpeklerde mantar tedavisi için çoğunlukla antifungal ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca bazı anti mantar ilaçlarla da mantar oluşumu engellenmeye çalışılır.

 

Mantar durumu çok ileri seviyeye gelmiş ise mutlaka mantara karşı ilaç tedavisinin yanı sıra merhemler de kullanmak gerekebilir. Merhem kullanımı genellikle köpeklerde deri ve tırnak yüzeyinde görülen mantar enfeksiyonları için tercih edilir. Bir parazit olarak vücudun iç kısmında ise merhem tedavisi uygulanmaz.

KÖPEKLERDE MANTAR ENFEKSİYONU İLAÇ TEDAVİSİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Köpeklerde bir mantar enfeksiyonu varsa derhal ilaç tedavisine başlanması gerekir. Bu sürecin daha sağlıklı ve verimli şekilde ilerlemesi için bazı detayları da gözden kaçırmamak gerekmektedir. Özellikle mantar hastalığı yayılabilen bir problem olduğu için kesinlikle tedavi sürecinde diğer köpeklerle evcil hayvanınız ayrı tutulmalıdır. Aksi halde mantar enfeksiyonu diğer köpeklere de bulaşabilmektedir.

Köpeklerde mantar tedavisi uygulanırken kesinlikle kortizonlu bir ürün kullanılmamalıdır. Çünkü, kortizon köpeklerde mantar oluşumunu artıran ve hızla yayılmasına neden olan bir maddedir. Ayrıca, köpeğin bulunduğu ve barındığı ortam kesinlikle dezenfekte edilmelidir. Böylece yaşayan mantar enfeksiyonu yayılmaz ve yok olmaya başlar.

Mantar enfeksiyonunun bulunduğu bölge traş edilirse enfeksiyonun yayılması da önlenebilir. Bu sırada köpek bakımı kesinlikle ihmal edilmemelidir. Köpeklerde mantar tedavisi ilk olarak hijyenden geçmektedir. Bu nedenle hijyen kurallarına çok dikkat edilmesi gerekir.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNİN SÜRESİ

Köpeklerde mantar tedavisi süresi problemin çeşidine ve aşamasına göre değişir. Genellikle köpeklerde mantar tedavisi ortalama 4 ile 8 hafta arasında sürmektedir. Bu süreçte köpeklere gerekli ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi mantar probleminin aşamasına göre süre olarak uzatılabilir. Tedavi süresi minimum 4 hafta kadar sürmelidir. Tedavi süreci 4 haftadan kısa tutulursa mantar hastalığı tam olarak iyileştirilemez, tekrar kendisini gösterebilir.

Mantar enfeksiyonu eğer normalden daha fazla ilerlemiş durumda ise bu 4 haftalık süre uzatılabilir. Konuyla ilgili Ümreniyede veteriner kliniklerine başvuru yaparak, detaylı bilgi alabilirsiniz. Tedavi süreci en net şekilde köpek muayene edildikten sonra belirlenmelidir. Çünkü süreci en fazla etkileyen durum mantar enfeksiyonunun ne aşamada olduğudur. Sürecin verimli geçmesi için mutlaka veteriner tarafından verilen ilaçlar ve merhemden doğru şekilde kullanılmalıdır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİ İÇİN DOĞAL YÖNTEMLER MÜMKÜN MÜDÜR?

Köpeklerde mantar enfeksiyonu görüldüğü zaman en doğru yol bir veterinere başvurmaktır. Eğer, köpeklerde mantar tedavisi çok fazla ilerlememiş, yeni başlangıç aşamasında ise problemi doğal yöntemlerle çözmek mümkündür. Hatta, ilaç ya da merhem tedavisi uygulanırken de doğal yöntemlerden faydalanmak gerekir. Doğal yöntemler sayesinde ilaç tedavisinin daha hızlı şekilde ilerlemesi ve köpeğin sağlıklı bir bünyeye sahip olması sağlanır.

Köpeklerde mantar tedavisi için doğal yöntemlere başvurulması gerekebilir. Mantar tedavisi için uygulanacak 3 farklı doğal yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler genellikle mantarın başladığı bölgeye uygulandığı sürece tedavi sürecine büyük etkili olacaktır. Her ne kadar köpeklerde mantar tedavisinin doğal yöntemleri mevcut olsa da ilk olarak tıbbi bir destek alınması daha doğru olacaktır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI

Köpeklerde mantar tedavisinde doğal yöntemler arasında en etkili yöntem hindintancevizi yağıdır. Çünkü, hindistancevizi yağı hem anti bakteriyel bir yağ hem de antifungal bir yağdır. Mantar tedavisinde de ilaç olarak antifungal ilaçlar kullanılır. Bu sebepke, hindistancevizi yağı mantar tedavisinde en etkili ve sağlıklı bir doğal yöntemdir. Hindistancevizi içerisindeki yağ asitleri anti-inflamatuar bir yapıya sahiptir. Bu yapı sayesinde mantar enfeksiyonuna doğrudan nüfuz edecektir.

Hindistancevizi yağını köpeklerin mamalarına ekleyebilir ya da mantarın bulunduğu bölgeye doğrudan uygulayabilirsiniz. Genellikle mantar enfeksiyonu köpeklerde iç kısımdaysa mamalara ilave edilmesi önerilir. Eğer mantar enfeksiyonu deri üzerindeyse yağın doğrudan uygulanması daha doğru olacaktır. Hindistancevizi yağı sayesinde mantar enfeksiyonu alan bölge kısa sürede kendisini toparlamaya çalışacaktır. Bu doğal yöntemi ilaç tedavisi aşamasında da yapmak mümkündür.

MANTAR TEDAVİSİNDE HİNDİSTANCEVİZİ YAĞININ ETKİSİ

Köpeklerde mantar tedavisine başlandığında hindistancevizi yağı da kullanılabilir. Yağın kullanımının köpeklere herhangi bir yan etkisi bulunmaz. Fakat konuyla ilgili Ümraniyede veteriner klinikleri ile de görüşebilirsiniz. Yağı doğru şekilde ve aksatmadan uygulayarak kısa sürede mantar enfeksiyonundan kurtulabilirsiniz. Hindistancevizi yağı ayrıca oldukça hafif bir yapıya sahiptir. Yani köpeğinizi koku ya da doku olarak asla rahatsız etmez.

Hindistancevizi yağını 1 hafta boyunca kullanmak gerekir. Günde 2 defa kullanılan hindistancevizi yağı hızlı bir şekilde deriye nüfuz edecektir. Ayrıca, mantar sebebiyle köpeklerde görülen sürekli kaşıntı durumu da yağdan sonra aniden kesilecektir. Yağı mantar olan bölgeye doğrudan uygulamak hem iyileşme sürecini kısaltacak hem de köpeğin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Eğer, köpeklerde mantar rahatsızlığı oldukça ileri boyuta ulaşmışsa yağın uygulamasını 2 haftaya çıkartabilirsiniz. Sürenin uzamasının köpek sağlığına olumsuz bir etkisi olmayacaktır.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE ELMA SİRKESİ

Elma sirkesinin içerisinde bulunan anti bakteriyel özellik sayesinde mantarlar anında yok olur. Özellikle köpeklerde görülen mantar enfeksiyonu tamamen iyileştirilmediği sürece yeniden nüksedebilir. Bu sebeple, doğal yöntemler arasında mantar enfeksiyonunu tamamen yok eden yöntemler kullanılmalıdır. Elma sirkesi de hindistancevizi yağından sonra gelen ve mantar enfeksiyonu ile mücadele eden bir yöntemdir. Elma sirkesinin mantarlar üzerindeki öldürücü etkisi, içeriğinde yer alan antifungal maddelere bağlıdır.

Elma sirkesi mantar tedavi sürecinde tercih edilecekse köpeklerin mamasına ilave edilebilir. Fakat kokusundan dolayı köpekler mama içerisinde elma sirkesini pek kabul etmez. Bu nedenle, genellikle köpeklerde mantar enfeksiyonunun oluştuğu bölgeye uygulanması daha doğru olacaktır. Doğrudan elma sirkesi uygulandığında iyileşme süreci de kısalacaktır. Elma sirkesi eğer deri üzerine uygulanacaksa su ile karıştırılması önerilir. Bu sayede enfeksiyonlu bölgenin daha fazla tahriş edilmesi de önlenmiş olur.

[maxbutton id=”1″ ]

MANTAR TEDAVİSİNDE ELMA SİRKESİNİN ETKİLERİ

Elma sirkesinin mantar enfeksiyonunda en büyük etkisi antifungal maddeler içermesidir. Ayrıca, elma sirkesi köpeğinizin bağışıklık sistemini de kuvvetlendiren bir doğal yöntemdir. Bağışıklık sistemi kuvvetlenen köpekler tedavi sürecine olumlu yanıt verecektir. İlaç tedavisi ile birlikte uygulanan elma sirkesi köpeklerde tamamen mantar enfeksiyonunun öldürülmesine yardımcı olacaktır.

Elma sirkesi sadece mantar enfeksiyonunu değil aynı zamanda köpeğin bağışıklık sistemini de etkiler. Bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olan elma sirkesi, köpeğinizin iştahını da açacaktır. Özellikle mantar enfeksiyonu köpeklerde hissedildiği sürece iştahları kesilir ve sürekli halsiz bir durum içerisinde olurlar. Bağışıklık sistemi sayesinde iştahsızlık giderilerek, köpeklerde enerji miktarı artırılır. Konuyla ilgili Ümraniyede veteriner kliniklerine de danışabilir, tedavi süreci hakkında veteriner hekimden bilgi alabilirsiniz.

KÖPEKLERDE MANTAR TEDAVİSİNDE ÇAY AĞACI YAĞI

Çay ağacı yağı, mantar enfeksiyonu ile savaşta etkili olan doğal yöntemlerden birisidir. Çay ağacı yağı içerisinde bulunan ondan fazla yağ asidi ile tedavi edici bir doğal yöntemdir. Fakat çay ağacı yağını mantar tedavisinde kullanmak için bazı detaylara dikkat etmek gerekir. Çay ağacı yağını kullanmadan önce zeytinyağı ile karıştırmak tedavide etki sürecini hızlandıracaktır. Ayrıca, zeytinyağ sayesinde mantar sebebi ile tahriş olan deri dokusu yumuşatılacaktır.

Çay ağacı yağını 1 hafta boyunca düzenli şekilde uygulamak gerekir. Uygulama günde 2 kez olacak şekilde ayarlanmalıdır. Eğer, mantar ile mücadelede ilaç tedavisine de başlanmışsa çay ağacı yağını 1 hafta kullanmak yeterli olacaktır. Fakat mantar enfeksiyonu yeni başlamış ise çay ağacı yağı 2 hafta boyunca kullanılabilir. En doğru karar uzman bir hekim kontrolünde belli olacaktır. Bu nedenle her ne kadar doğal yöntem de olsa Ümraniyede veteriner klinikleri ile görüşmeniz önerilir.

MANTAR TEDAVİSİNDE DOĞAL YÖNTEMLERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Mantar tedavisinde hem doğal yöntemler hem de tıbbi yöntemler etkilidir. Tıbbi yöntemlere başvurulacaksa mutlaka bir veteriner desteği alınmalıdır. Doğal yöntemler ise evde kolaylıkla uygulanabilir. Ama doğal yöntemlerde dikkat edilmesi gereken bazı konular mevcuttur. Özellikle mantar enfeksiyonu çok ilerlemiş durumdaysa doğal yöntemlerin iyileşme sürecine pek bir etkisi olmayacaktır. Kesinlikle bir veterinere danışmak ve tedavi sürecine başlamak gerekir. Ümraniyede veteriner klinikleri köpeklerde mantar enfeksiyonu konusunda uzman kliniklerin başında gelmektedir.

Mantar teddavisi için doğal yöntemler seçilmiş ise bu yöntemler maksimum 2 hafta boyunca uygulanmalıdır. 2 haftalık uygulamaya rağmen mantar enfeksiyonu yok edilemezse durumun ciddi olduğu bilinmelidir. 2 haftalık süreci devam ettirdiğiniz sürece deride mantar enfeksiyonundan hariç bazı tahriş durumları da ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, maksimum 2 hafta günde 2 kez uygulama yapılmalıdır.

[maxbutton id=”1″ ]


kedi-kopek-parazit-1200x800.jpg

Evcil hayvan sahipleri çok sevdikleri dostlarının bakımlarında bilgi sahibi olmalıdır. Her hayvanın farklı özelliklerde olması bakım, beslenme gibi alanlarda farklı deneyimler gerektirir. Bu nedenle beslenmeden oyuna, temizliğinden hastalığına kadar hayvanlar hakkında bilgi sahibi olmak, can dostlarınızın yaşayabilecekleri sorunları en aza indirir. Bu alanda hayvanlarınızın yaşadığı tüm sorunlarda ümraniye veteriner kliniği hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.

Aşı ve rutin kontrollerin uygulanmasında destek sağlayan kliniğimiz hayvanlarınızın yaşadığı hastalıklarda da teknolojik imkanlardan faydalanarak muayene, teşhis ve tedavilerini yapmaktadır. Acil müdahalelerin de yapıldığı ümraniye veteriner kliniği hizmetlerinde suni tohumlama da yapılmaktadır. Kediler ve köpekler en çok sevilen evcil hayvanlar arasında yer alıyor.

Dostlarınızın karşılaştığı hastalıkları anında fark edebilmek için periyodik kontroller çok önemlidir. Bunun yanında yaşanan en küçük sorunlara bile çok ciddi yaklaşmak hastalıklarının giderilmesinde ilerlemeden tedavi imkânı verecektir. Kedilerde ve köpeklerde en çok karşılaşılan sorunlardan biri de parazitlerdir. Parazit durumunda ümraniye veteriner kliniği teşhis ve tedavi alanında tam destek sağlayacaktır.

Kedi ve köpeklerde iç parazit – Video

Kedi ve köpeklerde dış parazit – video

Kedilerde Parazitler ve Tedavisi

Lisanslı ürünler kullanarak kedinizi ev ortamında tedavi edebilirsiniz. Pek çok kedilerde parazit sorunu mevsimsel özelliklerden kaynaklanır. Özellikle sıcak havalarda parazit sayıları artar. Rutin kontrollerin yapılması iç ve dış parazitlere karşı daima tetikte olmayı sağlar. Tenya iç parazitlerden biridir. Ve kurumuş parçalar bırakır. Ancak kediler pek çok parazitten rahatsız bile olmaz. Kaşıntı ile ortaya çıkabilen bu sorunlar salyalarına karşı alerjik reaksiyon geliştiğinde de fark edilebilir. Kulak uyuzu, kene ve pire gibi parazitler görülebilir. Mantar ve maya gibi gözle görülemeyen kedilerde parazit muayene edilmeden anlaşılamaz.

1.) Kedilerde Dış Parazit Nedir?

Canlının vücuduna girmeden cilt üzerine, dış yüzeyine ve tüyler arasına yerleşen parazit türleridir. Bu parazitler canlının yaşamını kötü etkiler. En çok rastlanan kedilerde dış parazit bit, kene ve pire gibi hayanın teninde yaşayan organizmalar olmaktadır. Kedinin derisi ve tüyleri arasına yerleşen bu parazitler kedinin kanı ile beslenirler. En çok kedinin bel ve ense çevresinde yerleşirler.

Farklı parazit türleri farklı belirtiler gösterir. Ancak ortak belirtileri takip ederek tedavinin daha hızlı sonuçlanması sağlanabilir. Kedinin derisinde görülen kızarıklıklar ve kaşıntılar önemli belirtilerdir. Bu belirtileri tüylerde matlaşmalar takip eder. Derisinde oluşan renk değişimleri ve bazı durumlar da kulak akarları ya da alerji durumları da ortaya çıkabilir.

[maxbutton id=”1″ ]

2.) Kedilere Dış Parazitler Nasıl Bulaşır?

Kene, bit ve pire gibi kedilerde dış parazit çeşitleri çıplak gözle görülürler. Bu parazitler uzun süre kalırsa başka organlarda yeni rahatsızlıklar ortaya çıkar. Mesela uzun süre pire taşıyan kedilerde bağırsak parazitleri görülür. Özellikle yavru kedilerde bu durum kansızlığa dönülebilir. Her durumda ümraniye veteriner kliniği kedinizi muayene eder. Pire tasmaları ya da damlalar ile bu parazitlerde çok kısa bir sürede kurtulmak mümkün olabilir. Kedilere parazitlerin nasıl bulaştığını türlerine göre inceleyebiliriz.

a.) Pireler

Kedi kokusu, sürtünme ve vücut ısısı ile kedilerde parazit çeşidi olan pireler bulaşabilir. Uykudaki larvalar pire haline gelir. Kanını emmek için kedinize atlayabilir. Farklı hayvanlardan ve çevreden pireler bulaşabilir. Her zaman kaşıntıya neden olmayabilirler. Kedinin bacaklarında pire pisliği arayabilirsiniz. Bunu da siyah beneklerle anlayabilirsiniz. Kulak akarlarına başka kedilerden bulaşan pireler, genellikle yavrularda annelerinden geçerler.

Geceleri hareketlenen pireler, deri kaşıntısına neden olur. Kulak akarı olan kedilerde kulak kiri olur. Döküntü üretir. Anneden geçen akarlar yavrularda soruna neden olur. Sırt bölgesinde kepek oluşturan akarlar kaşıntısızdır. Pire öldürücü ile kolayca kedinizi kurtarabilirsiniz. Uyuz adı verilen pireler daha çok köpeklerde görülür. Nadiren de olsa kedilerde görülebilir. Deri taramasında anlaşılabilir. Bu kedilerde dış parazit Selamectin’le tedavi edilmelidir.

b.) Keneler

Uzun çimlerde bekleyen keneler sıcaklıktaki anlık değişimler, titreşim hatta gölgeyi bile fark eder. Kediye yapışır. Kene kedinizin kanını emerek çok fazla şişer ve kolayca görülebilir. Keneyi öldürmek için üzerine alkol dökülebilir. Sonrasında cımbız kullanarak kene deriden çıkarılabilir. Keneler sıkılmamalıdır. Aksi halde kediniz zehirlenebilir.

c.) Bit ve Mantar Hastalığı

Kedilerde nadiren de olsa bitler görülebilir. Yumurtaları ya da kendileri tüylerin içinde görülebilen kedilerde dış parazit türleridir. Mantar teknik olarak parazit değildir. Ancak yaygın olarak görülür ve diğer kedilere, insanlara geçme olasılığı çok yüksektir.

3.) Dış Parazit Uygulaması

Genel olarak uygulanan kedilerde dış parazit aşıları ense damlası olarak bilinir. Bu damlalar ile kedinizi pire, bit, pire yumurtaları, larva ve pupuların gelişmesini engelleyebilirsiniz. Damlalar kedilerde iki ay koruma sağlar. Enfestasyon yoğunluğuna bağlı olarak ve yaz aylarında bir ay süre ile etkili olacaktır. Bu nedenle ayda bir tekrarlanmalıdır. En yaygın olarak görülen kedilerde dış parazit türü yuvarlak solucanladır. Dış ortamda bile varlığını birkaç sene sürdürebilir. Erişkin kedilerde bu solucanların oluşturduğu enfeksiyonlar gözden kaçabilir. Erişkin kedilerde gizli seyreden bu parazitler yavru kedilerde orta ya da şiddetli klinik semptomlar şeklinde görülür. Tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabilir. Veteriner hekim tarafından uygun görülen anti paraziter programının düzenli yapılması ile hem kediniz, hem de kendiniz için etkin bir korunma sağlanabilir.

4.) Kedilerde İç Parazit Nedir?

Sessiz ve etkili olarak seyreden kedi iç parazit çeşitleri barındıkları canlı içinde uyumlu hareket etmeye özen gösterirler. Çünkü iç parazitlerin hayatta kalması üzerinde bulundukları hayvanın hayatta kalmasına bağlıdır. Kedilerin yüzde 45’i hayatlarının bir bölümünde sindirim sisteminde iç parazitler tarafından enfekte olurlar. İç parazitler kedilerde yaygın olarak görülür. Bu nedenle kedinizin enfekte olduğu zamanlarda yaşadığı semptomları ayırt ederek hayvanınızın daha sağlıklı yaşamasını sağlayabilirsiniz.

5.) Kedilere İç Parazitler Nasıl Bulaşırlar?

Kediniz farklı belirtilerle karşı karşıya kaldığında kedi iç parazit işareti olabilir. Parazitlerin üreme oranları yüksektir. Bu nedenle hayvanınızın yaşamını tehdit ederler. Hayvanın göstereceği belirtiler paraziter enfeksiyon tipine bağlı olarak değişebilir. Kedinizin kedi iç parazit maruz kaldığında yaşayabileceği semptomlar şu şekildedir:

* Yavru kedilerde oluşan iç parazitler gelişim geriliği oluşturabilir.

* Raşitizm

* Anemi

* İshal, kusma ve sindirim sistemi ile ilgili sorunlar

* Tüylerdeki parlaklık kaybı

* Yuvarlak ve şiş bir karın

* sıvı kaybı olarak sıralanabilir.

Bu belirtiler kedinizi zayıflatır. Özellikle kedi iç parazit çeşitleri kediyi bakterilerin ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Evcil kediler bu parazitlere maruz kalmıyor. Hijyenlerine dikkat edildiğinde bu tür sorunlarla karşılaşılmıyor.

[maxbutton id=”1″ ]

6.) Kedilerdeki İç Parazit Tipleri

Farklı kedi iç parazit çeşitleri farklı belirtilerle ortaya çıkar. İç parazitler genel olarak anüsün çevresinde yumurtalar nedeni ile görülen hafif tahriş haricinde belirti göstermezler. Bu nedenle olağan dışı belirtileri tespit edebilmek adına kediniz ile yakından ilgilenmeniz çok önemlidir.

a.) Kurtlar: Kedilerin dışkısında bulunurlar. Düz ve yuvarlak olabilirler. Tenya çok yaygın olarak görülen bir kurttur.

b.) Yuvarlak solucanlar: Genellikle genç kedilerde görülür. Kedileri en çok etkileyen kedilerde parazit türüdür.

c.) Dişi Bağırsak Kurtları: Günde 300000 yumurta yumurtalayabilen iç parazitler genel olarak kedinin ince bağırsağında bulunur. Yumurtalarını ise dışkı yolu ile koyabilir. Evcil hayvanınızın çevresini etkileyen bu bağırsak kurtları, insanları bile enfekte edebilir. Bağırsak kurtlarının yumurtaları düşük ve yüksek sıcaklıklara dayanır. Beş yıl boyunca bulaşıcı olabilirler.

d.) Kancalı Kurtlar: Yuvarlak kurtlardan daha az yaygın olan kedi iç parazit çeşitleri kancalı kurtlardır. Ancak bu kurtlar bağırsak duvarındaki dokulardan ve kandan beslenir. Bu da kedinizde kan kaybına neden olur. Bu da hayvana daha fazla zarar vermelerine neden olur.

7.) Kedilerde İç Parazit Uygulaması ve Tedavisi

İç parazitler için tablet ve enjeksiyon şeklinde uygulamalar yapılır. İç parazit aşıları kedilere 3 ay boyunca koruma sağlar. Bu nedenle 3 ayda bir tekrarlanırlar. Bu alanda kedilerde parazit tedavisi için veteriner tarafından verilen ilaçlar kullanılmalıdır. Aşılar dışında parazitlerin engellenmesinde hayvanın bulunduğu ortamdaki temizliğe çok dikkat edilmelidir. Çünkü hijyen parazitlerin çıkmasın engelleyen en önemli önlemdir. Kedinizin düzenli olarak gittiği yerlerin dezenfekte edilmesi de önemlidir. Hayvanın dışkısını zaman zaman incelemek kedilerde parazit belirtileri fark etmek için iyi bir yöntem olabilir. Özellikle rutin kontrolleri aksatmamak çok önemlidir. Aşılarını zamanında yaptırmak, hijyene dikkat etmek ve kedinizin yaşadığı her değişikliğe dikkat etmek kedinizin daha sağlıklı ve mutlu olmasını sağlayacaktır.

Köpeklerde Parazitler ve Tedavisi

Yavru döneminden itibaren köpeklerde parazit sorunları görülebilir. Köpeklerin parazitlere karşı düzenli aşılanmaları çok önemlidir. Parazit varlığı fark edildiği anda veteriner hekime götürülmesi çok önemlidir. Sevimli dostlarımız en çok iç parazitlere maruz kalıyor. Ve dış parazitlere göre çok daha tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabiliyorlar. Köpeğinizin hijyenine dikkat etmek ve rutin kontrollerinin düzenli olarak yapılmasını sağlamak daha sağlıklı bir yaşam sürebilmesini sağlayacaktır.

1.) Köpeklerde İç Parazit Nedir?

Dış parazitlerin etkisi ile köpek iç parazit çeşitleri oluşur. Dış parazitler ağız yolu ile iç organlara taşındığında tehlikeli olurlar. Pire ve kene gibi parazitler köpeğe ağız yolu ile bulaşır. Hayvanın farklı iç organlarına girerek organlarının faaliyetleri yerine getirmesini engeller. Özellikle mide ve bağırsaklarda bu parazitlere daha çok rastlanır. Az da olsa kalp ve akciğer gibi organlarda görülür. Bu da solunumu etkileyen durumlar ortaya çıkarır. Köpeklerin yaşam alanı kadar beslenmesi de köpek iç parazit çeşitlerinin oluşmasında etkilidir. Tedavi edilmediklerinde ise çok tehlikeli durumlara yol açabilirler. Bu parazitler köpeklerin vücutları içinde yaşarlar. Canlının organlarından beslenerek büyük zarar verirler. Bu nedenle erken teşhis çok önemlidir.

2.) Köpeklerde İç Parazit Belirtileri Nelerdir?

İç parazitler köpeklerin farklı bölgelerinde çok sayıda görülebilir. Parazitler yavru ve yetişkin köpeklerde ciddi sorunlara yol açabilir. Kansızlık ve zehirlenme gibi sorunlar kimi zaman ölümcül seyredebilir. Bu tehlikeli sonuçlarla karşılaşmamak adına köpek iç parazit belirtilerinin bilinmesi çok önemlidir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

* Karın Şişliği: Yavru köpeklerin karnı şiştiğinde kilo aldığı düşünülebilir. Bunu da sağlık belirtisi gibi görebilir. Yavru köpeklerde karın şişliği iç parazitlerin en önemli göstergesidir.

* Sık Sık Gaz Çıkartma: Parazitler köpeklerde gaz oluşumuna neden olur.

* İshal: Köpeklerin sindirim sistemi üzerinde sorunlara yol açan köpek iç parazit çeşitleri özellikle yavru köpeklerde ishal oluşturur.

* Kanlı- mukuslu İshal: Özellikle yavru köpeklerde bu durum görülebilir. Parazitler bağırsaklarda kanamaya neden olacaktır.

* Anemi: Parazitlerin en büyük belirtisi anemidir. Köpeklerin diş etleri normalden açık ya da solgun renkli ise hatta beyazsa kansızlık sorununu işaret eder. Bu sorunun altında yatan neden ise iç parazitler olacaktır.

* Kilo Kaybı: Köpeklerin sindirim sistemine yerleşen köpek iç parazit çeşitleri köpeklerde kilo kaybına neden olur. Yoğun parazit varlığı mutlaka kilo kaybı oluşturur.

Bunlar dışında iç parazitler iştahsızlık tüylerde matlaşma gibi belirtilerde oluşturabilir. Veteriner hekim farklı bir öneride bulunmaz ise parazitlere karşı köpekler üç ayda bir aşılanmalıdır.

3.) Köpeklerde İç Parazit Türleri Nelerdir?

Sevimli dostlarımızı tehlikeye atabilecek pek çok köpeklerde parazit çeşidi vardır. İç parazitler ise genel olarak bağırsak yollarında bulunur. Bu parazit türleri şu şekilde sıralanabilir.

a.) İnce Bağırsak Kıl Kurtları

Bu parazitler köpekten köpeğe ya da anneden henüz doğmamış yavruya geçebilir. Bu yüzden oldukça tehlikelidir. Rahatlıkla görülebilen bu parazitler köpeklerde gelişim bozukluklarına neden olur. Bunun yanında kusma ve ishal gibi durumlara neden olabilirler.

b.) Kancalı Kurtlar

Bu parazitler daha çok yavru köpeklerde görülürler. Bağırsaklarda faaliyet gösteren kurtlar kancalı dişleri ile bağırsak duvarlarını deşerler. Bu da kanamaya neden olur. Hayvanın ölümüne kadar önemli sorunlara neden olurlar. Acilen önlem alınması gereken bir türdür. Yavru köpeklerde 50- 100 arasında kancalı kurt var ise çok rahat köpeğin ölümüne neden olabilir. Dışkıda ishal ve kan ile ortaya çıkan köpeklerde parazit çeşitleri kusmalarda oluşturabilir. Mikroskopik incelemeler ile anlaşılabilir.

c.) Yassı Kurtlar (Tenyalar)

Anüs çevresindeki kıllardan tespit edilebilen bu tür parazitler hayvanın bağırsak sistemine yerleşir. Hayvanda ishal ve kilo kaybı ortaya çıkarır. Köpeğin gezindiği alanlarda hatta yattığı yerlerde görülebilir. Hareket halinde iken beyaz olan parazitler hem hayvandan hem de döküldüğü yerden temizlenmelidir.

d.) Kalın Bağırsak Kurtları

Ağız yolu ile hayvanın vücuduna giren köpek iç parazit türü sindirim sistemine etki eder. Mikroskobik incelemelerde ortaya çıkar. İshal ve kusma sonucunda kilo kaybı oluşturabilir.

e.) Kalp Kurtları

En tehlikeli sonuçlar ortaya çıkaran parazit türüdür. Sivrisinek ısırması ile hayvana girer. Sonrasında hayvanın kalbine yerleşerek kalbin fonksiyonlarını yavaşlatır. Solunum yollarının etkiler. Bu şekilde pek çok tehlikeli sonuç ortaya çıkar. Tedavisinde başarı şansı oldukça düşüktür.

4.) İç Parazitlerin Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Köpeklerinizin bu tür parazitlere maruz kalmasını önlemek için yapabileceğiniz en iyi önlem hayvanlarınızı bu parazitlerden uzak tutmaktır. Bunun içinde köpeklerde parazit önlenmesinde veteriner hekiminizin önereceği anti parazit ilaçlar üç aylık periyotlarda uygulanmalıdır. Hastalığa yakalanan köpeklerin tedavisi için ümraniye veteriner kliniği hizmetlerinden destek alabilirsiniz.

5.) Köpeklerde Dış Parazit Nedir?

Kaşıntı ve rahatsızlık gibi orta düzey yan etkilerle ortaya çıkan köpeklerde dış parazit sorunu tedavi edilmediğinde çok ciddi sorunlar ile karşı karşıya bırakacaktır. Köpeğinizde görülen en ufak değişiklikleri bile takip etmeniz çok önemlidir. Dış parazitler gözle görülebilir. Bu nedenle kolay bir şekilde tespit edilebilir.

6.) Köpeklerde Dış Parazit Türleri ve Tedavi Yöntemleri

Parazit türü doğru bir şekilde tespit edildiğinde tedavi yöntemi çok daha başarılı olacaktır. Parazit türleri şu şekilde sıralanabilir:

– Pireler: Pireler koyu kahverengi ufak parazitlerdir. Kediler ve köpekler başta olmak üzere pek çok hayvanın tüyleri arasında yaşarlar. Küçük oldukları kadar da hızlıdırlar. Çıplak gözle tespit edilmesi mümkün olmayabilir. Pireler ılık ve nemli ortamlarda yetişir. Bu nedenle içinde bulunduğunuz hava koşullarına bağlı olarak sürekli hayatınızın bir parçası olabilir. Köpeğinizin kanını emerek enfekte edebilirler. Aşırı derecede pireye maruz kalan köpeklerde kansızlık oluşabilir.

Tedavisi: Köpeklerde pire tespit edilmiş ise anında tedaviye başlanmalıdır. Evde uygulanabilecek alternatif metotlar olsa da ümraniye veteriner kliniği hizmetlerinden destek alabilirsiniz. Pireler doğru tedavi edilmediğinde köpeğinizin tamamen kurtulması mümkün olmayacaktır. Köpeğinizi pirelerden arındırmak için ılık su ve özel pire şampuanı kullanabilir. Pire tarağı ile tüylerini tarayabilir. Köpeğin arındığından emin olduktan sonra tüm evi de ilaçlayarak temizlemeniz gereklidir.

– Bitler: Pireye göre daha büyük olan bu köpeklerde dış parazit çeşidi daha kolay bir şekilde tespit edilebilir. Hatta köpeğinizin tüylerini severken eliniz ile fark edebilirsiniz. Bitler yetişkin hale geldiğinde kendini köpeğinizin derisine gömer. Kanını emer ve bu şekilde çoğalır. Bitler çok ciddi bulaşıcı hastalıklara neden olabilir. Bu parazitler köpeğinizde inme olmasına bile yol açabilir.

Tedavisi: Köpeğinizde bit tespit ettiğinizde asla çıplak elle çıkarmayı denemeyin. Özel malzemelerle bit tedavisi yapabilir. Ya da kliniğimizin hizmetlerinden yararlanarak daha profesyonel bir tedavi uygulayabilirsiniz. Köpeğinizde bit ısırığı var ise tüylerin en geç 36 saat içinde bitlerden arındırılması gereklidir.

– Uyuz Böceği: Köpeğin derisine yerleşen bu köpeklerde dış parazit çeşidi mikroskobik ebatlardadır. Fazla bulaşıcı değildirler. Köpeğin derisindeki mikrofauna tabakasının belirli bir kısmını bu parazitler oluşturur. Derideki miktarı artan uyuz böcekleri uyuz hastalığına neden olur. Miktarın artmasındaki etkenler henüz belirlenemese de köpeğin huysuzlanmasından ve kaşınmasından bu parazite maruz kaldığını anlayabilirsiniz.

Tedavisi: Uyuz böceğinin tütüne ve köpeğin cinsine göre tedavi değişebilir. Tedavi de ilk aşamada köpek karantinaya alınmalıdır. Çünkü diğer hayvanlara ve insanlara bulaştırma riski bulunur. Uyuz tedavisi mutlaka veteriner kontrolünde devam ettirilmelidir. Parazit önleyici ilaçlar eşliğinde tedavi devam ettirilir. Tedavide etkili bir diğer faktör ise strestir. Uyuz hastalığı köpeğinizde ciddi oranda kaşıntıya yol açar. Bu parazit köpeğinizin dış görünüşünü de değiştirebilir.

[maxbutton id=”1″ ]

7.) Köpeklerde iç ve Dış Parazit Mücadelesinde Neler Yapılmalıdır?

Yaşam alanlarında hijyen yeteri kadar sağlanmaz ise hayvan dostlarınız kadar önemli sorunlar yaşayabilirsiniz. Köpeklerin sağlığını tehdit eden köpeklerde parazit çeşitleri insanlara da geçebilir. Beraber yaşadığımız evcil hayvanlarımızın sağlığını koruma adına gerekli tedbirler alınmalıdır. Bunun için:

* Parazit taşıma ihtimali bulunan evcil hayvanlar ilaçlanmalıdır.

* Evcil hayvanların temizliklerine dikkat edilmelidir.

* Zamanın iç ve köpeklerde dış parazit uygulamaları yapılmalıdır.

* Periyodik aşı uygulamaları aksatılmamalıdır.

* Gerekli görüldüğünde evlerin dış ve iç ortamları ilaçlanmalıdır.

* Hayvan dışkıları ile kontamine olmuş alanlara gelecek sivri sinek, hamam böceği ve kara sinek taşıyıcı olabilir. Bu canlılarla mücadele edilmelidir.

* Ev hayvanları dış mekanlarda dolaştırılırken dışkı torbası veya eldiven ile dışkılama durumunda dışkının toplanması önemli bir davranıştır.

8.) Köpeklerde İç ve Dış Parazit Tedavileri Ne Zaman Başlar?

Rutin olarak köpeklerde dış parazit uygulaması ense damlası olarak yapılır. İki ayda bir tekrarlanır. Yaz aylarında ayda bir tekrarlanması önemlidir. İç parazitlerde ise enjeksiyon ve tablet şeklinde uygulamalar bulunur. Dış parazit çeşitlerinden olan mide ve bağırsak parazitleri gebe ya da baba olacak köpeklerde çok önemlidir. Yavru köpeklerde parazit tedavileri 6 haftalık olunca başlamalıdır. Oto enfeksiyonu engellemek adına 2- 3 aralıklarla 4 kez tekrarlanması önemlidir. Koruma amaçlı olarak ise iki ayda bir kez parazit kürü tekrarlanır. Özellikle köpeklerde dış parazit tedavilerinde pire kene tasması önerilmez. Bunun yerine kombine olarak pire kene damlası, iğnesi ya da solüsyonu ayda bir kez uygulanmalıdır. İç parazit aşılarını yaptırarak nematod ve sestodların ortaya çıkardığı enfeksiyonlar tedavi edilebilir. Ya da bu enfeksiyonların önlenmesinde kullanılabilir. Bu kombine damla ile kancalı kurtlara, kamçı kurduna karşı üç ay süre ile koruma sağlanır. Bu nedenle 3 ayda bir tekrar edilmesi önemlidir. Köpeklerin düzenli bir şekilde aşılarının yaptırılması parazitlerle karşılaşma olasılığını azaltacaktır. Bu da sevimli dostlarınızın daha sağlıklı yaşam sürmesini sağlayacaktır.

[maxbutton id=”1″ ]


kedi-piresi-1200x800.jpg

Kedi piresi, genel olarak bakıldığı zaman basık şekilde görünen, vücut yapıları sert hale gelmiş olan ufak ve koyu siyah- kahverengi renkteki böcek türüdür. Uçtukları söylenemez fakat zıplamak adına kullanmış oldukları kuvvetli arka bacakları bulunur. Ağızları oldukça güçlüdür ve bu yüzden kan emecek bir biçimde tasarlanmıştır. Yetişkin olanların, baş üstünde ve yakınında dikenleri bulunur. Bütün bunlar veterinerler bakımından pire türlerinin tanımlamasında kullanmış özelliklerden yola çıkarak açıklanmıştır. Yetişkin pireler, genel şekilde en çok görülen etaptır.

İçindekiler

Kedi Piresinin Beslenmesi

Üreme Hakkında

Kedi Piresi Ne Zaman Üremektedir?

Kedi Piresinin Anlaşılması

Pire Isırıkları ve Pirenin Taşıdığı Hastalıklar

Kedi Pireleri Hakkında

Kedilere Pirenin Bulaşması

Kedilerde Pire Tedavisi

Kedilere İlaç Nasıl Verilmektedir?

Doğal Yöntemlerle Kedileri Pirelerden Kurtarmak

Sirke ile Kedi Piresi Temizliği Yapmak

Pire Tarağıyla Kedi Piresi Temizlemek

Pire Tozu ile Pirelerin Temizlenmesi

Pire Tasması

Pire Tasması ile Pire Damlası Birlikte Kullanılır Mı?

Yavru Kediye ve Hamile Kediye Pire Damlası Uygulanır Mı?

Kedi Piresi İnsana Bulaşır mı?

Pire İlacının Vakti Ne Kadar?

Pire Damlası Fiyatı

​​​​​Pire Damlasının Etkisini Göstermesi

Pirelerin Kedilere Karşı Olan Zararları

Kansızlık (Anemi)

Pire Alerjisi

Yaralar

Tenyalar

Huzursuzluk

Pirelerden Kurtulmak İçin Neler Yapılmalı?

Veteriner Hekimlerde Pirelerden Kurtulmak

Kedi piresi yumurtalarının çok ufak ve oval biçimli oldukları söylenebilir. Yumurta içerisinden çıkan larvaların oldukça ufak kurtçuğa benzediği bilinir. Pupa etabı, larva bakımından hazırlanan ipeksi kozaya sahip olup, pupa örtüsüne tutunacak yapışkan döküntü ve pislik dış yüzeye sahip gibi görünüm sağlar. Beklendiği üzere ipeksi örtünün onlara gizli görüntü kazandırmasından ötürü görülmeleri çok zordur.

Kedi Piresinin Beslenmesi

Kedi pireleri pek çok pire çeşidinden çok daha fazla olarak ürerler. Kedi pirelerinin en çok konakladıkları yerler; rakunlar, fareler, tilkiler, kokarca türlerinin dışında kedi ve köpeklerdir. Bu potansiyel konak türlülüğü, kimi zaman evcil hayvanı olmayan ev sahiplerinin evlerinin içerisinde yer alan ya da dışarıdaki kaynaklardan ötürü ev içerisinde getirilen kedi piresi ile problem yaşadıklarından dolayı mühim bir unsurdur. Bu yüzden ev sahipleri adına problem pirelenmiş olan yabani hayvanın bacayı ya da döşeme altını işgal etmesinden ortaya çıkabilmektedir. Bununla beraber ev içerisindeki kedi piresi problemi kaynağını, dışarıda dolaşıp, daha sonradan kedi pirelerini eve getiren pirelenmiş evcil hayvan oluşturabilir.

Kedi pirelerinin yaşam döngüsü, tam metamorfozdur. Yumurta evresi, larva evresi, pupa evresi ve yetişkin evre şeklinde tanımlanabilir. Kedi pirelerinin yaşam döngüsü genellikle yaklaşık olarak 1 ile 2 buçuk aya kadar sürebilir ve hayatları yaşamış oldukları ortamın nem durumu ve sıcaklığa göre çok değişir. Yetişkin olanlar, hayvan üstünde yaşayan tek evre olup, dişi erişkin olan kedi pireleri, yeni yumurtaları üretmek adına taze kana gereksinim duyarlar. Dişi pireler, kedi üstüne yumurtalarını bıraktıktan hemen sonra ufak yumurtalar; halı, mobilya arkaları, evcil hayvan yatağının zeminde bulunan çatlaklar gibi yerlere düşerler.

Üreme Hakkında

Yumurtaların bırakılmasından iki gün sonrasında larva evresi yumurtadan çıkacaktır. Bu evrede, larva pupa olmadan önce 5 ile 15 gün kadar sürmektedir. Genel şekilde larva gelişimi adına seçimi yapılan yerler; gölge, korunan ve nemin minimum yüzde 75 ve hava sıcaklığının yaklaşık 20 ile 3 derece olduğu mekanlardır. Bu yüzden pirelerin, bitki örtüsünün yere yakın biçilmiş olduğu, bol güneşli çayırlık sahaların olduğu güneş ve açık yerlerde yaşadıkları söylenemez. Pupa evresi gelişmeye başlayan erişkinlere korumalık yapar. Konak karbondioksit, vücut ısısındaki çoğalma artış ya da dalgalanma olduğu zaman yetişkin pupa kılıftan çıkmak üzre uyarılır. Pupa kılıftan çıkınca erişkin pire hemen geçiş konağının üstüne zıplayarak, 24 ile 48 saat içerisinde kan emmeye başlar. Bu durum, kimi zaman evcil hayvanları olan kişiler tatilden ya da uzun süre olmadıktan sonra, eve dönmelerinin üstüne zıplayan ve aç pirelerle karşılaşmalarının sebebini açıklamaktadırlar. Bununla beraber çevresel koşullar çıkma adına uygun değil ise, pupa evresi yetişkinler çıkmayıp konak aramadan önce aylarca ya da oldukça uzun bir süre kendilerini saklayabilirler. Kedi piresi, larvaları kan ile beslenmezler. Düşmüş oldukları mekanlarda yer alan her çeşit organik döküntüyle beslenirler. Bununla beraber temel besin kaynakları, konak hayvanlardan larvanın yaşamış oldukları yerlere düşen sindirilmeyen ve kurumuş kandan oluşmuş kurumuş yetişkin dışkıdır.

kedi piresi 1

Kedi Piresi Ne Zaman Üremektedir?

Pire üremeleri, iç mekanlarda tüm sene boyu olur. Fakat dış mekanlarda üreme, ılık havası bulunan aylarda ve seçilen nem ve sıcaklığın bulunduğu mekanlarda kısıtlıdır.

Kedi Piresinin Anlaşılması

Pireler, görece şekilde erişkin evrelerde basit biçimde görüldüklerinden ötürü görülmeleri pirelenme bulgusu olabilir. Köpeklerdeki ve kedilerdeki kimi yaygın pirelenme bulguları; hayvanın derisinde bulunan dışkı ya da pislik olması, vücutlarının kıllı yerlerinde pire görülmesi, deride aşırı şekilde tırmalanma, ısırma ya da yalama olması ve kıl dökülmesi şeklinde açıklanabilir. Bir başka kedi piresi bulguları; insanlarda görülür olan pire ısırığı şeklinde tanımlanabilir. Bu çeşit bulgular; ilk ısırma sonrasında yaklaşık şekilde yarım saat sonra ısırılan yerde görülen şişkinlik, kızarıklık, kaşıntı şeklindedir. Isırmadan iki gün içerisinde görülen su toplanması durumu ve ısırılan yerin kanaması, ikincil bakteriyel enfeksiyonlara yol açmış olduğu devamlı kaşınma biçiminde olabilir. Kedi piresi, dünya çapında yayılış gösterir. Türkiye çapında da en yaygın şekilde yer alan pire çeşididir.

[maxbutton id=”1″ ]

Pire Isırıkları ve Pirenin Taşıdığı Hastalıklar

Kedi pireleri, hayvan ya da insan konağından kan emme süreci içerisinde ya da kontamine olan dışkılardan enfeksiyon hastalıkları taşıyabilir. Dünya çapında insanları etkileyen ve yaygın şekilde karşılaşılan pireden kaynaklı hastalıklar aşağıdaki gibi olacaktır;

Tifüs: Pireden kaynaklanan mürin tifüsü şeklinde de bilinen bu hastalıkta pire ısırması sırasında bakteri vücuda girdiği zaman enjekte olan pireden gelen ya da ısırılan yerin tırmalanması sonucunda gelen bakteriler bakımından taşınmaktadır.

Bartonelloz: Doğuda bulunan sıçan ve kedi piresi ısırmaları sayesinde insanlara taşınmaktadır.

Pire Tenyası: Çok sıklıkla çocukların yanlışlıkla pireyi yerse ya da pire dışkılarına temas ederse taşınabilir. Isırılmış bölge temizlenmez ise ve dezenfekte edilmez ise ısırılan yerde ikincil olan bakteriyel enfeksiyon gelişebilir. Isırılan bölge ne kadar çok tırmalanır ise, enfeksiyonun meydana gelme ihtimali bir o kadar çoğalır.

Kedi piresi kökenli rahatsızlıklar ya da evcil hayvanlara etki eden bir başka vaziyetler aşağıdaki gibi olacaktır;

*Pire ısırığı yüzünden oluşan mürin tifüsü,

*Hem köpek hem de kedilerde olan kedi piresiyle taşınan rahatsızlık- Rickettsia felis

*Kedi pireleri bakımından köpeklere taşınmış parazitik kurtlar- Dipetalonema reconditum

*Mikrofilariyal rahatsızlık Acanthocheilonemal reconditum – kedi piresi bakımından köpeklere taşınmaktadır.

Kedi Pireleri Hakkında

Kişinin kedisi dışarı çıkıyor ise pireleri oldukça hızlı biçimde kapabilir. Evin bahçe katında ve pirelerin ulaşacağı yapıda olmasından kaynaklı da bulaşabilir. Yüksek evlerde oturanların kedisine pire bulaşmaz diye bir vaziyetin de olmadığı belirtilmelidir. Pireler ayakkabı yoluyla bile taşınabilir. Pirelerin hayatta kalması adına beslenme kaynakları şeklinde olan kedi türü hayvanlara bulaşması gerekmektedir. Kedilere kuluçka olmuş pire, kediyi ısırmaya, kanını emmeye bununla beraber hemen doğurmaya başlayacaktır.

Kedilere Pirenin Bulaşması

Kedi pireleri bir hafta içerisinde 2000’e dek ulaşabilir. Müdahale edilmez ise kediye oldukça ciddi sağlık problemleri ve acı yaşatabilir. Sayılarının çoğalmadan kediyi rahatsız etmeden önce, acil olarak önlem alınması gerekmektedir. Düzenli şekilde aşıların, damlaların yapılmasıyla kedi pireleri kediden uzak tutulabilir. Normal olan pireler insana gelmez. Ancak kediye bulaşan pirenin türü, kum piresi ise bu durum değişebiliyor. Kum piresi insanı ısırıp, kanını da emebilir. Kum pirelerinden kurtulmak kesindir.

Kedilerde Pire Tedavisi

İlk önce panik yapılacak bir vaziyetin olmadığı söylenebilir. Bu konuda kimse yalnız değildir. Sakin olup, pirelerden kurtulmak adına yapılması gerekenlerin yapılması sayesinde pirelerden kurtulmak mümkündür. Evdeki ya da dışarıdaki kediler bu problemi yaşamaktadırlar. Doğanın kuralı şeklinde bu normal bir vaziyettir. Yapılması gereken ilk şeyin; hemen pire damlası alarak, kedinin ense kısmına uygulanmasıdır. Elbette bu işlem veteriner hekimler sayesinde yapılmaktadır. Ümraniye veteriner dahilinde yapılan bu işlemde, kedinin ensesine tam şekilde yedirilmemesi, kedilerin yalamayacağı biçimde dikkatlice uygulanması gerekmektedir.

Kedilere İlaç Nasıl Verilmektedir?

Dikkatleri isteyen bu işlem bakımında birey deneyimli değilse ümraniye veteriner ile yapılması daha uyumlu olacaktır. Pire damlası etkisi ortalama olarak 3 ay sürmekte. Pireler kedileri ısırdıklarında ölerek, 24 saat içerisinde kediler pirelerden kurtulacaktır. Pireler öldükten hemen sonra kedinin üzerinde olanlar düşecektir. Pireler öldükten hemen sonra kedinin yıkanması gerekir. Burada en çok dikkat edilmesi gereken unsur, her kediye pire damlası yapılmayacağıdır.

[maxbutton id=”1″ ]

Doğal Yöntemlerle Kedileri Pirelerden Kurtarmak

Doğal olarak yapılan her türlü şey bir amaca hizmet eder. Kedi piresi temizliği adına doğal metotların mevcut olduğunu da söylemek mümkündür. Ancak ümraniye veteriner doktorların bu konuda bazı görüşleri vardır. Veteriner doktorların genel olarak bu metotları, zaman kaybı ve fazla bir işlem şeklinde gördüğünü söylemek doğru olacaktır. Ancak şunu belirtmek gerekirse; doğal metotlar her daim daha sağlıklı olmaktadır. Kimyasal etkenler ile yapılan pire damlaları, kedilerin üzerine döküldüğü zaman bazı zararlarının ortaya çıktığını söylemek kesin olacaktır. Örnek olarak damla tedavisi yapıldıktan sonra kedinin bu damlayı yalama riski çok büyük olmaktadır. Bu ise kedilerin zehirlenmesine hatta ölmesine bile neden olabilmektedir. Doğal metotlar ile yapılacak olan tedavi işe yaramaz ise veteriner doktor dahilinde damla uygulamak doğru olabilir.

Sirke ile Kedi Piresi Temizliği Yapmak

Her ev kadınının temizlik esnasında kimyasal olan temizlik ürünlerine karşı seçtiği ürün olan sirke, beta- karoten maddesiyle bakterileri öldürücü özelliğe sahiptir. Asıl konu, sirkenin yapısında yer alan beta- karoten pirelerin panzehiri şeklinde tanımlanabilir. Bu şekilde pirelerden kurtulmak mümkün ve kesindir. Pire temizliğinde en doğal ve en etkili metot sirkedir. Kedide bulunan pireleri temizlemek adına ilk önce ”sprey şişesine” sahip olunması gerekir. Sprey şişesine sirke doldurulduktan hemen sonra kedinin bütün vücuduna dikkatli bir şekilde kedi tedirgin olmadan sıkılması gerekir. Burada mühim olan nokta kedinin kendisini yalamasını engellemektir. Bundan ötürü de fazla kullanılmaması gerekir. Aynı zamanda kedinin genel olarak dolaştığı, yattığı ortamlara sıkılması gerekir. Hem mevcut olan pire temizlenir hem de kedi üstünde var ise düşen pirelerin temizlenmesini sağlar.

Pire Tarağıyla Kedi Piresi Temizlemek

Pire tarağı desteğiyle kedilerin piresi kolay bir biçimde yere dökülebilir. Ancak bu metot çok tavsiye edilmemektedir. Pire tarağının daha verimli kullanılması isteniyor ise; sirke ile tarağın kullanılması gerekir. Burada kedinin cildine zarar verilmemesi gerekir. Bir başka kullanım metodu ise sirke, pire tozu, pire damlası tedavisi sonrasında vücut üzerinde kalan ölü pirelerin düşürülmesi adına tercih edilen metottur.

Pire Tozu ile Pirelerin Temizlenmesi

Veteriner doktorlar bakımından; pire tozu tedavisinin yanlış olduğu söylense bile yaramaz olmayan ve sakin kedilerin pireden arınması adına kullanılan tedavi metotlarından birisidir. Genel olarak pire damlasından sonra gelen bu tedavinin, kedilerin üstüne serpile ve toz ismi verilen ilaç taneciğinin, pireleri öldürmesi ile sonlanan pire temizleme metodudur. Sadece yaramaz olmayan ve sakin kedilerde kullanılmasının nedeni; bu tozların zehirli olmasıdır. Eğer kediler vücutlarının üstünde pire tozu bulunurken yalarlar ise zehirlenebilirler. Bu tedavi neticesinde zehirlenen kedilerin oranının pek fazla olduğunu söylemek mümkündür.

Pire Tasması

Veteriner doktorlardan edinilen bilgilere ve tavsiyeler dayanılarak; kedilerde pireyle mücadele adına pire tasması kullanımı tavsiye edilmektedir. Pire damlası ya da pire tozu kadar etkili olmasa bile kedinin rahatlamasını sağlar. Devamlı sokağa ve bahçeye çıkarılan ev kedilerinde önlem amaçlı şekilde de kullanılır. Pire tasmalarının üstünde pireleri bayıltmak adına üretilen, ağır fosfor maddesi bulunur. Kediler tasmalarından huzursuz olur ya da stres yaparlarsa çıkarmak isteyebilirler. Bu vaziyetlerde ondan önce kişinin kendisi çıkarmalıdır. Çünkü eğer kedi tasmayı yalarsa, bu vaziyet mide ve ağız enfeksiyonuna neden olabilir.

Pire Tasması ile Pire Damlası Birlikte Kullanılır Mı?

Pire tasması tek olarak yetersiz kalan fakat pire damlası ile birlikte kullanıldığı zaman tam olarak koruma sağlayan, pireler karşı alınacak önlemler arasındadır. Pire damlası ile birlikte pire tasması da kullanılabilir. Fakat dikkat edilmesi gereken husus; kedinin rahatsız olarak tasmayı ısırmasıdır.

Yavru Kediye ve Hamile Kediye Pire Damlası Uygulanır Mı?

Yavru kedilerin de pirelerden kurtulması mümkündür. Bunun pek çok yolu bulunur ancak yavru kediye pire ilacı genel olarak önerilmez. Yavru kedilerin annesi yanında ise ve sürt emiyor ise anneye pire ilacı uygulamak yeterli olacaktır. Yavru kedi yeni doğmuşsa pire ilacını direkt şekilde bünyesi kaldırmayacaktır. Kedi, yavruysa ve annesi yanında yoksa kedinin sağlık vaziyeti kaç aylık olduğu gibi unsurlar çok mühimdir. Bunun adına her vaziyette ümraniye veteriner doktorlarından uzman yardımı alınması gerekmektedir.

Hamile kedilerin vaziyetine göre farklılık gösterebilir. Hamile kediye pire damlası yapılması için gebeliğin kaçıncı haftasında olduğu önemlidir. Doğuma yakın olarak pire damlasının yapılması pek önerilmez. Ancak yeni başlayan hamilelik adına kediye pire ilacı uygulanabilir. Elbette pire damlası yapılacak olan kedinin sağlık vaziyeti oldukça önemlidir. Veteriner doktora gösterilmeden yapılacak pire damlası uygulaması bu vaziyette alınacak risk değildir.

Kedi Piresi İnsana Bulaşır mı?

Kedi piresi genel olarak insanlara geçmez. Pireler, kedilerin kendi sıcaklık derecesiyle ilgilenir ve insanları çok fazla ilgi çekici bulmazlar. Ancak kediye bulaşan pire; önceden de bahsedildiği üzere kum piresi ise kişiye de bulaşabilir. Kimi pire türleri insanları da seçmektedir. Isırıkları cilt üstünde belirgin kızarıklara neden olabilir. Devamlı kaşınma vaziyeti yaşanabilir ve çok sıklıkla çoğalırlar. Genel olarak gece uyurken, bacaklardan beslenmeyi tercih eden pirelerden kurtulabilmek adına yapılması gereken 6 değişik olay bulunur. Bunlar;

Eczaneden pire ilacı almak,

Eczaneden eve sıkmak üzere pire spreyi almak. bu metotla pireler hemen ölür ve çok fazla dağılmaya engel olur.

En kesin çözüm ise ilaçlama şirketleri ile irtibata geçip, evin ilaçlatmaktır.

Her çeşit ilaçma sonrasında ilaçlama yapılacak bölgeden biraz uzakta kalmak ilacı solumamak gerekmektedir. Kedi pireleri insana geçerse farkedilmesi, kediye göre daha basittir. Kaşınma ve gıdıklama şeklinde his oluşturmaktadır.

İnsanlar, kediler gibi tüylü olmadığından ötürü deri üstünde pireleri görmek mümkündür.

[maxbutton id=”1″ ]

Pire İlacının Vakti Ne Kadar?

Pire ilacının etki etmesi kedi damlasının markasına göre farklılık göstermektedir. Bununla beraber ortalama şekilde 3 ay olarak açıklanabilir. 3 ayda bir kere olarak düzenli şekilde pire damlası yapılmadı tavsiye edilir.

Pire Damlası Fiyatı

Pire damlası fiyatları şu an 30 ile 55 Lira aralığında satılıyor.

​​​​​Pire Damlasının Etkisini Göstermesi

Pire damlası genel olarak 24 saat içerisinde pireleri yok eder. Pire ilacının doğru uygulanması ve kedinin yalamaması gerekir.

Pirelerin Kedilere Karşı Olan Zararları

Pireler, senenin 12 ay boyu aktif olan canlılar olsa bile havaların ısınmaya başlamasıyla beraber bu ufak parazitlerin varlığı yoğunlaşmaktadır. Kedilerin ve kedi sahiplerinin kabusu olan pirelerin kendisini sadece kaşınmasına sebep olduğunu düşünülmesiyle yanılmak mümkündür. Pirelerin kedilere zararları içerisinde en hafif olanı kaşıntı olup, bununla beraber kedilere pek çok hastalık bulaştırma riski de taşımaktadır. Bu sebeple pireler ile başka dış parazitler ile etken biçimde mücadele, kedi bakımı hakkında kesinlikle en çok önem verilmesi hususlardan birisidir. Kedi pireleri yaratmış olduğu hastalıklar aşağıdaki gibidir;

Kansızlık (Anemi)

Pireler, yazının başında da belirtildiği üzere, kan emen canlılar olup, yoğun pire olmasında bilhassa söz konusu yavru kediler olduğu zaman anemi, halk arasında bilinen adı ile kansızlığa sebep olabilir. Kediler için kansızlık oldukça ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bununla beraber kedilerin yaşamını kaybetmesine sebep olabilir. Solgun renk, beyaz diş eti kediler için kansızlık belirtileri içerisinde yer almaktadır. Ümraniye veteriner hekimleri tarafından kansızlık tedavisi uygulanabilir.

Pire Alerjisi

Pireler, kedileri ısırdıkları zaman salyaları kedilerin kanına karışarak, alerjik bünyeli kediler bu salya içerisinde bulunan protein sebebi ile pire alerjisi geliştirebilirler. Kediler için pire alerjisi ısırmış olduğu yeri değil büyün vücudun kaşınmasına sebep olur. Hatta fazla kaşınma nedeniyle kedide tüy dökülmesi, ileri etaplarda yaralar dahi ortaya çıkabilmektedir.

Yaralar

Pire alerjisi bulunmayan kedilerde aşırı kaşınma nedeni ile tüylerini dökebilirler, hatta gayet ciddi yaralar da oluşabilmektedir. Pirelerin sebebiyle devamlı kaşınma kaynaklı yaralar enfeksiyona oldukça açıktır ve genel olarak bu yaralarda ciddi enfeksiyonlar meydana gelir. Bu ise oldukça zor ve uzun tedavi süreci manasına gelir.

Tenyalar

İç parazit türü kediler adına ölümcül olacak kadar ciddi bir problemdir ve pireler kedilerde iç parazit , bilhassa tenya bulaştırırlar. Tenyalar ise yavru kediler adına gerçekten oldukça tehlikelidir. Bu sebepten ötürü kedilerde dış ve iç parazit mücadelesinin beraber yürütülmesi önemlidir. Çünkü dış parazitler, kediler için iç parazit bulaştırma riskini de taşımaktadır. Bundan ötürü pireler ile etkin biçimde mücadele edilerek, kediler pirelerden korunmaz ise iç parazit problemiyle başa çıkmak da olanaksız gibi bir şeydir.

Huzursuzluk

Kimse devamlı istemez. Bu kediler adına da geçerlidir. Pirelerin yüzünden devamlı kaşınmak zorunda kalan bu hayvanlarda huzursuzluk baş göstererek, bütün hayatlarını olumsuz etkilemektedir.

Pirelerden Kurtulmak İçin Neler Yapılmalı?

Limonlu özel solüsyonlar yapabilir. Kedi piresi damlası hususi vaziyetlerde kullanılmamaktadır. Hamile ya da yavru kedilerde bilhassa kedi piresi damlası uzmanlar tarafından önerilmemektedir. Limon kabuğu rende edilerek yarım litre su içerisinde kaynatılmalıdır. Daha sonrasında bir gece dinlendirerek, kedinin tüylerinin üstüne sürülmelidir. Banyo yaptırır gibi yoğun şekilde yapılmamalıdır ve bu ayda bir defa tekrarlanmalıdır. Bunun dışında biberiyeden yararlanmak kesindir. Biberiye de kuvvetli bir pire kovucudur. Aynı limonlu solüsyon hazırlanırken olduğu üzere biberiye de bir çay kaşığına yarım litre olacak biçimde kaynatıp dinlendirdikten sonra uygulanabilir. Bunun dışında biberiye toz şekilde kedi yatağının altına da koyulabilir.

Bir başka metot pire tarağıdır. Banyo yağı su ile seyreltilip, kedilerin tüyleri ıslatıldıktan sonra pire tarağı yardımı ile pirelerden kurtulmak mümkün olabilir. Bu tarak, özel şekilde pet shopta ya da veterinerlerde bulunabilir. Toplanan pireler yeniden kaçmaması adına kenarda kase içerisinde su koyarak içerisine dökülebilir. Pire tozu, pire tarağında olduğu gibi etkili bir yöntemdir. Pire tozu kediler üstünde tüylerinin içerisinde sürülerek de kullanılan çeşitleri olduğu gibi, ev için de bulunmaktadır. Bu yöntemlerin her ikisi de netice almak adına etkilidir. Kedinin yatağı ve oyuncakları sık sık yıkanmalıdır. Evin temizliği, pirelerin yuvarlanıp yerleşmemesi adına gereklidir. Bu sahaların sık sık temizlenmesi atlanmayacak bir noktadır. Çünkü pireler kedilerin üstünde yaşamalarından çok, ev içinde kimi bölgelere yumurta bırakmış olma ihtimalleri bulunur. Bilhassa yastık ya da yatak gibi kumaşlı olan ürünlerin yüksek ısı ile yıkanması gerekir. Aksi halde pirelerden kurtarılan kedi yeniden bu yerlerden pire kapabilir.

[maxbutton id=”1″ ]

Veteriner Hekimlerde Pirelerden Kurtulmak

Pirelerden kesin olarak kurtulmanın kesin yolu veteriner hekimlerdir. Ümraniye veteriner hekimler sayesinde İstanbul’da yaşayıp bu konudan muzdarip olan kişilere yardımcı olunmaktadır. Kedi pireleri hem insan sağlığı hem de kedi sağlığı açısından çok büyük zararlara neden olmaktadır. Ümraniye veteriner doktorları sayesinde kedilerin pirelerden kurtulması mümkündür. Ümraniye veteriner hekimler sayesinde kediler özenle ve dikkatlice tedavi edilmektedir.

Kedi pireleri yukarıda belirtildiği üzere oldukça zor ve acı veren parazitlerdir. Bu yüzden veteriner hekimlere başvurmak, hem kişinin kendi sağlığı için hem de kedisinin sağlığı için faydalı olacaktır. Ümraniye veteriner hekimleri tarafından yapılan tedavilerde pek çok tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Hassaslık ile bu yolları izleyen ümraniye veteriner hekimler işlerinde oldukça başarılıdırlar. Bu yüzden İstanbul’da Ümraniye şehrinde yaşayanlar, kedi piresi sorunları ile karşı karşıya geldiğinde buradaki uzman hekimlere başvurmalıdırlar. Bu şekilde kedi pirelerinden kolay ve sağlıklı bir biçimde kurtulmak mümkün olacaktır.

kedi piresi 1


kedilerde-mantar-hastaligi-1200x800.jpg

Kedilerde görülen mantar hastalığının tıp alanındaki karşılığı Trichophytosis’dir. Bu mantar virüsü hemen hemen tüm canlılarda cilt hastalıklarına neden olan bir virüs olarak dikkat çekiyor. Mantar hastalığı genel olarak deri, kıl ve tırnak gibi dokularda görülen kızarıklık, kaşıntı, sulanma ve pullanma gibi belirtiler ile kendisini gösteren bir enfeksiyon türü olarak biliniyor. Eğer ki tedavi edilmez ise mantar enfeksiyonu üzerine başka enfeksiyonlar da dahil olabiliyor. Tedavi edilmemesi durumunda kedilerin tüm vücuduna kademe kademe ilerleyerek etkisi altına alıyor.

Kedilerde görülen ve tedavi edilmeyen mantar hastalığı hızlı bir şekilde tüm vücuda yayıldığı gibi mantar enfeksiyonu özelliklerinden çıkarak uyuz, egzama ve sedef gibi bir takım enfeksiyonlara dönüşebiliyor. Böyle bir enfeksiyon kedilerin tüm tüylerini dökebildiği gibi ciltlerinde derin yaraların oluşmasına da neden olabiliyor. Önlem alınmaması durumunda ortaya çıkacak bir başka sorun ise lenf bezlerinin iltihaplanmasıdır.

İNDEX

Kedilerde Mantar Hastalığında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Kedilerde Mantar Nasıl Anlaşılır?

Kedilerde Mantar Çeşitleri

Uzmandan Yardım Alın

Mantar için Ev Ortamında Alınacak Önlemler

Kedilerde Mantar Hastalığı için Tedavi Yöntemleri

Mantara Benzer Hastalıklar

Mantar Tanısı Nasıl Konulur?

Mantarın Genel Belirtileri

Mantarın Bulaşmasını Nasıl Önleriz?

Kedilerden İnsanlara Bulaşan Mantar?

Mantar En Çok Nerede Görülür?

Barınaktan Kedi Sahiplenirken Dikkat Edin

Mantar dokusu tedavi edilmemesi durumunda kendi üzerine yeni parçalar ekleyerek çok daha geniş alana yayılabildiği gibi sağlıklı kedilere de bulaşma riski durumunu ortaya çıkarıyor. Bu nedenle kedilerde mantar hastalığının görülmesi durumunda erken teşhis ile tedavilerine başlanmalıdır. Bilinmesi gereken bir başka önemli konu da kedilerde mantar enfeksiyonu olması durumunda insanlara da bulaşma riskidir. Kedilerden insanlara bulaşan tek hastalık mantar hastalığıdır.

Kedilerde Mantar Hastalığında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Mantar, genel olarak nemi, sıcağı seven ve bulaşıcı özelliği olan bir enfeksiyondur. Mantar enfeksiyonunun erken teşhis edilmesi oldukça önemlidir. Hızlı yayılan bir özelliğe sahip olması nedeni ile ne kadar erken önlem alınırsa kedilerin tüm vücutlarına etkisi altına alması o kadar önlenmiş olur. Eğer ki bir ev içerisinde birden fazla kesi var ise ve bu kedilerden sadece birinde mantar hastalığı mevcutsa diğer kedilere de mantar enfeksiyonunun bulaşması an meselesidir.

[maxbutton id=”1″ ]

Büyük bir sorun olarak görülen kedilerde mantar hastalığı durumunda kesiler sürekli huzursuz bir durumda olurlar. Bu enfeksiyon kedilerin davranışlarını olumsuz yönde etkiler. Davranışlarının değişmesinden dolayı kedilerde mantar enfeksiyonu sürekli kaşıntı belirtisi ile ortaya çıkar ve kedileri inanılmaz rahatsız eder. Mantar enfeksiyonu kedilerde stres, huzursuzluk, asabiyet, gece yarısı bağırma, etrafa çiş ve kaka yapma eğilimlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Aynı zamanda kedilerde mantar hastalığı ile kediler normalinden çok daha iştahsız olurlar.

Mantar enfeksiyonunun kedilerde ortaya çıkardığı en büyük belirtilerden birisi de ateş durumudur. Kedilerin mantar enfeksiyonundan dolayı ateşlenmesi ender görülen bir durumdur. Ancak ateşlenme durumunda yüksek ateş durumları görülebiliyor. Ateş durumunun görülmesinin nedeni mantar enfeksiyonunun tüm vücuda yayılması ile birlikte vücutta ödem ve iltihap gibi durumların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu da kedilerdeki tüm sistemi olumsuz anlamda yakından ilgilendiriyor.

kedilerde mantar soru cevap

Kedi besleyen kişilerin bu belirtilerin sürekli olup olmadığı konusunda takipte kalarak bu belirtilerin olası bir durumda ortaya çıkmasında erken önlem alınması gerekiyor. Çünkü kedilerde mantar diğer canlılarda da olduğu gibi hızlı yayılan bir özelliğe sahiptir. Kedilere verilen tavuklu gıdalar ile kuru ve yaş mamaların mantar yaptığı konusunda görüş bildirilse de bu tür gıdaların kedilerde mantar hastalığı yapmadığı tespit edilmiştir.

Kediler için kullanılan bazı gıdalar da mantar hastalığına neden olmaz ancak mantar hastalığını tetikleme özelliğine sahiptir. Tavuk ve tavuk ürünleri kedilerde mantar yapmaz ancak bu enfeksiyonu etkileyebilir. Bunun ana nedeni tavuk eti ve ürünleri kedilerin deri ve tüy gibi tüm keratin dokularının etkilenmesine neden olur. Kedilerin sürekli tavuk, kaz, ördek gibi gıdalar ile beslenmelerini sağlamak mantar hastalığının tetiklemesine neden olabiliyor. Ancak bu durum her ne kadar tetiklemek ile kalsa da tek başına mantar hastalığı yaptığını söylemek de yanlış olur.

Kedilerde Mantar Hastalığı Olup Olmadığı Nasıl Anlaşılır?

Kedilerde görülen mantar hastalığı ilk olarak deri üzerinde bir nokta şeklinde başlar. Oluşan bu noktada ortaya çıkan kızarıklık mantar mikrobunun gelişmesine neden olur. Bu noktada kedilerde hafif ve orta şiddette kaşıntı vakaları görülür. Bu durumu kedilerin bir noktaya sürekli odaklanarak kaşınmasından anlamak mümkündür. Bu sorun göz ardı edilme ya da farkına varılmaz ise kısa bir süre sonra kedilerin tüm vücuduna yayılma özelliği gösterir. Yayılma hızlı olacağı gibi iltihap şekline bürünür ve kedilerde mantar hastalığı boyut atlamış olur.

Genellikle kedilerde mantar hastalığı ilgili bölgelerde tüy dökülmesine de neden olabiliyor. Ancak kesi sahiplerinin bilmesi gereken en önemli özellik kedilerde görülen her tüy dökümü mantar hastalığına işaret değildir. Mantar enfeksiyonuna bağlı olarak ortaya çıkan tüy dökülmesi ile birlikte kedilerde egzama durumları da baş gösterebilir. Bunun için ümraniye veteriner hizmetleri ile bu durumun mantar mı egzama mı olduğunun tespit edilmesi gerekiyor. Veterinerler kedilerin şikayet ettikleri noktalarından deri örneği alarak mikroskobik inceleme yaparak teşhis için önemli adımlar atarlar.

Kedilerden alınan deri dokusu örneği bir sıvı içerisinde bir gün boyunca bekletilir. Sonrasında ise mikroskobik incelemelere tabi tutulur. Bu işlem ile ilgili kedilerde görülen şikayetlerin mantar mı yoksa egzama mı olduğu teşhis edilmiş olur. Kedilerde mantar hastalığının belirtileri arasında tüy dökülme durumları söylense de her mantar hastalığının tüy dökmediği de bilinen bir gerçektir. Hatta bazı mantar hastalıklarında kedilerde kızarıklık bile fark edilemeyecek derecede düşük seviyede olabiliyor. Aynı zamanda beyaz kedilerde deri rengi pembe olduğundan dolayı kızarıklığın farkına bile varılamayabiliyor.

Kedilerde Görülen Mantar Hastalığının Çeşitleri Nelerdir?

Kedilerde görülen mantar hastalığının birçok çeşidi söz konusudur. Özellikle yavru kedilerde yemek yedikten sonra çeneleri ile ağız kenarlarını yalamalarına bağlı olarak ağız ve çene altında oluşan siyah noktalar, çene mantarı, çene uyuzu gibi hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ağız ve çene kenarında kedilerin yalanmasına bağlı olarak ortaya çıkan artıklar, evrim geçirme özelliği ile mikrobik bir durumun ortaya çıkmasına neden oluyor. Böyle bir durumda mantar enfeksiyonu ağız ve çeneden başlayarak boğaz ve boyun kısımlarına kadar yayılma gösterebiliyor.

Bu belirtilerin kedilerde mantar hastalığı oluşumuna neden olduğu bilinerek vakit geçirilmeden mutlaka bir veterinere başvurmak gerekiyor. İhmal edilmesi durumunda hem kedilerin yaşayacağı rahatsızlık artacak hem de evdeki diğer kişilerin de kedilerde mantar hastalığı ile ortaya çıkan enfeksiyona maruz kalacaklardır. Özellikle kedilerde mantar hastalığı ile ilgili detaylı bilgiler edinmek, diğer kedi sahipleri ile görüşerek bilgi paylaşımında bulunmak kedilerde mantar hastalığı hakkında bilinçlenme adına oldukça önemli bir adımdır.

Uzmandan Yardım Almak Önemli

Birçok kişi kedilerinin mantar hastalığının belirtilerini göstermesi ile birlikte uzman bir destek yerine bu konuda hiçbir yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerden bilgi almak istiyor. Yanlış bilinen bilgilere güvenilerek yapılan uygulamalar ile de kedilerde görülen mantar hastalığının iyileşmesine değil daha çok gelişmesine neden olunuyor. Bu nedenle kedilerde görülen mantar hastalığı belirtilerinin gözlemlenmesi ile birlikte mutlaka uzman bir veterinere başvurmak gerekiyor. Bu konuda hizmet veren ümraniye veteriner hizmetlerinde öncelikle kedi sahibinden kedinin şikayetleri dinleniyor. Kedilerin şikayetlerine istinaden ümraniye veteriner tarafından kedi gözlemleniyor.

Gözlemleme neticesinde kedinin davranışları, aşırı ya da orta derecede kaşıntı ve tüy dökme gibi durumları söz konusu ise gerekli tetkikler yapılıyor. Kedilerde bu belirtiler olmasa da deride kızarıklık olup olmadığı ümraniye veteriner hizmetleri kapsamında mutlaka inceleniyor. Bu belirtiler her ne kadar mantar enfeksiyonuna işaret etse de birbirine yakın hastalıklar benzer belirtiler ile ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle kulaktan dolma bilgiler ile değil mutlaka ümraniye veteriner hizmetleri kapsamında bu şikayetlerin incelenmesine olanak sağlanmalıdır.

Kedilerden alınan doku örneklerinin laboratuvar ortamında incelenmesi neticesinde bu şikayetlere neden olan hastalık tam olarak teşhis edilerek kediler için tedavi yöntemleri belirleniyor. Bulaşıcı bir hastalık olan mantar, uyuz ve egzama gibi hastalıkların tespit edilmesi durumunda kediler karantinaya alınarak bu hastalıkların bulaşıcı özelliklerinden insanlar ve diğer canlılar korunuyor.

Mantar Hastalığı İçin Ev Ortamında Alınacak Önlemler Nelerdir?

Kedilerde mantar enfeksiyonu olsun ya da olmasın ev ortamında alınacak bir takım önlemler söz konusudur. Bu önlemlerin başında kedilerin bulunduğu ortamın hijyenik olması, mama kaselerinin düzenli olarak temizlenmesi, tuvalet alışkanlıklarını belli bir yere yapmalarının öğretilmesi alınması gereken en temel önlemlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra kedilerin yaşam alanlarının sirkeli su ile temizlenmesi olası bir mantar enfeksiyonunun oluşmasını engelleyen en önemli yöntem olarak dikkat çekiyor.

Kedilerin bakımlarının da periyodik bir şekilde yerine getirilmesi gerekiyor. Özellikle tüylerinin bakımı bu konuda oldukça önemli. Kedilerin tüyleri çeşitli mikroorganizmaların yaşam alanı olması nedeni ile oldukça elverişli. Bu gerçek karşısında kedilerin tüyleri belirli aralıklar ile taranmalı oluşabilecek enfeksiyonlara karşı kedinin korunması sağlanabilir.

Mantar hastalığı ile mücadele için ümraniye veteriner hizmetlerinde olduğu gibi çeşitli bilgilendirmelerin uzman kişilerden alınması atılacak ve alınacak önlemler açısından büyük önem arz ediyor. Hastalıkların görüntüleri ve belirtilerinin birbirine yakın hatta aynı olması nedeni ile belirtilere neden olan hastalığın tam olarak teşhis edilebilmesi için mutlaka tıbbi bir hizmet almak gerekiyor.

[maxbutton id=”1″ ]

Kedilerde Mantar Hastalığı İçin Uygulanan Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kedilerde mantar belirtileri baş göstermiş ise yapılması gereken ilk iş deri üzerindeki değişim üzerine sirke ya da baticon sürülmesidir. Bu sürme işlemi ile birlikte bölge kuruduktan sonra aynı bölge üzerine çok etkili olan trivazol krem sürülebilir. Normal şartlar altında mantar mikrobu başlangıç aşamasında ise bu uygulamaları bir kaç kez uyguladıktan sonra geçiyor. Ancak mantar enfeksiyonu inatçı bir yapıda ise bu uygulamalar birkaç gün devam etmesi gerekiyor. Bu nedenle bu uygulamalar yapılırken mutlaka gözle takip yapılmalıdır. Uygulama sonrasında enfeksiyonda geçme belirtileri varsa uygulama enfeksiyon bitene kadar uygulanmalıdır.

Belirtilen bu uygulamaların aksine enfeksiyon geçmek yerine daha da yaygınlaşmış ise mutlaka uzman bir veterinere gitmek gerekiyor. Bu nedenle kedilerde mantar hastalığı şüphesi ile ümraniye veteriner hizmetlerinden yararlanmak için mutlaka doku örneğinin incelenmesinin talep edilmesi gerekiyor. Çünkü doku örneğinin incelenmesi ile hastalığın tam olarak teşhisi konulabiliyor. Tam teşhis olmaz ise farklı hastalıklar için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Bu da kedilerin iyileşmesinden ziyade daha fazla rahatsızlık yaşamalarına neden olur.

Göz ile inceleme neticesinde mantar ile egzamanın birbirinden ayırt edilmesi oldukça zordur. Çünkü bu iki enfeksiyon % 90 oranında birbirine benzerlik gösteriyor. Bu iki hastalığın arasında çok az fark vardır ve bu farkları uzman veteriner yapacağı işlemler ile ortaya çıkarabilir. Kedilerdeki mantar hastalığı için ümraniye veteriner hizmetlerinde öncelikle kedilerin hemogram tablosu incelenerek enfeksiyonun kedinin vücudunda ilerleme sağlayıp sağlamadığı, sağlamış ise ne derece ilerleme kat ettiği tespit ediliyor.

Uzman veteriner kedilerdeki mantar enfeksiyonu teşhisi aşamasında hemen iğne vurma ve ilaç vermez. Hastalığa aşama aşama yaklaşır ve hastalığı tam teşhis eder. Enfeksiyonun lenflere ulaşıp ulaşmadığını kontrol eder. Tüm bu işlemlerden sonra da hastalığın anatomisini çıkararak gerekli tedavi yöntemleri belirler.

Kedilerde Mantar ile Benzerlik Görülen Hastalıklar

Kediler cilt ve deri hastalıkları konusunda oldukça hassas canlılardır. Cilt ve deri hastalıkları konusunda yaşamış oldukları bu hassasiyetleri nedeni ile bakım ve temizlikleri de oldukça önemlidir. Bu konularda dikkat edilmesi gereken bir başka önemli konu da kedilerin bağışıklık sistemleridir. Bağışıklık sistemlerinin belli seviyenin altına düşmesi mantar başta olmak üzere birçok cilt hastalıkların ortaya çıkmasına neden oluyor.

Kedi sahiplerinin veterinere gitmelerinin % 40’ı mantar ve cilt hastalıklarıdır. Bir kedinin derisi ya da kürküne bir şey olmuş ise bunun ana nedeni parazitler, mikroorganizmalar ve mantar enfeksiyonlarıdır. Parazitler kedilerde özellikle kulak arkalarında fazlası ile görülebiliyor. Parazitler oluşumlarından sonra önlem alınmaz ise mantar ve diğer enfeksiyon hastalıklarına neden olabiliyor. Mantar hastalığını içeren tüm belirtiler bir pirenin neden olduğu etkiler ile benzerlik gösterebilir. Bu nedenle bu belirtilerin ortak olduğunu ancak rahatsızlığın ana nedeninin tam olarak ne olduğunun tespit edilmesi gerekiyor.

Kedilere Mantar Tanısı Nasıl Konur?

Veteriner tarafından ele alınan birçok tedavi yöntemi vardır. Deriden alınan doku örneğinin mikroskop ile incelenmesi yönteminin dışında deneme yanılma yöntemleri de uygulanır. Birçok belirtinin birçok hastalığın ortak belirtisi olması nedeni ile yan etkisi olmayan ilaç ve kremler ile tedavi süreci başlar. Tedavi süreci boyunca kedi dikkatli bir şekilde gözlemlenir. Hastalığa neden olan enfeksiyonun iyileşme sürecine girmesi durumunda hastalığın tam olarak ne olduğu konusunda kesin teşhis konmuş olur.

Veteriner tarafından uygulanan bir başka yöntem de kedilerin derisini halkalı solucan olarak nitelendirilen mantar hastalığı olup olmadığını tespit etmek için ultraviyole ışığında incelemeye alabilir. Aynı zamanda maya ve bakteri için smir parazitler için de ufak bir parça örneği alabilir ya da hücresel değişimlerin olup olmadığını anlamak için biyopsi işlemi yapar.

Kedilerde görülen her kaşıntı mantar hastalığı değildir. Kediler beslenmiş olduğu mamalardan kaynaklanan alerjik durumların oluşması nedeni ile de kaşınabiliyorlar. Bu nedenle teknik bir inceleme ile bu kaşıntıların ana nedenleri ortaya çıkarılabiliyor. Özellikle kaşıntı ile birlikte kedilerde görülen iştahsızlık ve depresif durumlar herhangi bir enfeksiyonun habercisi olarak yorumlanabiliyor.

Kedilerde Ortaya Çıkan Mantar Hastalığının Genel Belirtileri Nelerdir?

Kedilerde ortaya çıkan mantar hastalığının birçok genel belirtisi vardır. Bu belirtilerin başlıcaları şunlardan oluşuyor;

  • Kedilerin sık sık kaşınması tam anlamı ile mantar hastalığına işaret değil ancak ihtimali olan bir durumdur.
  • Kedilerin derisindeki pigment değişikliği mantar hastalığına işaret eden bir durumdur.
  • Kedideki kaşıntının mantardan mı yoksa yediği bir besinin ortaya çıkardığı alerjik bir durumdsan olduğunu anlamak için veterinerin önereceği dışlama diyeti yapılabilir.
  • Kedilerin vücutlarının muhtelif yerlerinde meydana gelen yumru şeklindeki olumlar da mantar hastalığına işaret eden bir durumdur.
  • Deri üzerinde başlangıç aşamasında ihmal edilmesi ya da farkına verilmemesine bağlı olarak pul oluşumu ve pulların döküntü noktasına dönüşmesi,
  • Deri üzerindeki ufak boyutlu yaraların üzerinde sulanma meydana gelmesi,
  • Kedilerin tüylerinin mevsim geçişlerinden bağımsız olarak hızlı ve yoğun bir şekilde dökülmesi mantar hastalığına işaret olacak bir durumdur.
  • Kedilerin normalinden daha sakin ve huzursuz olması,

Alışılagelmişin dışında aşırı sinirlilik de mantar hastalığı için değerlendirilen belirtilerden birisidir.

Kedilerde Mantar Hastalığının Nedeni Sadece Enfeksiyon Mudur?

Doğru bilinen yanlışlardan birisi de kedilerde görülen her mantar hastalığının ana nedeninin enfeksiyon olduğunun düşünülmesidir. Oysaki kediler, enfeksiyon haricinde bağışıklık sistemlerinin düzensizliğe uğraması ile de mantar hastalığına yakalanabiliyor. İnsanlarda ve diğer canlılarda olduğu gibi bağışıklık sisteminin gerilemesi enfeksiyonlara kapıların açılması demektir. Bu nedenle bağışıklık sistemlerindeki bu değişim neticesinde kedilerin bünyeleri enfeksiyonlara karşı duyarlılıklarını yitireceklerinden çok kolay bir şekilde mantar başta olmak üzere birçok cilt sorunları ile karşı karşıya kalabiliyorlar.

[maxbutton id=”1″ ]

Kedilerdeki Mantar Hastalığının Bulaşıcı Etkisinden Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?

Kedilerde görülen mantar hastalığı belirtilen tüm belirtiler ile kendisini hissettiriyor. Bu belirtilerin görülmesinden sonra olası bir mantar vakası ihtimaline karşı bir takım önlemler alınmalıdır. Özellikle çıplak elle kedilerin tüylerine dokunulmaması gerekiyor. Bunun yanı sıra kedi tüylerinin açık yaralar ile temasının engellenmesi gerekiyor. Kedilerin yaşam alanlarının mantar ve diğer cilt hastalıklarının ürümesini engelleyecek şekilde hijyenik bir şekilde tutulması gerekiyor.

Kedilerde mantar ve diğer cilt hastalıklarının görülmesi durumunda özellikle küçük çocuklar ile kedilerin temas edilmesi engellenmelidir. Çünkü kedilerdeki mantar enfeksiyonu kediden insana geçen tek enfeksiyon olarak biliniyor. Kedilerin bastıkları yerlere çıplak ayak ile basılmaması da alınması gereken önlemlerden birisidir. Çünkü mantar ve diğer cilt hastalıklarına bağlı enfeksiyonlar parmak aralarında ve tırnak üzerinde kendisine yer edinebiliyor.

Kedilerin mantar ya da diğer cilt sorunlarına maruz kaldığına dair bir şüphe söz konusu ise kesin bir teşhis konana kadar cilt ve deri hastalıkları uzmanına konu ile ilgili muayene olunarak doktorun önerdiği ilaçların kullanımına başlanabilir. Kedilerin mama kasesi içinde bulunan mamaların günlük olarak değiştirilmesi gerekiyor. Mamaların uzun süre kase içerisinde kalması bir takım bakterilerin oluşumuna neden olduğu için bu durum başta mantar olmak üzere birçok cilt rahatsızlığının kapısını aralayabiliyor.

Kedilerin mantar benzeri cilt hastalıklarına yakalanmaması için dikkat edilmesi gereken bir başka önemli konu da kedilerin beslenme alışkanlıklarının normal düzeyde tutulmasıdır. Çünkü beslenme bozuklukları kedilerin bünyelerinde dalgalanmalar meydana getirdiği için mantar şikayetlerinin oluşması için zemin oluşturuyor.

Kedilerde Görülen Mantar Hastalığı Nasıl Bir Hastalıktır?

Kedilerde görülen mantar hastalığı oldukça hassas bir hastalıktır. En son noktaya kadar yok edilmediği sürece hızlı bir şekilde yeniden yayılma özelliğine sahip olması ile biliniyor. Bu nedenle tedavi edilirken mantar enfeksiyonundan en ufak bir parçanın kalmamasına dikkat edilmesi gerekiyor. Mantar hastalığının kuluçka süresi kısa süre içinde gerçekleştiği için hızlı yayılma özelliği söz konusudur. Kuluçka sürecinde mantar hastalığına bağlı herhangi bir belirti görülmez. Kedilerin kaşınmaya başlaması ve tüylerinde gözle görülür bir dökülme söz konusu ise mantar virüsünün kuluçkadan çıktığı anlaşılır.

Kedilerden İnsanlara Bulaşan Mantarlar İnsanlarda Hangi Çeşit Mantarlara Dönüşür?

Kedilerden insanlara bulaşan mantar enfeksiyonu tek bir bakteri türü olarak bulaşsa da insan vücuduna bulaştıktan sonra mutasyona uğrayarak farklı mantar çeşitleri olarak kendisini gösteriyor. Kedilerden insanlara bulaşan ve insanlarda vücut mantarı olarak ortaya çıkan bu mantar türü genellikle genç ve orta yaş gruplarında görülebiliyor. Tedavisi konusunda endişe edilecek bir durum söz konusu değildir. Hafif bir tıbbi müdahale ile hastalıktan kurtulmak mümkün.

Kedilerden insanlara bulaştıktan sonra kendisini belirgin bir şekilde gösteren mantar türü ayak mantarı olarak biliniyor. Ayak mantarı en sık rastlanan mantar türü olmasından dolayı bu konuda sorun yaşayan birçok kişi söz konusudur. Ayak mantarında tırnaklar sarı renge bürünürken ayaklar ayakkabı içerisinde sürekli terleme nöbetleri ile karşı karşıya kalır. Ayakların gün içerisinde ayakkabı gibi kapalı bir ortam içerisinde kalması bu mantarda kurtulmak diğer mantar çeşitlerine göre daha zordur.

Kedilerden bulaşarak insanlarda kendisini farklı bir biçimde gösteren bir başka mantar türü de kasık mantarıdır. Kasık mantarı üretral bölgede bacaklar ile kasık bölgesinin birleştiği alanda kaçıntı ve döküntü şeklinde kendisini gösterebiliyor. Ayak mantarından sonra kapalı bir alana sürekli maruz kalan bu bölgedeki mantarın tedavi edilmesi zaman alabiliyor.

Kedilerden bulaşan ancak önlem alınmadığı takdirde insanların bağışıklık sistemini tehdit eden mantar türü ise maya mantarları olarak biliniyor. Bu tür mantarlar için belirtilerin hissedilmeye başlanması ile birlikte zaman geçirilmeden mutlaka muayene olunmalı ve tedaviye başlanmalıdır.

[maxbutton id=”1″ ]

Mantar Hastalığı Kedilerde En Çok Nerede Görülür?

Kedilerde mantar enfeksiyonunun sıklıkla görüldüğü belirli bölgeler söz konusudur. Özellikle pati olarak belirlenen el ve ayak bölgelerinde yer alan parmak aralarında ve tırnak içlerinde yuvalanma yapar. Bu bölgeden başlayan hastalık zamanla önlem alınmaması durumunda tüm vücuda yayılabiliyor. Mantar enfeksiyonunun sıklıkla görüldüğü bir başka bölge de kedilerin kulak içidir. Bu bölgelerde yoğun bir şekilde oluşan akıntılar mantar enfeksiyonunun oluşumunda etkili olabiliyor.

Kedilerin sıvı mama yemeleri ile birlikte mama artıklarının çene kısımlarına bulaşması ve çene kısmında yer alan tüylerinin içine nüfuz etmesi ile birlikte zamanla mantar bakterisinin gelişimine neden olabiliyor. Çene kısmından başlayan mantar kedinin tüm yüz ve kafa kısmına kadar yayılma gösterebiliyor. Bu bölgelerden de sırt ve karın kısımlarında etkili olarak etkili bir tüy dökülmesini sağlıyorlar.

Barınaklardan Alınan Kedilerde Dikkat Edilecek Hususlar

Birçok hayvan sever kedi sahiplenmek için barınaklara başvuruyor. Özellikle pet shoplardaki kediler yerine barınaklarda sahiplenmeyi bekleyen bu minik dostlar barınaklardan alınarak yeni sahipleri ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Ancak barınaklardan kedi sahiplenme işleminde hayvan severlerin dikkat etmesi gereken önemli hususlar vardır. Bilindiği gibi barınaklar kesi sayısının fazla olduğu yerler olarak biliniyor. Bu nedenden dolayı da bir kedide görülen bir enfeksiyon diğer kedilere çok kolay bir şekilde yayılabiliyor.

Hayvan severler barınaklardan kedi sahiplenme işlemi ile ilk yapacakları iş kedilerin uzman bir veteriner tarafından genel çaplı muayenelerinin yapılmasıdır. Barınaklardaki kedilerde en sık görülen hastalıkların başında kedilerde mantar hastalığı geliyor. Özellikle barınak ortamında hastalığın hızlı bir şekilde yayılması ve sürekli bir devir daim şeklinde kendisini göstermesi hastalığın sürekli tekrarı anlamına geliyor.

Kedilerde görülen mantarlar hakkında az da olsa bilgi sahibi olan hayvan severler barınakta bulunan kedilerin hangisinde mantar hastalığı olabileceğini anlayabiliyorlar. Hem kedilerin sağlığına kavuşması hem de sahiplenerek daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini isteyen hayvan severler mantar virüsü olan kedileri veteriner hizmetleri ile sağlıklarına kavuşturabiliyorlar.

Kediler başta olmak üzere ev ortamında beslenen tüm hayvanlar için hayvan severlerin bilinçli olması kedilerin ve diğer canlıların olası bir hastalıkları durumunda hastalıklarından çok daha kolay kurtulmalarına olanak sağlıyor. Bilinçsizce yapılacak her bir işlem ve atılacak her bir adım hem hastalığın devamını sağlayacak hem de bu hastalıkla yapılan mücadeleler için harcanan bütçelerin artmasına neden oluyor.

Kedilerin daha sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmesi için kulaktan dolma bilgiler ile değil bilimsel temeli olan bilgiler ile bakımlarını yerine getirmek küçük dostlarımızın sağlıkları açısından büyük önem arz ediyor. Hastalıkların kedilerden insanlara bulaşması durumu söz konusu olmasına rağmen endişe edilecek bir durumun olmadığını uzmanlar açıklıyor.

kedilerde mantar soru cevap


kedilerde-kopeklerde-kan-gruplari-1200x800.jpg

Kedilerde ve köpeklerde kan grupları konumuzdaki başlıklar aşağıdaki gibidir. Dilediğiniz başlığa tıklayarak makale içerisinde o kısma gidebilirsiniz.

  1. Kedilerde Kan Grupları
  2. Kedi Irklarının Kan Grubuna Etkisi
  3. Köpeklerde Kan Grupları
  4. Kedi ve Köpek Dostlarımızda Kan Nakilleri Hakkında Önemli Bilgiler
  5. Alıcı ve Verici Canlı Arasındaki Kan Grubu Uyumunun Araştırılması
  6. Kan Kayıplarında Kan Nakil ve Kan Transfüzyon İşlemleri
  7. Kan Naklinde Uyumsuzluk Teşhisi

Kedilerde Kan Grupları

Evcil dostlarımız kedilerin de, tıpkı insanlar gibi; çeşitli kan grupları bulunur. Kedilerde kan grupları A, B ve AB olmak üzere toplam 3 türde kan grubu vardır. En yaygın bulunan kan grubu ise, A grubudur. AB kan grubu, çok nadir olarak görülen bir kan grubudur.

kedilerde kan grupları

Kan nakillerinde; kedilerde kan grupları konusuna dikkat edilmelidir. Aksi durumlar, ölümle sonuçlanabilecek sorunlara sebep olabilmektedir.

Kedi Irklarının Kan Grubuna Etkisi

Kedi ırkları, kedilerde kan grubunu belirleyebilmektedir. Bazı safkan kedilerde kan grupları çoğunlukla aynı olmaktadır. Örneğin; Siyam kedileri, genellikle A grubu kana sahiptir. British Shorthair – Egzotik Shorthair, Van kedisi ve Ankara kedisi gibi ırklar ise; çoğunlukla B grubundandır. Bengal, Scottish Fold, Sfenks ırkına ait olan kedilerse; nadir görülen AB kan grubuna sahip olabilmektedir.

Kedilerde kan grupları incelendiği zaman; köpeklere göre, çok daha basit tipte olduğu görülmektedir. Genellikle Amerika’daki kedi popülasyonunun, %90-95’i A grubudur. Avustralya’da ise, B kan grubuna sahip olan kedilerin sayısı oldukça fazladır.

A ya da B kan grubundan olan kediler, birbirlerine hiçbir şekilde kan veremezler. Bu durumda, sonuç ölümcül boyutta olabilmektedir. AB kan grubu ise, genel alıcı kan grubudur. AB kan grubundaki kediler, A ve B kan grubundaki kedilerden kan alabilmektedir.

Köpeklerde Kan Grupları

Köpeklerde kan grubu, kedilere göre daha karmaşıktır. Kanamalı kazalarda, şok, koma vb. gibi acil müdahale edilmesi gerekli olan bazı durumlarda, köpeğin kan grubunun bilinmesi önem taşır.

kopeklerde kan grupları

Köpeklerde kan grupları kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde yer alan çeşitli moleküller tarafından belirlenmektedir. Dog eritrosit antijen (DEA) olarak adlandırılmış olan, en az 6 tipte kan grubu belirlenmiştir. Bu kan gruplarının içinde, köpekler için en önemli olarak kabul gören; DEA I.I grubudur.

Kan grubu, DEA I.I negatif olan köpekler; üniversal donör olarak kabul edilir. Bu köpekler, köpeklerde kan grupları DEA I.I hem pozitif, hem negatif olan köpeklere kan verebilir. DEA I.I pozitif olan köpekler, yalnızca köpeklerde kan grupları DEA I.I pozitif olanlara kan verebilmektedir.

Köpeklerde kan grupları incelendiğinde; köpeklerin birçoğunun, DEA I.I pozitif kan grubuna sahip oldukları görülmektedir. Çok az bir kısmındaysa, DEA I.I negatif kan grubu bulunur. Golden Retriever, Labrador, Pit Bull, German Shepherd ırkı köpeklerde; DEA I.I negatif çıkma olasılığı yüksektir.

Kedi ve Köpek Dostlarımızda Kan Nakilleri Hakkında Önemli Bilgiler

Tıpkı bizlerin olduğu gibi, kedi ve köpek dostlarımızın da acil kan ihtiyaçları olabilmektedir. Bazen veteriner Ümraniye çevresinde bu tip arayışlara tek çözüm olmaktadır. Veteriner Ümraniye içerisinde hizmet veren veteriner kliniği çeşitli sorunlarda, kalıcı çözümler oluşturmaktadır.

Ümraniye veteriner ve Petopia Ümraniye çeşitli veteriner kliniği hizmetleri ile bulunduğu çevrede, hizmetleriyle söz sahibidir. Ümraniye veteriner hizmetlerinden yararlanmak, evcil dostlarınıza sorunlarında çözüm bulmak için; petopia Ümraniye içerisinde hizmet almak mümkündür. Ümraniye veteriner ve petopia Ümraniye içerisindeki hizmetlerde; kan kayıplarında yaşam kurtarıcı olarak, kan nakli uygulamaları yapılır. Bazı olaylarda ise, tüm kanın veteriner kliniği içerisinde değiştirilmesi gerekebilmektedir.

Kan nakillerindeki güvenilir olmayan kan aktarmalarında, ölümle sonuçlanabilen belirtiler görülür. Komplikasyonların nedenleri üzerine yapılan araştırmalar sonucunda, bazı sorunların ortaya çıktığı görülmüştür. Alyuvarların birbirleriyle birleşerek yığınlar yaparak çöktükleri (aglütinasyon) ve daha sonra eridikleri ve patladıkları (hemoliz) gözlenmiştir. Aglütinasyon olayı, temel olarak; alyuvarların üzerindeki antijen ile plazmada bulunmakta olan antikor faktörlerinden ileri gelmektedir.

[maxbutton id=”1″ ]

Alıcı ve Verici Canlı Arasındaki Kan Grubu Uyumunun Araştırılması

İnsanların kanı, taşıdıkları antijene göre 4 gruba ayrılır. İnsanlarda kan grupları; A, B, AB, ve 0 şeklindedir. Ayrıca Rh faktörü de bulunur. Kanında Rh faktörü bulananlar, Rh pozitif; bulunmayanlar, Rh negatiftir. Köpeklerde kan grupları faktörlerinin sayısı da, insanlarda Rh faktöründe olduğu gibi çok fazladır.

Köpeklerde kan gruplarının belirlenmesine yönelik yapılan çalışma ve yayınlar, 1950’li yıllarda başlamıştır. Köpeklerin alyuvarlarında, 7 çeşit antijen; plazmalarında 11 çeşit antikor olabileceği tespit edilmiştir. 14 farklı kan grubu faktörü olduğu belirtilmiştir. Veteriner kliniği içerisinde kan aktarımı, hayvanlarda kan aktarmanın zorunlu olduğu durumlarda yapılır.

Alıcı ve vericinin kanlarının birbirine uygunluğunun saptanabilmesi amacıyla, çarpraz karşılaştırma deneyleri yapılır. Bu denemeler, hemoliz ve aglütinasyon olaylarının kontrolünü sağlayabilen pratik bir yöntemlerdir. Örneğin kedilerde, A grubu insidansının yüksekliği düşünülecek olursa; kan aktarımlarının oluşturacağı riskin azlığı ortaya çıkar.

Kan Kayıplarında Kan Nakil ve Kan Transfüzyon İşlemleri

Akut kan kayıplarında dolaşım volümünü sağlayabilmek için, plazma ve doku sıvılarında dengeyi bozmayan kristaloid solüsyonlar kullanılabilmektedir. Kanın oksijen taşıma kapasitesini yerine koymak amaçlı işlemler yapılır. Alyuvarların sayısı, oksijen taşıma kapasitesini sağlamayacak derecede azalmışsa; bu durumda kan aktarımı daha uygun olmaktadır.

Kan aktarımları, vücut sıcaklığında uygulanır. Kan verici olarak kullanılacak hayvanlarda, belirli tipte özellikler aranmaktadır. Örneğin, köpek; 25 kg ve üzerinde olmalıdır. 2 ila 8 yaşları arasında olmalıdır. Kesinlikle, düzenli olarak aşılanmış olmalıdır. Klinik açıdan sağlıklı olmalı ve bir kerede 20 ml/kg’dan fazla kan alınmamalıdır. İkinci bir kan alımı için de, en az 3 hafta geçmesi beklenir.

Kedilerde kan alımında ise, kan verici kedi; 5 ila 7 kg arasında olmalıdır. 2-8 yaş arasında olması uygundur.

Düzenli olarak aşılanmış ve de klinik olarak herhangi bir hastalık taşımıyor olması gerekmektedir. 11mg/kg miktarda kan, en az 3 hafta arayla; genel anestezi altında alınmaktadır.

Kan gruplarının uygunluğunu saptayabilmek için; vericinin kanında, alıcıda ters etki yaratabilecek antijenin olup olmadığı saptanmaktadır. Alıcının kan serumuyla, vericinin özel işlemden geçirilmiş olan kan alyuvar süspansiyonu karşılaştırılır. Birkaç dakika süren santrifüj veya 37 derecede, yarım saatlik bir inkübasyon sonucundaki aglütinasyon; uyumsuzluğu gösterir. Herhangi bir reaksiyon olmaması ise, kan naklinin uygunluğu göstermektedir.

[maxbutton id=”1″ ]

Kan Naklinde Uyumsuzluk Teşhisi

Kedi ve köpeklerde, yapılacak kan nakillerinin uyumu; büyük önem arz eder. Uyumsuz kan verildiğinde, köpeklerde daha az reaksiyonlar ortaya çıkmasına karşın; kedilerde ciddi akut reaksiyonlar gözlenmektedir. Akut – immun kan aktarım reaksiyonları çeşitli tiplerde; hemoblobinemi, hemoglobinüri, lökositozis, eritrofagositozis şeklindedir.

Uyumsuz kan naklinin ilk belirtileri;

– Hipotansiyon,

– Huzursuzluk,

– Kusma,

– İdrar ve dışkı tutamama,

– Ateş vb. belirtilerdir.

Belirtiler tedavi edilse dahi, yanlış uygulamalar; şok, ürtiker ve ölüm ile sonuçlanabilir. Gecikmeli reaksiyon oluşur ise, hemolize bağlı biluribinemi gözlenir.

Non-immunolojik türü reaksiyonlar, genellikle bakteriyel kontaminasyonlarla ortaya çıkar ve de ateşle kendini göstermektedir. Kızarıklık, kaşıntı gibi ürtikerle beraber kendini belli eden reaksiyonlar da gözlenebilir. Yanlış kan nakilleri, alerjik reaksiyonlara yol açar.

Kan verirken alıcıda oluşabilecek farklı durumlar da, söz konusu olabilmektedir. Taşikardi, solunum güçlüğü, siyanoz, huzursuzluk gibi belirtiler ise; kan verirken aşırı yüklenildiğini işaret etmektedir.

Klinik uygulamalarda, kan kaybı vakalarında; kristaloid serumlar, eksilen kan volumunu tamamlamak için güvenilir tedavi şeklidir. Fakat bu, kan aktarımının mümkün olmayacağı anlamına gelmez. Gereken koşullarda, alıcı ve verici açısından uygun görülen kontroller yapıldıktan sonra; kan aktarımı rahatlıkla sağlanabilir. Petopia Ümraniye uygulamaları ve Ümraniye veteriner arayışı için, tüm bu konularda danışmanlık hizmeti alabilmek mümkündür.

Veteriner Ümraniye danışmanlık hizmetleri ve veteriner Ümraniye kan nakli uygulamalarıyla; sorunlara çözüm sunmaktadır.






Ümraniye Veteriner Kliniği: Petopia®

Şimdi bize ulaşın

Ümraniye veteriner kliniği, Petopia markasıyla kurumsal veterinerlik, petshop, kuaförlük ve pet otel hizmeti sunan veteriner kliniğidir. Ümraniye’de rahatlıkla ulaşım sağlayabileceğiniz merkezi bir konumda yer almaktadır.


ACİL İLETİŞİM

Acil iletişim 09:00 – 22:30
0545 402 83 85



ADRES

Atakent Mahallesi
Alemdağ Caddesi No:376/A
Ümraniye İstanbul



ümraniye veteriner alt kısım
Takip edin

Sosyal Medya

Petopia® veteriner kliniğini sosyal medyada takip ederek daha yakından tanıyın.



Copyright 2019 Petopia® Ümraniye Veteriner Kliniği

ümraniye veteriner logo